Ekim ayı içinde AİHM’e yapılan “tutukluluk” ve “ifade özgürlüğü” ile ilgili gazetecilerin on ayrı bireysel başvuru dosyasına hükümetin savunma vermesi bekleniyor.
AİHM’e başvuran gazeteciler daha önce Anayasa Mahkemesine de başvuru yapmışlardı. Anayasa Mahkemesi henüz “gazeteciler” hakkında ve ifade özgürlüğüne yönelik bu başvurularla ilgili bir karar vermedi…
Cumhuriyet gazetesi gazeteci ve yöneticilerinin Anayasa Mahkemesine 26 Aralık 2017 tarihinde yaptığı bireysel başvuruya 2 Mayıs 2017 tarihinde hükümet görüş bildirdi. Bu görüşe yanıt verildi. Anayasa Mahkemesinden henüz bir karar yok…
Gazeteci Ahmet Şık 30 Ocak 2017’de Anayasa Mahkemesine başvuru yaptı, henüz karar yok.
AİHM başvurularına dönersek 2 Mart 2017 tarihinde Cumhuriyet gazetesi gazetecileri ve yöneticileri tarafından AİHM’e yapılan başvuruya (23199/17- Cumhuriyet / Sabuncu and Others v Turkey) hükümetin 2 Ekim 2017 tarihine kadar savunması ve yanıt vermesi bekleniyor.
Cumhuriyet gazetesi ile ilgili davada yargılanan Ahmet Şık tarafından 9 Mayıs 2017 tarihinde AİHM’e yapılan (36493/17- Ahmet Şık v. Turkey) başvurusuna karşılık Hükümet 25 Ekim 2017 tarihine kadar savunma verecek…
Türkiye'de basın ve ifade özgürlüğüne dair bariz geriye gidiş yaşandığını belirten Avrupa Konseyi İnsan Hakları Komiseri Nils Muižnieks, 2016 yılı Nisan ve Eylül aylarında Türkiye'ye yaptığı ziyaretlerden sonra hazırladığı 24 sayfalık raporunda medya ve ifade özgürlüğündeki kötüleşmenin son derece endişe verici olduğu görüşündeydi.
Gazetecilerin asılsız suçlamalarla ve ilk bakışta suçun varlığına işaret edebilecek hiçbir delil olmadan tutuklandığı davaların hızla arttığına dikkat çekmişti. Türk yetkililerin sık sık "Gazeteciler, gazetecilik faaliyetleri nedeniyle tutuklanmıyor" yönündeki savunmalarının inandırıcılığını kaybettiğini belirten Komisere göre; “Elbette ki ‘gazetecilik suçu' diye bir şey yoktur; gazeteciler her zaman başka bir takım suçlardan yargılanmakta, fakat çoğu zaman bu suçları kanıtlamak için mevcut olan tek ‘delil’ onların gazetecilik faaliyetleri olmaktadır”. (15.02.2017. tr.sputniknews.com)
Avrupa Konseyi İnsan Hakları Komiseri Nils Muižnieks; 29 Ağustos 2017 tarihli başvurusu ile AİHM’de görüşülmekte olan (72/17) Atilla Taş, (80/17) Murat Aksoy, (1210/17) Nazlı Ilıcak, (13237/17) Mehmet Hasan Altan, (13252/17) Ahmet Hüsrev Altan, (16538/17) Şahin Alpay, (23199/17) Cumhuriyet / Sabuncu and Others, (25939/17) Ali Bulaç, (27684/17) İlker Deniz Yücel ve (36493/17) Ahmet Şık v. Turkey davalarına başvuruda bulunarak “müdahale/katılma” talebinde bulundu.
Türkiye aleyhine devam yukarıda adları yazılı 10 ayrı başvuru için “müdahale” istemini kabul eden AİHM; Avrupa Konseyi İnsan Hakları Komiserine 11 Ekim 2017 tarihine kadar görüşlerini bildirmesini istedi.
Hemen ardından 13 ayrı sivil toplum kuruluşu örgütten katılma/müdahale talebi geldi…
Medya Hukuki Savunma Girişimi, Article 19, Avrupa Gazeteciler Cemiyeti, Gazetecileri Koruma Komitesi (CPJ), Avrupa Basın ve Medya Özgürlüğü Merkezi, Avrupa Gazeteciler Federasyonu (EFJ), İnsan Hakları İzleme Örgütü (HRW), Sansür Endeksi, Uluslararası Gazeteciler Federasyonu (IFJ), Uluslararası Basın Enstitüsü (IPI), Uluslararası Kıdemli Avukatlar Projesi (ISPL), PEN ve Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü (RSF), 31 Ağustos 2017’de yaptığı başvuru ile Türkiye aleyhine devam eden yukarıda adları yazılı 10 ayrı dava için “müdahale” istemini kabul eden AİHM; 20 Ekim 2017 tarihine kadar gazeteci ve avukat örgütlerinin görüşlerini bildirmesini istedi.
Bir diğer müdahale talebi Birleşmiş Milletler (BM) Düşünce ve İfade Özgürlüğü Özel Raportörü David Kaye’den geldi.
David Kaye, 14-18 Kasım 2016 tarihleri arasında Adalet ve İçişleri Bakanlığı, TBMM İnsan Hakları Komisyonu, Basın Yayın Enformasyon Genel Müdürlüğü, Anayasa Mahkemesi ile Yargıtay’ı ziyaret etmiş, birçok sivil toplum kuruluşuyla görüşmüştü. Bazı tutuklu gazetecileri ve yazarları da cezaevinde ziyaret etmiş ama bazı gazetecilerle görüşmesine izin verilmemişti. Hazırladığı Ön Raporu’nda tutuklu gazeteci ve yazar ve akademisyenlerin derhal serbest bırakılmasını ve Terörle Mücadele Kanunun uluslararası sözleşmelerde yer alan kriterlere uygun hale getirilmesini istemişti. (BBC. Türkçe 18 Kasım 2016)
Haziran 2017’de Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Konseyi’nin 35. İnsan Hakları oturumunda BM Düşünce ve İfade Özgürlüğü Özel Raportörü Kaye’in hazırladığı Türkiye hakkındaki 21 sayfalık Rapor Türkiye Özel Oturumunda okunmuştu. David Kaye, Türkiye’nin uygulamalarla 1982 darbe anayasasının da gerisine düştüğünü söylemiş ve Türkiye’nin tam olarak sınırının nereye kadar vardığı belli olmayan “belirsiz” bir terörle mücadele yasasını gerekçe yaparak, gazetecileri, sanatçıları, yazarları, akademisyenleri, basın kuruluşlarını kapattığını, filmleri yasakladığını söylemişti. Türkiye’deki durumu “düşünce ve ifade özgürlüğü konusunda son on yılın en kötü anlarını yaşıyor” şeklinde yorumlayarak, yargıya yapılan müdahaleler nedeniyle adil bir yargılanma konusunda ciddi şüphelerin olduğunu dile getirmişti.
Türkiye BM daimi Temsilcisi Feridun Siniroğlu Türkiye’nin özgün koşullarının görmemezlikten gelindiğini söyleyerek Kaye’in raporuna itiraz etmişti. Türkiye’nin düşünce ve ifade özgürlüğüne saygılı olduğunu bunun anayasa tarafından da güvenceye alındığını ifade ederek Birleşmiş Milletler nezdinde Türkiye’yi “Tutuklanan gazeteci yazar veya diğer insanlar mesleklerinden değil darbecilere destek oldukları veya onlarla hareket ettikleri için tutuklu” diye savunmuştu (12 Haziran 2017 Evrensel)
David Kaye, 30 Ağustos 2017’de AİHM’de görüşülmekte olan yukarıda sayılı 10 ayrı başvuru için “müdahale/katılma” talebinde bulundu. AİHM isteği olumlu karşılayarak davaya katılmasına ve üçüncü taraf olarak “müdahalesine” izin verdiği BM Özel Raportörünün 23 Ekim 2017 tarihine kadar görüşlerini bildirmesini istedi.
Hükümet Ekim ayının ilk haftası içinde başvurular için AİHM’e savunmasını verecek…
Cumhuriyet gazetesi ve yöneticileri hakkında 2 Ekim 2017, diğer başvurular bakımından 4 Ekim ve Ekim ayı içinde, Ahmet Şık başvurusu için 25 Ekim 2017 tarihine kadar hükümet savunması beklenecek…
Müdahale isteminde bulunan ve bu başvurulara katılma taleplerine izin verilen Avrupa Konseyi İnsan Hakları Komiseri Nils Muižnieks 11 Ekim 2017, 13 ayrı gazeteci ve bir avukat örgütü 20 Ekim 2017, Birleşmiş Milletler (BM) Düşünce ve İfade Özgürlüğü Özel Raportörü David Kaye 23 Ekim 2017 tarihine kadar gerekçeli görüşlerini AİHM’e bildirecek…
Acaba Türkiye’den başvurucular için benzeri herhangi bir “müdahale” talebi var mı?
Türkiye’den gazetecilerin veya avukatların örgütleri veya herhangi bir sivil toplum kuruluşu tarafından gazetecilerin yukarıda sayılan bireysel başvurularıyla ilgili AİHM’e “müdahale/katılma” için yapılmış bir talep yok…
Olmadığı için, Türkiye’deki gazetecilik ve avukatlık meslek örgütlerinden ülkemizdeki ifade özgürlüğü ve gazetecilerin tutukluluk halleri konusunda AİHM nezdinde beklenen bir görüş de yok… (Fİ/HK)