CHP, 09.07.2009 günlü ve 27283 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe giren 26.6.2009 kabul tarihli ve 5918 sayılı “Türk Ceza Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun”la değiştirilen Ceza Muhakemesi Kanununun 250 inci maddesinin 3 üncü fıkrasının son cümlesindeki “halinde” ibaresinin ve Geçici Madde 1’in içinde yer alan “ve 250 inci” ibaresinin iptali için Anayasa Mahkemesine başvurdu. Ayrıca bu maddelerin “yürürlüklerinin durdurulmasına” karar verilmesini de talep etti.
CHP’nin iki noktada toplanan Anayasaya aykırılık gerekçeleri ana hatlarıyla şöyle:
CMK’nun 250 inci maddesinin, 3 üncü fıkrasının son cümlesinde geçen “hali dahil” ibaresi, “halinde” şeklinde yapılan bu değişiklik sonucu, “…savaş ve sıkıyönetim hali dahil askeri mahkemelerin görevlerine ilişkin hükümler saklıdır.” hükmü “…savaş ve sıkıyönetim halinde askeri mahkemelerin görevlerine ilişkin hükümler saklıdır” şeklini almış, diğer bir anlatımla tam tersine dönüştürülerek askeri mahkemelerin görevlerine ilişkin hükümlerin saklı olması, “savaş ve sıkıyönetim hali” ile sınırlandırılmıştır. Bu durumda, CMK 250 nci maddesinin birinci fıkrasında belirtilen suçları işleyenler, sıfat ve memuriyetleri ne olursa olsun (asker kişi dahi olsalar, askeri mahkemelerde değil) CMK görevlendirilmiş ağır ceza mahkemelerinde yargılanacaklardır. Bu düzenleme Anayasanın 145 inci maddesine açıkça aykırıdır. Anayasanın “Askeri yargı” başlıklı 145 inci maddesinin birinci fıkrasında askeri mahkemelerin asker kişiler bakımından görev alanı belirtilmiştir. Bu belirlemeye göre askeri mahkemeler, asker kişileri; askeri olan suçları ile bunların asker kişiler aleyhine veya askeri mahallerde yahut askerlik hizmet ve görevleri ile ilgili olarak işledikleri suçlara ait davalara bakmakla görevlidirler. İptali istenen düzenleme ise, asker kişiler tarafından askeri mahallerde işlenen veya asker kişilerce askerlik hizmet ve görevleri ile ilgili olarak işlenen kimi suçların da (sıkıyönetim ve savaş hali hariç) artık sivil savcılar tarafından soruşturulmasına ve sivil ceza mahkemelerince yargılanmasına imkan tanımaktadır.
Örneğin, CMK 250 nci maddesinin birinci fıkrasında belirtilen ve iptali istenen düzenleme uyarınca, asker kişiler tarafından askeri mahallerde işlenen Türk Ceza Kanunda düzenlenen “Devletin güvenliğine karşı suçlar, devletin birliğini ve ülke bütünlüğünü bozmak, Anayasal düzene ve bu düzenin işleyişine karşı suçlar, Anayasayı ihlâl, Cumhurbaşkanına suikast ve fiilî saldırı, yasama organına karşı suç, hükümete karşı suç, hükümet’e karşı silâhlı isyan, silahlı örgüt, örgüte silah sağlama, suç için anlaşma, devletin güvenliğine ilişkin bilgileri temin etme, casusluk, devletin güvenliğine ve siyasal yararlarına ilişkin bilgileri açıklama, gizli kalması gereken bilgileri açıklama, uluslararası casusluk, devlet sırlarından yararlanma, devlet hizmetlerinde sadakatsizlik, yasaklanan bilgileri temin, yasaklanan bilgilerin casusluk maksadıyla temini, yasaklanan bilgileri açıklama, yasaklanan bilgileri siyasal veya askerî casusluk maksadıyla açıklama, devlet güvenliği ile ilgili belgeleri elinde bulundurma.”suçları artık sivil savcılarca soruşturulacak ve CMK ile görevlendirilmiş ağır ceza mahkemelerinde yargılanacaklardır.
Bu suçların asker kişilerce, askerlik statüsünün onlara tanıdığı imkanlarla, yahut askeri mahallerde yahut askerlik hizmet ve görevleri çerçevesinde işlenmesi durumunda da, iptali istenen düzenleme gereğince ceza soruşturması ve yargılamasının askeri yargı organlarının görev alanı dışında bırakılması, Anayasanın 145 nci maddesinin birinci fıkrasına aykırı düşecektir.
Çünkü Anayasanın 145 inci maddesinin birinci fıkrasında bazı hususlarda Anayasa tarafından belirleme yapılmayarak, yasakoyucuya kendi takdiri doğrultusunda bu belirlemeyi yapma yetkisi bırakılmıştır. Ancak, bu belirlemeyi yaparken yasakoyucunun Anayasada belirtilen ilke ve hususlara uygun hareket etmesi de Anayasanın üstünlüğü ve hukuk devleti ilkelerinin gerektirdiği bir zorunluluktur.
Bu nedenle Anayasanın 145 inci maddesinin birinci fıkrası asker kişilerin, asker kişiler aleyhine veya askeri mahallerde yahut askerlik hizmet ve görevleri ile ilgili olarak işledikleri suçlara ait davalara bakma görevini açıkça askeri mahkemelere vermiştir. Anayasanın tartışmasız bir kesinlikle yaptığı bu görevlendirme hükmü yürürlükte iken, yasakoyucunun bir yasa ile ve söz konusu Anayasa hükmünü değiştirmeksizin, asker kişileri, asker kişiler aleyhine veya askeri mahallerde yahut askerlik hizmet ve görevleriyle ilgili olarak işleyebilecekleri TCK’da yer alan ve yukarıda sıralanan suçlardan dolayı soruşturma ve yargılamalarının askeri yargı organlarının görev alanı dışına çıkarılması sonucunu verecek bir düzenleme yapması, Anayasanın 145 inci maddesinin birinci fıkrası ile bağdaşmaz. Ayrıca Anayasanın bizzat kendisinin düzenlediği bu nedenle yasa koyucuya bırakmadığı bir alanda, düzenleme yetkisinin Anayasanın 6 ncı maddesinin ikinci fıkrasına aykırı bir biçimde yasakoyucu tarafından kullanılması anlamına geleceği ortadadır. Diğer taraftan, Anayasanın 145 inci maddesinin dördüncü fıkrasında askeri yargı organlarının kuruluşunun, işleyişinin, askeri hâkimlerin özlük işlerinin, askeri savcılık görevlerini yapan askeri hâkimlerin mahkemesinde görevli bulundukları komutanlık ile ilişkilerinin, mahkemelerin bağımsızlığı, hakimlik teminatı, askerlik hizmetinin gereklerine göre kanunla düzenleneceği ilkesi yer almaktadır. Ancak iptali istenen düzenleme askerlik hizmetlerinin gereklerini gözeten bir ayrıma yer vermemektedir. Bu nedenle, iptali istenen düzenleme Anayasanın 145 inci maddesinin dördüncü fıkrasına da aykırı düşmektedir.
İptali istenen düzenleme hukukun temel ilkelerine uygun değildir. Hukukun temel ilkelerine göre sonra çıkarılan kanun, önceki kanunla çelişkili bir hüküm taşıyorsa, önceki kanun zımnen yürürlükten kalkmış olur. Ancak, bir konuda hem özel kanunda hem genel kanunda farklı düzenlemeler varsa, önceki- sonraki kanun ayrımına bakılmaz ve özel kanun uygulanır. 353 sayılı Askerî Mahkemeler Kuruluşu ve Yargılama Usulü Kanunu, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununa göre özel bir kanundur. 353 sayılı Askerî Mahkemeler Kuruluşu ve Yargılama Usulü Kanununun “Askeri Mahkemelerin Görevleri” üst başlıklı İkinci Bölümünde yer alan “Genel Görev” başlıklı 9 uncu maddesinde, “Askeri mahkemeler kanunlarda aksi yazılı olmadıkça, asker kişilerin askeri olan suçları ile bunların asker kişiler aleyhine veya askeri mahallerde yahut askerlik hizmet ve görevleri ile ilgili olarak işledikleri suçlara ait davalara bakmakla görevlidirler.” denilmiştir. Bu bağlamda, askeri ve sivil yargı organları arasında görev uyuşmazlığı yaratan veya görev belirsizliği sonucunu doğuran iptali istenen düzenlemenin de, hukuki belirlilik ve hukuki güven sağlayamayacağı ve hukuk devleti anlayışı ile bağdaşmayacağı ortadadır.
CHP ilk olarak açıklanan bu nedenlerle, 5918 sayılı Kanunla CMK’nun 250 nci maddesinin 3 üncü Fıkrasının son cümlesindeki “halinde” ibaresini, Anayasa’nın 2 nci, 6 ncı ve 145 inci maddelerine aykırı gördüğünden iptalini talep etmiştir.
Ayrıca ikinci talebinde; Geçici Madde 1’in içinde yer alan “ve 250 nci” ibaresinin ceza yargılaması hukukun vazgeçilmez prensibi olan tabii hakim ilkesine, yani Anayasa’nın 2 nci maddesine aykırı gördüğünden bu ibarenin de iptalini istemiştir.(FK/EK)