İsyanla kurulan parti
"Yeni" ve "genç" bir kadronun isyanla kurduğu bir parti olması önemliydi herhalde. Yüz yıldır siyaset yapanlar ve onların icazetlilerinden herkesin sıtkı sıyrıldı sonuçta! Adeta Özal'ın 1983 hali gibi: Yeniler ama bilinmeyenin tehdidini taşımıyorlar- ne de olsa Milli Görüş Teşkilatından yetişmişler, Refah Partisi'nin (RP) zirvede olduğu dönemde orada örgütçülük yaptılar, Recep Tayyip Erdoğan'ın oldukça başarılı bir İstanbul Belediyesi dönemi var... Manevi değerlere saygılılar ama Türkiye'nin içe kapanmasını ya da yüzünü İslam alemine dönmesini değil, Avrupa Birliği'ne (AB) girmeyi istediklerini söylüyorlar. Pek çok adaletsizlik ve hukuksuzlukla karşılaştıkları için oldukça inandırıcı bir demokratlık söylemini benimsemiş görünüyorlar... Özal'dakine benzer bir "halden anlar" tavırları var- esnek ve yumuşak.. Kurulduklarından bu yana özenle ve dikkatle sürdürdükleri "hey bak, bizden sana zarar gelmez, sakin ol, bırak o elindekini" tavrının etkili olduğunu sanıyorum- kriz çıkacaksa da belli ki onların tutumundan çıkmayacak..
AKP'nin programı, CHP'nin tavrı
Parti programları, boş laflar ve vaatlerden çok, konularına hakim birilerince yazılmış ayrıntılı bölümlerden oluşuyor. Kadınlarla ilgili bölüm örneğin, Cumhuriyet Halk Partisi'nin (CHP) programından çok daha ileri ve radikal: Ev kadınlarına sosyal güvenceden sığınaklara, kız çocuklarının okullaşma oranlarının artırılmasına kadar pek çok konuyu içeriyor. "AB'ye girerken / medeniyetin bir gereği olarak cinsiyet eşitliği..." laflarından eser yok (ki bence bu yeterince iyi). Sadece parti programına bakılarak karar veriliyor olsaydı, işi gücü bırakıp AKP'ye destek olmamız gerekirdi! (CHP'nin "bu işin sahibi doğal olarak biziz" tavrı sahiden çok sinir bence- bu kendinden menkul demokratlık halleriyle siyasetteki varlıklarını sündürdükçe sündürdüler. Eşitlik konusunda 1920'lerden daha ileri bir laf ediyorlar mı, duydunuz mu?)
Parti programı gayet radikal ve ileri- beni şüphede bırakan, bu programın uygulanmasını kimlerin yapacağı sorusunun yanıtını bulamamak. Partinin kadınlarını hiç tanımıyorum çünkü. AKP'nin kadınları deyince, bir ara onlara musallat olan o tuhaf kadın geliyor aklıma- ne parti adına yetkiyle konuşan bir kadın, ne hani o Refahın kadınları havasında ve gücünde örgütçüler... Recep Tayyip Erdoğan kendisine başörtüsü meselesini ne yapacağı sorulduğunda sinirlenip "icat çıkarmayın şimdi" havasında konuştuğunda da bunu düşünmüştüm- partide güçlü bir kadın varlığı olsaydı, liderleri elinin tersiyle itemezdi bu meseleyi. (Başörtüsünün siyasal bir sembol haline getirilmesi her durumda kadınların aleyhine sonuç verdi- muhafazakar partilerde "kapalı" kadınlar, partinin yumuşak karnı olmamak için geri çekilmek zorunda kaldılar mesela- böylece Vecdi Gönül'le başbaşa kalmış olduk!)
Sorunlar ve sorular
Ak Parti'ye "laiklik ve cumhuriyet düşmanı mürteciler" muamelesi yapmanın manası olmadığı ortada (her ne kadar bu adaletsiz muamelenin terbiye edici bir etkisi olmuş görünüyorsa da!!)- Seçim sistemi nedeniyle temsil edilmeyen vatandaşların varlığının bu meclisi gayri meşru kıldığı iddiaları ise tek kelimeyle ayıp! Bu gayri meşruluk geçen meclis için geçerli değil miydi? Daha önce bir temsil problemimiz yoktu da şimdi mi çıktı? Mahalle çocuklarıyla top oynarken kaybedince mızıyıp topunu alan zengin çocuğu tavrı değil mi bu? Bakıp görmek lazım- Demokratik Sol Partili (DSP) ve hem de kadın olan son "Kadından Sorumlu Devlet Bakanı"nın icraatını gördükten sonra "herhalde bundan kötüsünü yapamazlar" diye de düşünüyor insan ister istemez zaten! Önümüzdeki dönemde kadın programında vaat ettiklerini gerçekten yapıp yapmayacaklarını izleyeceğiz- bir de herhalde şunları:
* Parti içi demokrasiye önem verdiklerini söylüyorlar, acaba bu demokrasi kadınları ne kadar kapsayacak? Kadınların katılımını özendirecek önlemleri kendi partileri içinde de alacaklar mı?
* Kadın erkek eşitliğinin sağlanması yönündeki devlet politikalarının vazgeçilmez bir bileşeni olan Kadının Statüsü ve Sorunları Genel Müdürlüğü'nü sahiden iş görebilir bir hale getirecekler mi? (yasasının çıkarmak, olmadık bir bakanlığın altına tıkıştırıp boğmamak, kadro vermek...)
* Programda "ev işinin saygınlığını koruyarak" filan gibi ifadelerde izlenebilen klasik muhafazakar anlayışı, kadınları aile içinde değerli görüp birer kişi olarak algılayamama tavrını sürdürecekler mi?
* Kadın örgütleriyle ilişkileri nasıl olacak? Sadece muhafazakar kadınların örgütlerini mi destekleyecekler?
Göreceğiz... (AB/BB)
* Vurgular ve arabaşlıklar Bianet'e aittir.