"Ermeni katliamı, insanlık tarihinin en karanlık sayfalarından biridir. Bu trajedinin kurbanlarını ve onların acılarını asla unutmamalıyız."
Ermeni katliamı, Osmanlı İmparatorluğu'nda yaşayan etnik Hristiyan Ermenilerin 1915 ilkbaharından 1916 sonbaharına kadarki dönemde fiziksel olarak yok edilmesini ifade eder.
1915 Ermeni katliamı sırasında, Osmanlı hükümeti ve destekçileri, Ermenileri yok etmek için sistematik bir kampanya yürüttü. Bu kampanyanın bir parçası olarak, binlerce Ermeni çocuk, Müslüman aileler tarafından evlat edinildi ve Müslümanlaştırıldı.
Bu çocukların birçoğu, katliamlardan sağ kurtulan tek kişiydi. Aileleri öldürülmüş veya kayıptı ve hayatta kalmak için yeni bir aileye ihtiyaçları vardı. Müslüman Kürt aileler, bu çocukları genellikle kendi çocuklarının yerine koydular ve onlara kendi kültürlerini ve dinlerini öğrettiler.
Müslümanlaştırılan Ermeni çocuklar, kendi kimliklerini ve geçmişlerini kaybetmek zorunda kaldılar. Ermenicelerini unuttular ve Ermeni geleneklerini terk ettiler. Bazıları Ermeni olduklarının farkında bile değildi.
Müslümanlaştırılan Ermeni çocukların hikayeleri, Ermeni katliamının trajik bir parçasıdır. Bu çocuklar, katliam sırasında kayıp giden Ermeni halkının bir hatırlatıcısıdır.
Müslümanlaştırılan Ermeni çocuklara yönelik asimilasyon süreci, genellikle şu şekildeydi: Çocuklar, Müslüman aileler tarafından evlat edinilirdi, Müslüman isimlerini ve soy isimlerini alırlardı, Müslüman dini eğitimi alırlardı, İslami geleneklere göre giyinirlerdi, Müslüman topluma entegre edilirlerdi.
Agop amcam İsmail bu çocuklardan somut bir örnekti. Dedem Şeyh Kasım (Omeriya aşiretinin köklü ailelerinden ve Şeyhlerindendir.Osmalı İmparatorluğu döneminde Savur kazasında Kadılık yapmıştır.) tarafından, Suriye Deyrizora ölüme götürülen Ermeni çocuklar kafilesinden, kafilenin güvenliğini sağlayan askerlerden iki mecidiye (Osmanlı döneminde kullanılan ve zamanın Osmanlı altınının beşte biri ya da yirmi kuruş değerinde olan gümüş sikke) karşılığında Mardin’in Goliyê köyünde (Goliyê Köyü, 1915 yılındaki Ermeni soykırımı sırasında da önemli bir rol oynamıştır. Köy, Ermenilerin göçünden sorumlu tutulan bir köydür. Bu köyde birlikte yaşayan Ermeni ve Ortodoks Süryaniler göçe zorlanmış,arazilerine müslümanlar tarafından el konulmuştur.) kurulan konaklama kamp yerinden alınmıştır. Agop amcam İsmail’in kız kardeşi Adele de o kafiledeymiş ancak o an bütün aramalara rağmen kardeşini bulamamış ve böylece gerçek aile bireylerinden ölene kadar bağı kopmuştur.
Agop amcam İsmail Elazığ'ın Harput ilçesinde yer alan Ğoğul Köyündendir. Elazığ'ın Harput ilçesinde yer alan Ğoğul Köyü,Ermeni katliamları sırasında önemli bir rol oynamıştır. Köyün nüfusunun çoğu Ermeni idi ve 1915'te köy, Osmanlı hükümeti tarafından başlatılan katliamın bir merkezi haline geldi. Köyde yaşayan yaklaşık 2 bin Ermeni, Osmanlı güçleri tarafından öldürülmüştür.
Elazığ'ın Harput ilçesinde bulunan Ermeni Ğoğul Köyü'nde yaşayan Ermeniler, Maştırlı aşiretine mensuptular. Maştırlı aşireti, Ermenilerin en büyük aşiretlerinden biridir. Aşiret, Doğu Anadolu Bölgesi'nde, özellikle de Elazığ, Malatya ve Bingöl illerinde yaşıyordu. Maştırlı aşireti, Ermeni soykırımı sırasında büyük kayıplar verdi. Aşiretin yaklaşık 10 bin üyesi katledildi.
Agop amcam İsmail’in babasının adı Balyoz, Anne adı Vasilis’di. Kendisinden büyük iki abisi vardı. Baba Balyoz varlıklıydı,köyün en zengin ailesiydi.Başlarına gelebilecekleri düşünmüş olmalıydı ki, her iki büyük oğlunu Marsilya üzerinden Amerikaya göndermişti. (1894-1896 Hamidiye katliamları ve 1915 Ermeni Kırımı, Ermenilerin Amerika'ya göç etme hızını artırdı. Bu trajedilerden kaçan Ermeniler, Amerika'da yeni bir hayat kurmak için mücadele ettiler. Amerika'daki Ermeni toplulukları, bu zorlukların üstesinden gelmek ve başarılı olmak için birlikte çalıştılar. Günümüzde, Amerika Birleşik Devletleri'nde yaklaşık 1,5 milyon Ermeni yaşıyor. Ermeniler, Amerika'nın her yerindeki şehirlerde ve kasabalarda yaşıyorlar. Ermeniler, Amerika'nın zengin ve çeşitli kültürünün önemli bir parçasıdır.) Büyük oğlu Sarkis yeni evliydi. Giderken eşini götürmemişti. Belki de Amerikaya yerleştikten sonra bütün aileyi yanlarına alacaklardı. Ancak ailenin katledilmesi ve aileden sağ kalan Agop ve Adelenin sürgüne gönderilmesi Amerikaya gidenlerle bütün bağlarını ömür boyu kesmişti.
Agop’un önce babasını, amcasını ve diğer aile büyüğü erkekleri götürmüşlerdi. Aile bireyleri onlardan günlerce haber alamayınca öldürüldüklerini anlamışlardı. Sıra kadınlara ve çocuklara gelmişti. Kadınları götürmeden önce Agop’un annesi, Agop ve Adeleye birer altın vermiş ve yutmalarını istemişti. Yolda belki lazım olur diye düşünmüştü. Evde değerli eşyaları bir küpün içine koymuş ve evin bodrum katının eşiğine gömmüştü. Küpü gömerken çocuklarına yerini söylemiş eğer kurtulabilirlerse gelip çıkarmalarını tembihlemişti.
Sonra kadınlar öldürülmeye götürülmüştü. Ancak Sarkisin yeni evli karısını öldürmemiş, komşuları olan Müslüman köylülerden biri kendine eş olarak almıştı. Belki de savaş ganimeti olarak düşünülmüştü. Geriye sadece çocuklar kalmıştı.
Agop ve Adele köyden çıkarılınca öldürülen büyüklerinin şişmiş cesetlerinin içinden geçirildi. Cesetler özellikle gömülmemiş, çocukların anne-babalarının cesetlerini görmeleri istenmişti. Belki de onlara şu mesaj verilmişti; ”Artık geçmişiniz yok, geçmişiniz yok edildi.” Bu mesajı verenler hangi vicdanla bunu yapmışlardı. İslam dininin Peygamberi Medinede bütün dinlerin mensuplarıyla kardeşçe bir arada yaşarken, bu dinin mensupları nasıl da oldu bu noktaya gelmişti.
Ğoğul Köyü, Ermeni katliamının merkezi olarak bilinir. Köyün Ermeni sakinleri, asker ve müslüman köylüler ve çeteler tarafından toplu halde katledildi. Köy, Ermenilerin yok edilmesinin bir sembolü haline geldi.
Ğoğul Köyü'ndeki Ermenilerin hikayesi, Ermeni katliamlarının trajik bir hatırlatıcısıdır. Köyün sakinleri, katliam sırasında büyük bir acı ve kayıp yaşadılar. Hikayeleri, katliam sırasında yaşanan vahşeti ve adaletsizliği hatırlatıyor.
Ğoğul Köyü'nün Ermenileri, katliam sırasında hayatta kalan birkaç kişi tarafından temsil edilmektedir. Bu kişiler, katliamnın deneyimlerini paylaşarak farkındalık yaratmaya çalıştılar. Hikayeleri, katliam kurbanlarının hafızası için önemlidir.
Agop amcam İsmail, dedem tarafından kafileden alındıktan sonra köyümüzün yoluna koyulmuşlar. Yolda dedem ona artık Müslüman olması ve isminin de değişmesi gerektiğini söylemişti. İsmi Agop olan amcam Ğoğul köyünde yaşarken samimi olduğu Müslüman arkadaşı İsmaili hatırlamış ve adının İsmail olmasını istemişti.
Amcam diyorum, gerçek amcalarımdan daha çok amcam. Evin ikinci büyük oğlu ve kendinden sonraki bütün kardeşlerini sahiplenen amcam. Babamın ölene kadar saygı duyduğu kardeşlerini koruyan kollayan amcam.
Babam onunla ilgili anılarını anlatırken hep gözü dolardı. Dedem Şeyh Kasım da onu diğer çocuklarından ayırmamış en güvendiği oğlu olarak görmüştür. Dedem onu kendi aşiretinden bir kızla evlendirmiş, bu evlilikten dört kız, dört erkek çocuğu olmuştur.
Agop amcam İsmail katliamdan kurtulan Amerika’daki abilerinin izini bulmuş, ancak aracı olan kişi eşini ve İslam dinini terk etmesini istediği için bu arayıştan vazgeçmiştir.
Agop amcam İsmail gerçek bir Müslüman olmuş ama Ermeniliğini de içinden hep yaşamıştır. Gözünün önünde katledilen aile bireylerini, müslümanlar tarafından alıkonulan Sarkisin eşi yengesinin Müslüman çetelerce el konulup götürülmesini hiç unutmamıştır.
Hac görevini yerine getirmiş ve ölene kadar İslami görevlerini en iyi şekilde yerine getirmeye çalışmıştır. Belki de yaşadığı toplumun en saf, en dürüst Müslümanlarından biri olmuştur. Ancak buna rağmen hep “Bav fille” olarak anılmıştır.
Amcamın çocukları da gerçek bir Müslüman ve Kürt olarak yaşamlarını sürdürmektedirler. Ancak Babalarının Ermeni soyundan geldiğinin de bilincindedirler. Bu anlamda arayışa giren torunları da olmuş ve Ermeniliklerinin izini sürmeye çalışmışlardır.
Müslümanlaştırılan Ermeni çocuklardan bazıları, yetişkin olduklarında gerçek kimliklerini öğrendi. Bu çocuklar, Ermeni kimliklerini yeniden kazanmak için mücadele ettiler. Bazıları, Ermeni toplumlarına yeniden katıldı ve Ermenice öğrenmeye başladı. Diğerleri, Ermeni katliamının tanıkları olarak, yaşadıkları deneyimleri paylaşarak farkındalık yaratmaya çalışmıştır.
Müslümanlaştırılan Ermeni çocukların hikayeleri, Ermeni katliamnın acımasızlığını ve kalıcı etkilerini hatırlatır. Bu çocuklar, soykırım sırasında kayıp giden Ermeni halkının bir hatırlatıcısıdır. (AÖ/AS)