Bu yıl 24.sü düzenlenen Uluslararası Adana Film Festivali hem son zamanların en zengin film programı hem de Antalya'nın ulusal yarışma bölümünü kaldırmasıyla daha da önem kazanan ulusal yarışmasıyla dikkat çekti.
"Artık sektörün lideri benim" sesleri
Adana son yıllarda Antalya'nın önünde koşmaktaydı. Ustalar ve genç sinemacılar, ulusal yarışma için Adana'yı tercih ediyor, tarih olarak önde olmanın avantajıyla Adana, sezonun merakla beklenen yabancı filmlerini de programına alıyordu. Gelenek bu sene de değişmedi. Ancak bu yılın stratejik açıdan büyük bir farkı vardı; Antalya Film Festivali, ulusal yarışma bölümünü kaldırıp yerli ve yabancı filmleri tek yarışmada toplama kararı almıştı. Dolayısıyla Semih Kaplanoğlu'nun Buğday'ı başta olmak üzere Antalya'nın ulusal yarışmasına katılacak filmler de rotasını Adana'ya çevirdi. Ümit Ünal, Pelin Esmer, Onur Ünlü gibi tecrübeli isimlerle Adana'nın ulusal yarışması, son zamanların en iddialı seçkisini oluşturdu. Sinema yazarı Kerem Akça'nın direktörlüğünde hazırlanan; Loveless, The Square, The Beguiled, The Killing of A Sacred Deer, Happy End'li uluslararası seçki de Antalya'ya fazla film bırakmayacak zenginlikteydi.
Can sıkan sorunlar
Aslında sorunlarla başladı festival. Birkaç ay önce yıllardır festivali düzenleyen ekiple yollarının ayrılması, ilk başta görev yapan ama sonradan değiştirilen, içinde sinema yazarı Tunca Arslan'ın da yer aldığı danışma kurulunun festivale katılmayacağını açıklaması, bazı bölümlerin kaldırılması sektörde hoşnutsuzluk yarattı. Ancak sorunlar festivalin başlamasıyla başka bir yöne aktı. Açılış filmi dahil olmak üzere bazı filmlerin dcp* şifresi yüzünden gösterilememesi, iptal olan filmler, son 15 dakikada kesilen film gösterimi, projeksiyon sorunları seyirciyi hayalkırıklığına uğrattı. Alkışlarla protestolar yaşansa da bu aksaklıklara genel olarak sinemaseverlerin ve sinema yazarlarının hoşgörüyle yaklaşma çabaları vardı. Zira özünü terk eden Antalya'nın durumu gözönüne alındığında, ulusal yarışma geleneğine sahip çıkan Adana 'sektörün kıymetlisi' konumundaydı.
Ödüller üzerine...
Sözkonusu festival ödülleriyse, hele ki festivalin lokomotifi ulusal yarışmaysa, sonuçlar genelde tartışmalıdır. Farklı türlerde ve anlatım dillerinde yapımların yarıştığı bu sene sonuçlar hem filmlerin içeriği hem yönetmenlerin duruşuyla daha da sürprizli hale geldi.
- Onur Ünlü imzalı Aşkın Gören Gözlere İhtiyacı Yok, en iyi film ve yönetmen ödüllerini alarak en büyük sürprizi yaptı. Bu sonuç iki açıdan ilginçti. Birincisi, genel olarak festivallerde para ödüllerinin farklı filmlere gitmesi için en iyi film ve en iyi yönetmen ödülleri tek filme verilmez. Ancak paylaştırma prensibi, bu yıl Adana'da uygulanmadı, iki büyük ödülün parası Onur Ünlü'nün oldu. İkinci konu ise bu filmin, jüri başkanında (Erden Kıral) ve jüride ilk defa Onur Ünlü filmi izliyormuş hissi uyandırmasıydı. Halbuki Aşkın Gören Gözlere İhtiyacı Yok, Onur Ünlü'nün ortalama işlerinden biriydi ve Polis'ten, Sen Aydınlatırsın Geceyi'den bir üstünlüğü yoktu. Yılların Onur Ünlü'süne ilk kez keşfediliyormuşçasına verilen büyük ödüller, festivalin en tartışmalı kararı oldu.
- Semih Kaplanoğlu'nun Buğday filmi, festivalin merakla beklenen yapımlarının başında geliyordu. TRT'nin desteği ve geniş ölçekli uluslararası fonla çekilen Buğday, 'bu bir Türk filmi olmaz' hayranlığıyla başlıyor, olağanüstü bir distopik atmosfer kuruyor ancak ikinci yarısından itibaren konuyu 'Tanrı'nın işine karışan bilimin mahvettiği doğayı, İslami inanç kurtaracak' şeklinde bir mesele bağlıyordu. Yönetmenin iktidar yanlısı siyasi görüşü ve filmde önerdiği çözümü haklı bulmayanlar bile Buğday'ın yetkin bir yönetmenlik ürünü olduğunu dile getirdi. Sadece FİLM-YÖN En İyi Yönetmen Ödülü'nün Kaplanoğlu'na gitmesi, müzik ve sanat yönetimi dışında festivalin anadallarından ödül çıkmaması şaşırtıcıydı; sonucu, yönetmenin ideolojisine bağlayanlar için ise hiç sürpriz olmadı bu sonuç. Ödül töreninde Meltem Cumbul'un Kaplanoğlu'nun elini sıkmaması da hayli konuşuldu. Akıllara Kaplanoğlu'nun, Emir Kusturica'nın Antalya Film Festivali'ne katılmasından dolayı festivali protesto etmesi geldi. Kendisi, karşı olduğu bir ideolojinin savunucusuyla aynı sahneye çıksa nasıl tavır alırdı bilinmez ama protokol ve saygı çerçevesinde Cumbul'un davranışı olumlu değerlendirilebilecek bir hareket değildi.
- Ümit Ünal'ın Sofra Sırları; mizahı kıvamında, temposu akıcı, temiz bir anaakım sinema örneğiydi. Genel beklenti, en iyi kadın oyuncu ve senaryo ödülü kazanabileceği yönündeydi. Ancak filme hiç ödül çıkmadı. Muhtemelen meselesi olan filmler içinde Sofra Sırları, kadının erkek egemenliğine meydan okuyuşu temasıyla jüriye pek dertsiz göründü. Ünal, Nar ile yakın zaman önce Müjde Ar başkanlığındaki Antalya jürisinde de benzer bir hayalkırıklığı yaşamıştı.
- Onur Saylak'ın ilk uzun metraj yönetmenliği olan Daha, insan kaçakçılığı üzerine sert bir dille çekilmişti. Hafızalarda taze bir konuyu ele alması ve bunu genç bir karakter üzerinden anlatmasıyla seyircinin gönlünü fethetti. En iyi film için güçlü adaylardan biriydi. Onu kazanamasa da Yılmaz Güney, SİYAD ile izleyici ödüllerinin sahibi oldu ve yetenekli bir oyuncu/yönetmenin müjdesini verdi.
- Emre Yeksan'ın ilk uzun metrajı olan Körfez, dağınık senaryosu nedeniyle seyircinin 'bu filmi neden çektiniz, ne anlatmak istediniz?' sorularıyla karşılaştı. Filmin Venedik'te gösterilmesinin, filmin anlaşılabilirliği için yeterli olduğunu düşünenler de vardı. Jüri de böyle düşünmüş olacak ki, farklı bir alan açtığı filmi jüri özel ödülüyle taltif etti.
- Yarışmanın gölgede kalan yapımları ise Eksi Bir, Taş ve Murtaza oldu. Orhan Oğuz'un tek bir gecede geçen, 'sorumluluk almayanlar' temalı Eksi Bir'i, Orhan Eskiköy'ün siyah beyaz çektiği Kafka, Bela Tarr ve Tarkovski harmanı Taş'ı ve Özgür Sevimli'nin haşinliğini durgunluğundan alan kefaret öyküsü Murtaza'sı, bambaşka bir yarışmada ve jüride daha iyi değerlendirilebilirdi.
- Pelin Esmer imzalı şiir sineması İşe Yarar Bir Şey ve Emre Erdoğdu'nun gençlik hallerine dinamik ve farklı bir bakış yönelttiği Kar, aşağı yukarı beklenen ödülleri aldı.
- Yaklaşık 7 yıl önce Derviş Zaim'in Gölgeler ve Suretler'inde parlayan Hazar Ergüçlü'ye bunca zaman sonra sanki oyunculuğa yeni ısınıyormuşçasına umut veren genç kadın oyuncu ödülü verilmesi şaşırttı.
(MI/HK)
Festivalde ödül kazanan sanatçı ve eserlerUlusal Uzun Metraj Film Yarışması Ödülleri En İyi Film Ödülü: Aşkın Gören Gözlere İhtiyacı Yok (Onur Ünlü) Yılmaz Güney Ödülü: Daha (Onur Saylak) Adana İzleyici Ödülü: Daha (Onur Saylak) En İyi Yönetmen Ödülü: Onur Ünlü (Aşkın Gören Gözlere İhtiyacı Yok) En İyi Senaryo Ödülü: Pelin Esmer-Barış Bıçakçı (İşe Yarar Bir Şey) En İyi Kadın Oyuncu Ödülü: Başak Köklükaya (İşe Yarar Bir Şey) En İyi Erkek Oyuncu Ödülü: Fatih Artman (Aşkın Gören Gözlere İhtiyacı Yok) En İyi Müzik Ödülü: Mustafa Biber (Buğday) En İyi Görüntü Yönetmeni Ödülü: Gökhan Tiryaki (İşe Yarar Bir Şey) En İyi Sanat Yönetmeni Ödülü: Naz Erayda (Buğday) En İyi Kurgu Ödülü: Ayris Alptekin (Kar) Yardımcı Rolde En İyi Kadın Oyuncu Ödülü: Hare Sürel (Aşkın Gören Gözlere İhtiyacı Yok) Yardımcı Rolde En İyi Erkek Oyuncu Ödülü: Ahmet Varlı (Taş) Türkan Şoray Umut Veren Genç Kadın Oyuncu Ödülü: Hazar Ergüçlü (Kar) Umut Veren Genç Erkek Oyuncu Ödülü: Halil Babür (Kar) SİYAD En İyi Film Ödülü: Daha (Onur Saylak) FİLM-YÖN En İyi Yönetmen Ödülü: Semih Kaplanoğlu (Buğday) Jüri Özel Ödülü: Körfez (Emre Yeksan) Uluslararası Uzun Metraj Film Yarışması Ödülleri En İyi Film Ödülü: Loveless (Andrey Zvyagintsev) Jüri Özel Ödülü: A Gentle Creature (Sergei Loznitsa) Uluslararası Kısa Film Yarışması Ödülleri En İyi Belgesel Film Ödülü: Bıraktığın Yerden (Volkan Güney Eker) En İyi Canlandırma Film Ödülü: Kötü Kız (Ayçe Kartal) En İyi Deneysel Film Ödülü: İrony (Radheya Jegatheva) En İyi Kurmaca Film Ödülü: İt's Just A Gun (Brian Robau) Uluslararası Öğrenci Filmleri Yarışması Ödülleri En İyi Belgesel Film: 683 (Canberk Şimşek) En İyi Canlandırma Film: Eat, Pray, Bird (Huang Ji, Derrick Fun, Jeremy Teo) En İyi Deneysel Film: Tablo (Mert İnan) En İyi Kurmaca Film: 3.5 Lira (Hasan Ali Kılıçgün) Adana Kısa Film Maratonu Yarışması Ödülleri Orhan Kemal Birincilik Ödülü: Suda Zaman Yok (Ali Aktemur) Yaşar Kemal İkincilik Ödülü: Kebapçı Mehmet (Nevzat Hız) Muzaffer İzgü Üçüncülük Ödülü: Beni Yılmaz Güney'e Benzetiyorlar Biraz (Engin Yıldırım) |
* dcp: Digital Cinema Package; dijital sinemalarda gösterilmek üzere hazırlanmış video, ses ve altyazıların biraraya getirildiği bir paketleme şekli.