Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP), Emek, Demokrasi ve Özgürlük Bloku ile CUmhuriyet Halk Partisi (CHP) seçim bldirgelerini "üslup" açısından karşılaştırmalı olarak değerlendiriyoruz.
AKP ve üslup
'AK Parti Seçim Beyannamesi' uzunluğunun yanısıra (160 sayfa) birkaç farklı üslubu biraraya getirmiş bir metin. Bu denli uzun bir metnin bir ekip tarafından yazılması kaçınılmazsa da, yazanların üslupları ve galiba hayat görüşleri arasında bir uyumsuzluk söz konusu olunca, metin birkaç birbiriyle çelişen dil kullanır hale gelmiş denebilir.
Şöyle ki, bazı sayfalarda ifade edilen idealler ve üslup, hemen yanındaki sayfada dile gelen üslupla taban tabana zıt bir tahayyülün eseri gibi duruyor. Bu sorunun yansımalarını özellikle temel haklar ve kadınlarla ilgili bölümlerde göstermeye çalıştım.
Metnin seslendiği topluma bildirgede 'millet' denmiş. 'Medeniyetimizin ruhu', 'milletimizin feraseti, tecrübesi, basireti', 'milli birlik ve kardeşlik ruhu' ya da yeni anayasaya ilişkin '1876 ve 1921 anayasaları sonrası 2011'deki istikbal davası' gibi muğlak ve metafizik kavramlar kullanılarak millet iradesinden bahsediliyor.
Demokrasi tanımına gelince, parlamenter demokrasinin geride bırakılıp katılımcı demokrasiye geçildiği birkaç kez yineleniyor.
'Çağdaş demokrasilerde, siyasal katılım ve temsil ile yönetim arasındaki ilişkinin sarsılmaz bir bağla kurulması, herkesin buna saygı göstermesi ve kabullenmesi zorunludur' denmiş. Bununla ne kastedildiği açıklanmamış.
Siyasal katılım ve temsilin yönetimi şekillendirdiği bir siyasal sistemin neden kabul görmeyeceği net olmadığı için 'herkesin kabul etmesi zorunludur' gibi bir yasakçı üslupla cümlenin bağlanması cümleyi tekrar tekrar okuma gereği doğuruyor. Devamında ise 'Demokrasi, insanın özgürlüğü için güvenliğin bir araç olarak kullanıldığı bir siyasal rejimdir' deniyor (s. 8).
Eğer ilk cümlede siyasal katılımcılığı kabul etmesi zorunlu olan kimseler güvenlik güçleriyse, ancak o zaman demokrasiyi 'güvenliği özgürlük yolunda bir araç olarak kullanan rejim' diye tanımlamanın bir manası olabilir diye düşünebiliz. Zira herhalde demokrasi için elli tanım düşünülse 'güvenliğin araç olarak kullanıldığı rejim' demek ilk elliye girmez. Ama demokrasi sonuç itibariyle bu şekilde tanımlanıyor.
Belki İngilizceden çeviri şeklinde düşünen paragraf yazarı, 'milli güvenlik-özgürlük ikilemi' konusuna değinmek istemiş diye düşünürken, bunu doğrulayan bir cümle takip ediyor. Bu güzel bir mesaj. Fakat bu durumda da metnin yaklaşık 40 sayfasında ya da dörtte birinde vurgulanarak anlatılan milli savunmaya, hatta 'suçun oluşmadan önlenmesine' (s. 22) ilişkin maddi ve manevi girişimcilik örneklerini anlamlandırmak zor olabilir gibi duruyor.
İki dönemdir iktidarda olan bir partinin seçim bildirgesi olduğu için, bildirge 'varolan istikrarı sürdürmeye' yönelik üslubuyla, bugüne dek yapılanları 'geçmiş zaman' kipinde uzun uzun anlatıyor. Verilen destekler, yapılan yolların köprülerin uzunluğu, milli savunma alanında kendi topu, tüfeği, jetini üretebilen ülke konumuna gelmek, 'lider ülke' olmak hedefinde ilerlenmeye devam edileceği, yurtdışında Türk üniversitelerinin açılacağı gibi yeni vaatler de eklenerek dile getiriliyor.
'Millet ve devletin kaynaşıp bütünleştiği' sıklıkla ifade edilerek millet iradesinin devletle örtüştürülmesi sürecine devam edileceği söyleniyor. Buradan metin yazarlarının otoriter ve totaliter rejim tipleriyle ilgili pek okuma yapmadıklarını da çıkarsamak mümkün, zira yapsalardı devletle milletin tam tamına örtüştüğü sistemlerin siyaset bilimi literatüründeki teknik adının 'totaliter rejim' olduğunu bilir, arzu ettikleri rejim totaliter olamayacağına göre kendilerini bu şekilde ifade etme hatasına düşmezlerdi.
CHP ve üslup
CHP üslubunu gerçekten şaşırtıcı derecede değiştirmiş ve muhalefette olan Latin Amerika'daki ya da Avrupa'daki bir sosyal demokrat partinin söylemesi gereken herşeyi netlikle ifade etmiş.
Bu üslubun CHP tabanında yaygınlaştırılması durumunda, Türkiye özlemini çektiği sosyal demokratlara kavuşabilir gibi duruyor.CHP bildirgesi 'geçmiş zaman kipi' kullanmamış, sürekli gelecekte yapılacaklardan dem vuruyor. Bu da çok uzun zamandır muhalefette olan bir parti için beklenir bir durum.
Burada altı çizilmesi gereken, varolan durumdan, toplumdaki eşitsizliklerden şikayet eden bir üslup yerine varolan durumdaki sorunlar üzerinden dönüştürücü hedef ve hedeflere ulaşma yollarını özetleyen olumlu, iyimser, net ve doğrudan bir dilin benimsenmiş olması.
CHP'nin eski mızmız ve dönüşümden delicesine korkan üslubunun yerinde yeller esiyor. Heyecanlı, aktif ve dönüşümcü, yenilikçi ve kapsayıcı, her alanda özgürlükçülükten dem vuran bir üslup benimsenmiş. Eski milli güvenlik anlayışının AKP'ye terkedildiğini söylemek yanlış olmaz.
Ne de olsa 'her 250 kişiye bir polis' hedefini özgürlükçülük şeklinde sunan bu kez AKP gibi duruyor. CHP söyleminde ise milli güvenlik paradigması yerine, Türkiye için çok yeni hak temelli bir 'sosyal güvenlik' anlayışı öne çıkmış. Örneğin polisler de çalışma koşulları ve özlük hakları iyileştirilmesi gereken bir grup olarak ele alınmış.
Blok ve üslup
BLOK bildirgesinde de kendinden, prensiplerinden ve tabanın taleplerini ve adalet arayışını dürüstçe seslendirdiğinden emin bir halkçı söylem var.
Adem-i merkeziyetçi, katılımcı ve ekolojik bir anlayış her konuda dillendiriliyor. BLOK bildirgesinin varolan eşitsizlik ve adaletsizlikleri dönüştürme yönünde bir irade sergilediği ve bu iradenin katılımcı ve merkezle yerel yönetimler arasında kurulması planlanan bölgesel idari yapılanmayla da desteklenmiş mekanizmalarla fiiliyata dökülebileceğine dair bir anlayış sunduğu görülüyor.
CHP bildirgesi, emek-sermaye çelişkisi yerine 'insan sermayesine' vurgu yapan sosyal demokrat bir dil benimsemiş ve girişimcilikten de zaman zaman bahsetmiş. Buna karşılık, BLOK bildirgesinde 'vergilendirilmesi gerekirken, yüksek faizli geri ödemeli borç alınan sermaye kesimi hakettiği oranda vergilendirilecek, vergi yükü çalışanların sırtından alınarak adil bir vergi dağılımı yapılacak, (s. 20) deniyor.
Ayrıca Demokratik Kent Konseyleri, 'kentsel mekânı sermaye birikim stratejilerine tabi kılma çabasına karşı direnen emekçileri ve ezilenleri yanyana getirecek biçimde tesis edilir,' (s. 34) denmiş.
AKP bildirgesi 160, CHP bildirgesi 70, BLOK bildirgesi ise 40 sayfa (power point sayfası, yani aslında 20 sayfa kadar) uzunlukta. AKP bildirgesinde kelime bazlı arama yapılamıyor, ya da benim teknoloji bilgim bütün uğraşlarıma rağmen sonuç vermedi.
Bu durum AKP bildirgesini tekrar tekrar taramamı ve uzun uzadıya alıntı yapmamı engelledi, zira yaptığım her alıntıyı baştan yazmak zorunda kaldım, kes-yapıştır yöntemi uygulayamadım. Buna rağmen beyannameyi üç-dört kez baştan sona okuyup taradım.
CHP ve BLOK bildirgeleri kelime bazlı aramayı mümkün kılan şekilde kaydedilmiş metinler oldukları için aşağıdaki başlıklarda arama yapıp kes-yapıştır yöntemiyle alıntılamak mümkün oldu. (AC/BA)
(Ayşen Candaş, Yard. Doç. Dr., Boğaziçi Üniversitesi, Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü öğretim üyesi.)
Seçim Bildirgelerinde "Demokratikleşme - 1: CHP, Blok, AKP ve "Temel Haklar" için tıklayınız
Seçim bildirgelerinde "Demokratikleşme - 2": CHP, Blok, AKP ve "Kadınlar" için tıklayınız
Seçim Bildirgelerinde "Demokratikleşme - 3": AKP, Blok, CHP ve "Emek ve Sosyal Haklar" için tıklayınız
Seçim Bildirgelerinden "Demokratikleşme" - 4 AKP, Blok, CHP ve "Yerel Yönetimler" için tıklayınız