Hür Demokrat Parti (FPD), Yeşiller (Die Grünen) ve Sosyal Demokrat Parti'den (SPD) oluşan federal koalisyon hükümetinin 10 Kasım tarihinde gerçekleştirdiği oturumun ana gündemleri şunlardı:
- Savaş gerçekliğine paralel yaşanan enerji krizi ve bunun getirisi olan enflasyondaki artış.
- Pandemi sürecinin sağlık alanında nasıl yönetileceğine dair yenilikler.
- Enflasyona karşı ücretlerde ve sosyal yardımlarda yapılacak arttırımlar.
- Nükleer enerji santralleri ve nükleer silahlara dair önergeler.
Bu gündemler doğrultusunda başta demiryolu ve metal işçileri sendikaları olmak üzere Tüm Sendikalar Birliği, saat ücretlerinde yapılması planlanan arttırımların, vergi ve enflasyon karşısında kısa sürede eriyeceğini belirterek, saat ücretlerinin daha fazla olmasının zorunluluğunu belgeledikleri önergeleri Almanya Federal Meclisi'ne sundular.
Savunma Bakanlığı, nükleer enerji santralleri ve nükleer silah üretiminin sonlandırılmasına ilişkin önergelere yönelik, "Buna ancak önümüzdeki 8-9 yıl içinde net bir yanıt verebiliriz" açıklamasını yapmakla yetindi.
"Tehcir merkezlerine hayır"
Brandenburg Eyalet Hükümeti ve Federal Hükümet, Berlin Schönefeld'de bulunan Brandenburg Havalimanı'nda (BER) mülteciler için, hapishane formunda mimariye sahip bir "Giriş ve Çıkış Merkezi" inşası planlıyor.
Bu merkez, yaklaşık 120 kişilik kapasitesi olan iki hapishane biçiminde tasarlanmış vaziyette ve inşaat ihaleleri kasım ayının sonu ya da en geç aralık başı itibariyle netleştirilecek. Bu merkezde tutulacak olan mültecilerin iltica işlemleri çok hızlı bir şekilde tamamlanacak ve mültecileri aynı hızla da sınırdışı ile karşı karşıya kalacaklar.
Kurtarma Ekipleri'nden göçmenlerle ilgili çalışma yapan ihtisaslaşmış kurumlara dek 60'ın üzerinde kurumun oluşturduğu bir platform, "Bu merkezin açılmasıyla birlikte, önümüzdeki on yıllar boyunca siyasete yön verecek bir ırkçı altyapı oluşturulacak" değerlendirmesini tüm dünya kamuoyuna duyurma çabasında.
Bu kurumlar öncesinde de Meclis toplantılarına katılarak, kaygılarını tarihi raporlarla ifadelendirmiş ve Federal Meclis'e önerge halinde sunmuşlardı. Şimdi de Almanya'nın dünya savaşlarına tanıklık eden en tarihi binalarından biri olan Federal Meclis Binası önünde, "Ne burada ne de başka bir yerde! Tehcir Merkezleri'ne Hayır! Tehcir Koalisyonu'na Hayır!" dediler.
Bir göç-göçmen ülkesi olan Almanya'da, bu alandaki deneyimleri yarım asrı geçen, bu alanda ihtisas yapmış insanlar, dünya savaşları ve ertesinde yaşananları tarihsel dokümanlar biçiminde raporlaştırdılar. Hiç kimsenin savaşlar ve soykırımlar tarihinin yarattığı göç tarihine sırtını dönmeye hakkı olmadığının altını çizmekten yorulmadılar. Bu tarihleri raporlaştırmakla birlikte, son 20 yıl içerisinde "Kalifiye eleman ihtiyacımız var" denilerek dönüştürülen göçmen politikalarının ve yasaların, âdeta dünya tarihinin iğdiş edilmesi anlamına geldiğini belgeleyen raporlar hazırladılar.
"Kaçış ve göç kriminalize ediliyor"
İnşası neredeyse kesinleşmiş olan bu Tehcir Merkezi hakkında ise genel çerçevesiyle şöyle bir basın açıklaması yaptılar:
"Bu Tehcir Merkezi, kaçış ve göçün kriminalize edilmesini ve izolasyon ve dışlanma yatırımlarını artırma politikasını temsil ediyor.
"BER Sınırdışı Merkezi'ni önlemek için çok az zamanımız kaldı. Çünkü bu planın, Brandenburg'daki bütçe görüşmeleri kapsamında, Kasım/Aralık 2022'de karara bağlanması bekleniyor.
"Bugün size sunmak üzere 12 bin imza toplamış vaziyetteyiz.
"İhaleler sırasında, daha önce yolsuzluktan hüküm giymiş bir yatırımcıya 315 milyon Euro aktarıldığına yönelik iddialar var.
"Milyonlarca Euro'yu adı yolsuzluklara karışmış yöneticilere teslim etmek yerine, göç etmek zorunda kalan insanların yeni bir hayat kurmalarına katkı sunmak üzere seferber etmenizi talep ediyoruz.
"BER Havaalanı'ndaki bu Tehcir Merkezi'nin inşasını hemen durdurun!"
"Barışçıl gösteri hakkımızı kullanmak istiyoruz"
Federal Meclis Binası önünde oturarak eylem yapacaklarını ve bakanları diyaloğa çağıracaklarını öncesinde kamuoyuna duyuran Son Jenerasyon aktivistleri ise oturma eylemlerini gerçekleştirdiler.
Hemen gözaltına alınacaklarını bildikleri için, bu eylemi küçük bir grupla gerçekleştirdiler. Eylemleri sırasında şunları belirttiler:
"Önlem almadığınız takdirde yeryüzü sıcaklığının 1,5 dereceyi aşacağı kesin. İklim döngü noktalarının ölüm sarmalı şimdiden hızla dönmeye başladı. Görünen en olası senaryo, medeniyetin çöküşü olacak; bu açık. Hükümetin ise şu anda bu gidişatı durdurmaya yönelik herhangi bir planı yok. Böyle bir dünya gerçekliğine sessiz kalamayız. Barışçıl gösteri hakkımızı kullanmak ve bedeli ne olursa olsun böyle direnmek istiyoruz."
Eylemciler her zaman olduğu gibi polisler tarafından gözaltına alındılar. Ve muhtemelen bu ekip de, para cezalarını ödemeyecekleri bilindiğinden, 30 gün hapis cezası alacak.
Yine aynı saatlerde altı bilim insanı ve yedi iklim aktivisti, Berlin-Schönefeld'deki Özel Jet Terminali'nin (GAT) girişini engelleyerek, hükümeti acil iklim önlemleri almaya, Paris İklim Sözleşmesi'ne uymaya davet etti.
Nükleer Silahlanmaya Karşı Doktorlar Birliği'nin de nükleer denemeler yapılan alanlarda gerçekleştirdiği bu tarz Sivil İtaatsizlik Eylemleri'ne yasal bir sınır getirilip getirilmeyeceği önümüzdeki aylarda netleşecek.
Selam olsun tarih bilincinin tarihin çöplüğüne atılmasına izin vermeyenlere...
Umutla, dirençle, sevgiyle ve omuz omuza kalalım...
(GG/SD)