Anadilimde düş kurmak, rüya görmek istiyorum.
İrlandalı tiyatro yazarı Brian Friel, Translations (Tercümeler) isimli oyununu Kuzey İrlanda’daki ‘Sorunlu Yıllar’ın (The Troubles) devam ettiği 1980’de kaleme alır. Tercümeler oyunu, Britanya Ordusu’nun 1833’te İrlanda’ya giderek adada kartografi çalışması yapmasını ve Kelt dilindeki yer isimlerini İngilizceleştirmesini konu alır. Ballybeg (Küçük Kasaba) halkı için bu, büyük bir değişim dönemidir: Geleneksel okullar yeni ulusal okullarla değiştirilir, patates kıtlığı yaşanmaktadır, yeni bir dil (İngilizce) öğrenmek zorundadırlar ve yaşadıkları yerlerin isimleri yeniden belirlendiği için aşina oldukları her şey giderek yabancılaşmaktadır.
Friel, Tercümeler oyununun dil üzerine olduğunu söylerken, dilin yaşamın bütün alanlarını etkileme gücünün farkındadır.
21 Şubat Anadili Günü’nün 25. yılı
Birleşmiş Milletler (BM) Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü (UNESCO), 17 Kasım 1999’da 21 Şubat’ı Uluslararası Anadili Günü olarak ilan etmiş ve 2000 yılından bu yana da BM tarafından kültürel çeşitliliği ve çok dilliliği desteklemek amacıyla “Dünya Anadili Günü” olarak kutlanmaya başlanmıştır. Bu günü kutlama fikri, Bangladeş’in inisiyatifiyle ortaya çıkmıştır.
Anadili öğrenimi ve anadilinde eğitim, kültürel mirası koruyarak geleceğe taşımak açısından önemli bir role sahiptir. Aynı zamanda, temel bir ihtiyaç ve insan hakkı olan eğitimi herkes için daha nitelikli bir hale getirme hedefinde de büyük bir işleve sahiptir.
BM, 21 Şubat Anadili Günü’nün 25. yılında, dil çeşitliliğinin korunması ve anadillerinin geliştirilmesine yönelik çabaları kutladığını ifade ediyor. Ayrıca, dilin korunmasının toplumların daha fazla barış içerisinde yaşamasına katkı sağlayacağına dikkat çekiyor.
Binlerce dil yok oluyor ya da gelişmesi engelleniyor
UNESCO, dünya üzerinde halihazırda 8 bin 324 dilin var olduğunu ve bunlardan 7 bin kadarının hala kullanıldığını tahmin ediyor. Bu tahmine göre, iktidarların izlediği politikalar ve uygulamalar nedeniyle binden fazla dil yok oluyor. Bir diğer önemli konu da varlığını sürdürdüğü tahmin edilen 7 bin kadar dile hak ettikleri biçimde yaklaşılıp yaklaşılmadığıdır. Bir dilin varlığını sürdürebilmesi, korunması ve gelişmesi için, başta eğitim olmak üzere, kamusal alanda gerçek manada yer bulması gerekir.
Dillerin gelişiminin önünde yalnızca yasal engeller değil, uygulamadan kaynaklanan çeşitli sorunlar da bulunuyor. Ayrıca, anadilinde eğitim talebinde bulunanlara yönelik idari ve adli soruşturmalar açılabiliyor. İnsan Hakları Derneği (İHD) Diyarbakır Şubesi’nin 2005 yılında yayımladığı Çok Kültürlülük Konferansı kitabında da belirtildiği gibi, Türkiye’de 30 dil konuşuluyor, dolayısıyla 30 civarında kimlik ve kültür mevcut. Ancak, başta Kürtçe olmak üzere, Türkçe dışındaki dillere yönelik izlenen politikalar ve uygulamalar, yurttaşların anadillerini anlamlı bir biçimde geliştirmesini kolaylaştırmak hala uzak.
İHD olarak, 21 Şubat 2024’te yayımladığımız basın açıklamasında, Türkiye’nin çözüm bekleyen en temel sorunlarının biri olan “Kürt Sorunu”nun çözümü ve toplumsal barışın sağlanmasının için en önemli adımlardan birinin, Kürt dili ve lehçelerinin kullanımının önündeki engellerin kaldırılması gerektiğini belirtmiştik.
Dillerin yok olmasının panzehiri: Anadili eğitimi
Temel bir insan hakkı olan anadilinin kullanımı, ancak diller varlığını sürdürebilmesiyle mümkün olabilir. Bunun için, bireylerin kendi dillerini özgürce konuşabilmesi gerekmektedir. Ancak, bir dili konuşan insanların varlığı, o dilin korunması ve geliştirilmesi için tek başına yeterli değildir.
Dil, yaşamın her alanıyla ilgili olduğun için her alanda geliştirilmelidir. Bu alanların başında ise eğitim gelmektedir. Eğitim hakkı gibi, anadilinde eğitim de bir insan hakkıdır.
Çocuk Haklarına Dair Sözleşme‘nin 28. maddesi taraf devletlere çocukların eğitim hakkı olduğunu kabul etme yükümlülüğü getirirken, 29. madde eğitimin mahiyetinin kişinin, yeteneklerinin gelişeceği, eğitimi alanlar çocuklarda insan hakları ve özgürlüklerine saygının gelişmesine yönelik olmasını kabul etmelerine işaret eder. Sözleşme’nin 28. ve 29. maddeleri ancak ve ancak anadilinde eğitimi ile mümkündür.
Anadilinde eğitimin savunucusu Eğitim Sen
Bu yıl, 30. yılını kutlayan ve sadece üyelerinin değil, Türkiye’deki eğitim emekçilerinin tamamının sesi olan Eğitim Sen, anadilinde eğitim konusunda yoğun çaba sarf ediyor.
Tüzüğünün amaçları düzenleyen 2. maddesinde herkes için anadilinde eğitimi ve bu eğitimin ücretsiz aynı zamanda temel insan hakları, özgürlükleri temelinde olması gerektiğini belirtiyor.
Eğitim Sen, tüzüğüne ek olarak anadilinde eğitimi konusunda uzmanlarla çalışmalar da yürütüyor. Genişletilmiş 3. baskısı Şubat 2024’te çıkarılan Anadilinin Önemi, Anadilinde Eğitim yayını, bu alanda detaylı ve önemli bilgiler içeriyor. Bu yayında anadilinin önemi, anadilinde eğitim, dünyadan farklı modellere ilişkin veriler ve Eğitim Sen’in önerileri de yer alıyor.
Anadilinde eğitim evrensel bir talep
Anadilinin gelişmesini istemeyen iktidarların dil politikaları uzun zamandır uluslararası sendikaların da gündeminde yer alıyor. Örneğin, Eğitim Enternasyonali (EI), 180’den fazla ülkede 33 milyon eğitimciyi temsil eden 375 üye sendikayla eğitimcilerin sesi olarak eğitimin tüm alanlarına ilişkin çalışma yürütüyor.
EI internet sitesinde anadilinde eğitim ile ilgili yapılan aramada 50’den fazla sonuç çıkıyor. Bu sonuçların bir kısmı anadilinde eğitim talebinde bulunan sendikacılarla dayanışma mesajlarını içerirken, bir diğer kısmının ise anadilinde eğitimin önemi üzerine olduğunu görüyoruz. Ayrıca, EI bu alandaki mücadeleleri nedeniyle baskı gören sendikacıların durumunu da yakından takip ediyor. Dünyanın beş kıtasında daha nitelikli bir eğitim için mücadele eden Eğitim Enternasyonali’nin Türkiye’den tek üyesi Eğitim Sen. Bu nedenle, EI, anadilinde eğitim talebini dile getiren Eğitim Sen ile uzun yıllara dayanan ilişkisini vurgulayarak dayanışma içerisinde olduğunu belirtiyor.
Anadilinde eğitim tartışmaları, Eğitim Enternasyonali’nin dünya kongrelerinin de gündeminde yer alıyor. Kongrelerde kabul edilen karar önergelerinin başlıkları, anadilinde eğitimle ilgili sorunun ırkçı veya dini temeldeki hoşgörüsüzlükle ilişkili olduğunu (1995), çözümünün ise kamusal eğitim yoluyla mümkün olabileceğini (1998) ve bu çalışmalarda bilhassa yüksek öğretim kademesinin de önemli bir araç olduğunu (2004) vurguluyor.
Anadili, bireyi ve toplumu geliştirir
Anadilini kullanmak bireyleri geliştirirken, gelişkin bireyler de toplumun gelişimine daha fazla katkı sunabilir. Kendi anadilini öğrenen, anadilinde eğitim başta olmak üzere, tüm kamusal hizmetleri alan ve bu hizmetleri sunabilecek düzeyde olan bireyler düşlerini gerçekleştirebilir.
Evet, anadilimde, yani Kürtçe rüya görmek, düş kurmak istiyorum.
(Oİ/VC)