“Sevgili dünya vatandaşı…
Eğlence sona ermiştir…
Yeryüzü fazlasıyla ısınmaktadır…
Her bir kişi için %100’lük kota öngörülmüştür…
Emisyonlarınız monitörize edilecektir…”
Karbon ayak izi hakkında kotarılmış muhtelif filmlere, sanki daha çok çocuklar için çekilmiş bir yenisi eklendi; yönetmenliğini, senaryosunu ve çizimini Marieke Blaauw, Job Roggeven ve Joris Oprins’in üstlendiği "Kota (Quota)" meseleyi gayet basit ve tesirli bir dille işliyor.
2024 Hollanda yapımı 3 dakikalık animasyon filmi Toronto Uluslararası Film Festivalinde Özel Mansiyona değer görüldü.
Daha önceki filmleriyle dünyanın muhtelif festivallerinde birçok ödüle layık görülmüş Job, Joris & Marieke stüdyosu absürt konseptler ve kendine has tasarımlarıyla provokatif tavırlarını sürdürüyor.
Tüket, tüket… nereye kadar?
Başta filmin kahramanlarını gündelik hayatlarını huzur içinde sürdürürken görüyoruz. Kimi yakıt istasyonundan otomobilinin deposunu doldurup yola çıkıyor, kimi ıslık çala çala duş alıyor, kimi de jetski kullanıyor.
Elektrikli testereyle ağaç kesen çalışanı izlerken arka planda kepçeyle taşınan koca koca ağaç kütüklerini de görüyoruz.
Gayet teçhizatlı bir mangalın başında sosis ve sığır eti yiyenlerden jakuzide yayılmış adama, epeyce keyifli bir dünya mazarasıyla karşı karşıyayız.
Çok sıradan bir şey haline gelmiş uçak yolculuğunda pencereden bakan tatlı kahramanlarımızı da unutmayalım.
Derken her bir vatandaşın karbon ayak izinin takip edilmesi sonucunda başlarına geleni izliyor, muhtelif faaliyetlerle kotasını dolduranların belden yukarısının patladığına şahit oluyoruz.
Şiddeti fazlasıyla kanıksamış olmamız beklense de mevzubahis patlama, etrafa saçılan koca koca ketçapımsı sıvı kütleleriyle şirin bir hale sokulmaya çalışılmış; fakat elinde akıllı telefonuyla kötü haberi aldığında infilak edenlerin akıbeti insanın aklına buna benzer vahşi epizotları getirmiyor desem yalan olur.
Şımarıklığa son!
“Karbon ayak izi, birim karbondioksit cinsinden ölçülen, üretilen sera gazı miktarı açısından insan faaliyetlerinin çevreye verdiği zararın ölçüsüdür ve iki ana parçadan oluşur: doğrudan (birincil) ayak izi ve dolaylı (ikincil) ayak izi. Birincil ayak izi, evsel enerji tüketimi ve ulaşım (söz gelimi araba ve uçak) dahil olmak üzere fosil yakıtlarının yanmasından ortaya çıkan doğrudan CO2 emisyonlarının, ikincil ayak izi ise kullandığımız ürünlerin tüm yaşamın döngüsünden bu ürünlerin imalatı ve en sonunda bozulmalarıyla ilgili olan dolaylı CO2 emisyonlarının ölçüsüdür…”
Vikipedi’den birebir alıntılanmış yukarıdaki paragraftan da anlaşılabileceği gibi mevzubahis problem hepimizi yakından ilgilendiriyor.
Filmin sonlarına doğru “Yıllar sonra” ibaresi karşımıza çıktığında çölleşmiş bir dünyanın içine düşmüş oluyoruz. Kıyamet manzarasının ortasında bir şekilde hayatta kalmayı başarmış bir kadının aklına bir tohumu yer altına ekmek geliyor ve kısa bir süre sonra bitki filizlendiğinde kadın neşeyle çınlayan cep telefonundan kotasının yükseldiğini büyük bir sevinçle fark ediyor.
Fakat bitkiyi sulayacak bir damla suyu olmadığından mutluluğu çok kısa sürüp herkesle paylaşmak zorunda olduğu korkunç sonu dehşetle yaşıyor.
Anlatım açısından mümkün olduğunca sade, basit ve sevimli gibi görünen ama aynı zamanda şiddetli ve sert bir dile sahip olan Kota çocuklardan çok yetişkinlere mi sesleniyor yoksa?
TIFF’te mansiyon veren jüri üyeleri üç dakikalık yaratıcı animasyon filmini kısalığına rağmen büyük sualler sordurduğu için övmüş. İcatların ve yeniliklerin bedelini yorgun gezegenimize ödetmemizin bir kez daha irdelenmesi ve daha fazlası için bastırılamayan ihtiyacımızı ortalığa saçması da filmin artıları olarak belirtilmiş.
Filmin yaratıcılarının karbon ayak izlerini kotaları çerçevesinde tutmak üzere festivale, ödüllerini almak için bile olsa fiziksel olarak katılmamaları da alkışlanacak bir hareket olarak takdir toplamış.
Hepimize misal oluşturmaları çok mu zor acaba?
(MT/EMK)