Erkeğin tekelinde gibi görünen belden aşağı jargonun bir kadının ağzından hoyratça dökülüşü ne büyük bir rahatlama vesilesi; hele de bu 80 yaşındaki bir lezbiyenin tutucu bir erkekle kadın cinsiyetine dair girdiği muhabbette vuku buluyorsa tadına doyum olmuyor.
Olympia Dukakis'in sürüklediği Sağanak adlı romantik komedi seyircileri eğlenceli bir yolculuğa çıkardığı gibi, ahlakçı ve dar görüşlü burjuvalara da gerekli dersi veriyor.
Orijinal adıyla Cloudburst yalnız Amerika Birleşik Devletleri değil, Norveç, İngiltere ve Danimarka Büyükelçilikleri, İsveç İstanbul Konsolosluğu ve Açık Toplum Vakfının da sponsorluğunda gerçekleştirilen 2.Pembe Hayat KuirFest'in son akşamı 24 Ocak Perşembe günü saat 19'da Ankara Kızılay Büyülü Fener Sinemasında gösteridi.
31 senelik beraberlik
Ağzı bozuk Stella ve sevgilisi Dot 31 yıldır ABD'nin doğal güzelliklerine doyum olmayan Kuzeydoğu eyaleti Maine'de beraber yaşamaktadır. Dot eskiden evli barklı, torun sahibi bir kadın olup körlüğe doğru giden yolda erkeksi Stella'dan gerekli desteği almaktadır.
Fakat araya Dot'un önyargılı torunu Molly girer, iki kadın arasındaki duygusal bağı inkâr ederek büyükannesini katakulliye getirir ve onu apar topar yaşlılar yurduna yerleştirmeyi başarır.
Hınzır Stella tabii ki bunun altında kalmaz ve gece sızdığı bakımevinden sevgilisini kaçırdığı gibi beraberce liberal Kanada'nın yolunu tutarlar; ne de olsa doğabilecek her türlü bürokratik komplikasyonu önlemek üzere resmen evlenmelerinin yararlı olacağını düşünmektedirler.
Stella'nın takıntılı olarak dinlediği K.D.Lang'in eşliğinde kırmızı kamyonetleriyle seyahat ederlerken, yoldan topladıkları ve her fırsatta seksi vücudunu sergileyen dansör Prentice onlara gerekli kamuflajı sağlamakla birlikte Stella'nın açık sözlülüğü komplikasyonları artırıcı bir unsur olarak daima karşılarına çıkar. Neyse ki New York'ta modern bale mi, yoksa striptiz mi yaptığı belli olmayan ufak tefek delikanlı amaçlarına ulaşmalarını sağlayacak donanıma sahip gibidir....
Bol ödüllü seyirlik
Barcelona, Milano, Kopenhag, Hannover, San Diego ve San Francisco, Atlanta, Philadelphia, Seattle, Asheville, Edmonton, Victoria ve Sudbury'deki festivallerde ödüllere layık görülen dokunaklı yol hikâyesi Sağanak Thom Fitzgerald'ın eseri. Sinema ve tiyatro yönetmeni, senaryo ve oyun yazarı, prodüktör Fitzgerald hem Maine'de, hem Kanada'da birbirinden güzel görüntülerle bezediği eğlencelikte gayet hafif bir ton tutturmayı tercih etmiş.
Sağanak sık sık başvurduğu klişeler ve gerçek olması imkânsız anekdotlarla ciddi bir yapım bekleyenleri hayal kırıklığına uğratabilir. Baba tarafından Rum kökenli Olympia Dukakis'in canlandırdığı kaba lezbiyen figürü de sığ, basit ve bayağı uslubuyla ilgilileri zaten kızdırmış durumda.
Demokrat faaliyetleriyle de tanınan 1931 Massachussets doğumlu Olympia 1964'ten beri yürüttüğü sanatsal kariyerinde 1987 yapımı Moonstruck/Ay Çarpması'yla en iyi yardımcı kadın oyuncu Oscarını alınca dikkatleri üzerine çekmiş.
Ermeni kökenleri sebebiyle Türkiye'de bazı kesimlerce sevilmeyen Cher'in de en iyi başrol ödülünü aldığı sansasyonel filmde başkahramanın annesini oynamış, televizyonla sinemayı paralel olarak sürdürüp Altın Küre ve Bafta gibi prestijli ödülleri de bilahare koleksiyonuna katmış.
Dot'u canlandıran 1945 Dublin doğumlu Brenda Fisher da 1989 yapımı Sol Ayağım/My Left Foot'ta başkahramanın annesi olarak en iyi yardımcı aktris rolünü aldığında Daniel Day Lewis başrol oyunculuğuyla aynı ödüle layık görülmüştü.
Yakında verilecek Akademi Ödüllerinde iddialı Lincoln'la tekrar aday olan Greenwich'li aktör bir yana, Brenda'yı en son yine eşcinsellik konusunu işleyen Albert Nobbs'ta görmüştük.
ABD'de Demokrat olmak
Bu arada aklıma gelmişken, Olympia 1988 yılında Amerika Birleşik Devletleri seçimlerinde yarışan Michael Dukakis'in de kuzeni. Güçlü Yunan lobisince aday gösterildiğinde Türkiye'de kıyametler kopmuş, neyse ki seçimleri baba Bush kazanınca sular durulmuştu.
Acaba Reagan'ın devlet başkanlığı yüzünden, gezegenimizin son zamanlarda başına gelen belaların kökündeki dönemden hemen sonra bir Demokrat'ın ABD'yi yönetmesi dünyanın yazgısını değiştirebilir miydi?
Tabii romantik açıdan bakarsak, Obama örneğiyle teyit edilen bilmem kaçıncı hayal kırıklığını yaşadığımız kesin.
Fakat Michael Dukakis'in, günümüzde Marmara Denizinin çevresindeki yerleşimleri gördüğü takdirde gözlerinden kanlı yaşlar fışkıracağını tasavvur ettiğim, Edremit'ten ABD'ye göç etmiş bir babanın oğlu olduğunu ön plana çıkarıp dünyayı Osmanlı dönemindeki gibi çağımızda da biz yönetiyormuşçasına gurur duysak fena mı olurdu? (MT/ÇT)