4 Mayıs 1972, Bingöl, Genç-Doğanlı Köyüne kayıtlıyım. 2002 yılı Aralık ayı itibariyle basın alanında çalışmaktayım.
Elazığ ili Azadiya Welat Temsilcisi olarak çalışırken 24 Mayıs 2010'da gözaltına alındım.
27 Mayıs 2010 günü tutuklanarak Malatya Kapalı Cezaevine getirildim. Hâlâ da orada tutuklu bulunmaktayım.
Tutuklanmamdan üç ay sonra iddianamem hazırlanarak yargı süreci başlatıldı.
Mahkumiyet hızlı geldi
Henüz dördüncü duruşmada (16 Aralık 2010), tutuklanmamdan yedi ay sonra 7 yıl 6 ay hapis cezasına çarptırıldım. Kararda Elazığ basın temsilciliğim döneminde yaptığım basın çalışmalarım gerekçe gösterildi.
Kendi bünyemde çalışanlarımla yaptığım görüşmelerim bile talimat olarak değerlendirildi. O sıra Malatya Cezaevi'nde bulunan ağabeyim Ömer Hayri Konar'ın görüşüne gitmem de suçlamalar arasındaydı.
Böylece KCK'nin "sözde cezaevi sorumlusu" olarak nitelendirildim.
Dosyam şu an Yargıtay'da.
İki gazeteci arkadaşım da burada
Bulunduğum cezaevinde yine basın çalışmaları nedeniyle tutuklanan iki arkadaşımız daha bulunuyor.
Biri 2 Şubat 1984 Elazığ/Karakoçan doğumlu Sabri Acar'dır. 2003'den beri Azadiya Welat Karakoçan çalışanı olarak görevini icra ederken 26 Haziran 2011 tarihinde tutuklandı. Mahkemesi devam ediyor.
Yargılama gerekçesi yine yaptığı basın çalışmaları suç unsuru olarak gösterildi.
Bir diğer arkadaşımız 1 Ocak 1988 Elazığ doğumlu Gökhan Gümüş. O da aynı alanda 2010 yılından itibaren çalışmaya başlamış, 2011 Mayıs ayında Dersim' de tutuklanarak cezaevine getirilmiştir.
Aynı şekilde bu arkadaşımız da basın alanındaki çalışmaları gerekçe gösteridi. Mahkemesi devam ediyor.
Süreç çok yakıcı
Sürecin ne kadar yakıcı olduğunu alelade görmekteyiz. Neyse ki; yaşamın bu çetrefilli dönemini yaşamamız ilk değildir.
Ölümler, zulümler, baskı ve işkenceler, zindan ve hücrelerin en yoğun şekliyle dayatıldığı dönemde bile özgünlüğünü koruyan, kaleminin mürekkebinden bir damla bile taviz vermeyen özgür basının geleneğini devam ettireceğine inancımız tamdır.
Şunu çok iyi bilmekteyiz ki; ulus-devlet modelinin gölgesindeki sistem, kendi kadrolarını bütün mercilere oturtarak özgürlükleri, barış umutlarını sekteye uğratmakta, muhalif kesimi susturup bozguna uğratmakta, tecrit ve imha politikalarını dayatmakta ısrar etmektedir.
Ne yazık ki; barışa olan susamışlığını her an haykıran hakları görmezden gelen sistem; bu gerçekleri dünya kamuoyuna duyuran ve onların değerlerine her zaman sahip çıkan özgür basına da yönelmiştir.
Basın çalışanlarımıza son yapılan operasyon ve tutuklamalar bunun göstergesidir.
Bu noktada son tutuklanan arkadaşlarla birlikte zindanda bulunan bütün basın çalışanlarına geçmiş olsun temennilerimi iletiyorum.
Apê Musa ve Gurbetelli Ersöz'lerin kalemleri yazmaya devam edecektir. (AK/BA)