Tarhanlı, "bianet"e yaptığı açıklamada, ABD müdahalesinin de Türkiye'nin bu müdahaleyi desteklemesinin de hukuki dayanağı olmadığını vurguladı.
Almanya, Fransa ve Britanya hükümetlerinin de bu yönde açıklamalar yaptığını hatırlatan Tarhanlı, Türk hükümetinin müdahaleyi "sadece ABD'nin belirlediği sınırlar içinde kalarak" savunamayacağına ve TBMM'de alınmış bir karar olmaksızın destekleyemeyeceğine dikkat çekti.
"ABD'deki bazı çevreler bile Irak kaynaklı Türkiye'ye ya da dünyaya yönelik ciddi bir tehdit olmadığını savunuyor. İnsanların ölümü, öldürülmesi anlamına gelen bir harekatın gerçekleştirilmesinde böyle boşluklarla karşılaşılması demokratik olduğunu iddia eden ülkelerin uygulamaları açısından çok ürkütücü. Kamuoyunun bunu ciddi bir biçimde deşmesi gerekir. "
Gerekli bütün tedbirler...
Amerika Birleşik Devletleri'nin (ABD) böyle bir müdahaleye girişmesi hangi çerçevede düşünülebilir? Yasal, meşru dayanağı var mı?
İçinde bulunduğumuz dünya düzeni açısından, bir devletin başka bir devlete böyle bir askeri askeri müdahale düzenlenmesinin tek yolu, Güvenlik Konseyi'nin bu yönde bir karar almasıdır. Güvenlik Konseyi de böyle bir kararı cömertçe almaz, belli şartları vardır. Bu şartlar, yani Güvenlik Konseyi'nin aldığı kararların dayanağı, Birleşmiş Milletler'in (BM) Kurucu Anlaşması'nın Yedinci Bölümü'nde öngörülen şartların oluşmasıdır.
Bu da kademe kademe ağırlaştırılan tedbirler biçiminde ancak uygulanabilir. Öncelikle uyarılar öngörülebilir, sonra belli ekonomik yaptırımlar uygulanması söz konusu olabilir. Bunlara rağmen değişen bir durum yoksa, ortaya çıkan bölge ya da dünyada barışın bozulması açısından tehdit oluşturuyorsa Güvenlik Konseyi "müdahale kararı" alabilir. Bu da otomatik değildir. Yani Güvenlik Konseyi'nin yetkisi vardır ama mutlaklığı yoktur.
Irak Kuveyt'e müdahalesinde bile, açık ihlal olmasına rağmen Güvenlik Konseyi açıkça askeri müdahalede bulunulmasını telaffuz etmiş değildir. Konsey kararında, "Gerekli bütün tedbirlere başvurulması mümkündür" denmiştir. Yekten, kapalı bir biçimde müdahale kararı söz konusu değil.
"ABD sistem dışına çıkıyor"
ABD Güvenlik Konseyi kararlarında etkili olamaz mı?
ABD Güvenlik Konseyi'nin daimi üyelerinden ve aldığı kararları sürekli veto ederek çalışmasını engelleyebilir. Bu mümkün ama, ABD Irak'tan kaynaklanan büyük bir tehdit olduğu düşüncesindeyse, barış için tehdit oluşturduğuna dair kanıtlar sunabilir.
Irak zaten 10 yıldır zan altında olan bir ülke. Uluslar arası kuvvetlerin, BM sistemi içindeki örgütlerin denetimi altında. ABD, zaten böyle projektör altında olan bir ülkenin büyük tehdit kaynağı olduğunu, 11 Eylül saldırısıyla mevcut bağlantılarını kanıtlayabilir. Bunları Güvenlik Konseyi'ne sunabilir.
"Müdahale meşru değil"
ABD'nin güçlü bir biçimde desteklediği konunun, Güvenlik Konseyi'nde kabul edilmesi ihtimali çok yüksek. Bu sistem içi bir seçenek. Ancak ABD'nin, sistem içi bu seçeneğe başvurmaksızın, tamamen kendinden menkul biçimde davranması dünya ve Türkiye açısından kabul edilmemesi gereken bir uygulama.
Zaten dün Almanya ve Fransa arasındaki resmi görüşmelerden sonra da böyle açıklamalar yapıldı. Geçen hafta, Britanya'da da hükümete bağlı hukuk danışmanları benzeri görüşler ortaya koydu. Böyle bir müdahalenin meşru olmayacağı, hiçbir kanıtın ileri sürülemediği belirtildi. Belli başlı devletlerce savunulan görüşlerde de böyle gerekçeler var.
Türkiye'de aynı şekilde müdahaleye karşı çıkabilir mi?
Türkiye de bu görüşleri ileri sürebilir. Ama, Türkiye acaba bu kadar çaresiz mi ABD karşısındaki konumu itibariyle? ABD'nin Türkiye üzerinde ekonomik açıdan etkili olduğunu biliyoruz. Ama öte yandan, burada söz konusu olan bir meşruiyet tavrı içinde hareket etmesidir. Böyle bir müdahale sadece ABD'nin belirlediği sınırlar içinde kalarak savunulamaz.
"Hükümet tek başına karar veremez"
Hükümet tek başına müdahale yanlısı bir karar alabilir mi?
Öncelikle Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin (TBMM) bu konuda karar alması gerekir. TBMM'nin kararı olmaksızın, Türkiye'nin böyle bir faaliyete girişmesi yönetimi zorda bırakır. Toplumsal muhalefetin de konunun bu yanına dikkat çekip yönetime karşı muhalefeti dillendirmesi, işin saydamlığı ve Türkiye'deki yönetim tarzı açısından çok önemli. TBMM'den nasıl bir karar çıkacağı ayrı bir konu...
Türkiye'nin ABD'yi desteklemesi hangi çerçevede düşünülebilir? Türkiye-ABD savunma işbirliği ilişkisi içinde düşünülebilir mi?
Türkiye-ABD savunma işbirliği, NATO'ya (Kuzey Atlantik Paktı) bağlı ülkeler bağlamında, saldırı karşısında ortak savunma yürütmeye dair bir askeri ilişkidir. Türkiye'deki üslerin de mahiyeti budur. Türkiye'nin, sadece böyle bir askeri harekata sıçrama tahtası olma niteliğinde kullanılması kabul edilemez. Ayrıca, harekata katılması konusunda ulusal ya da uluslar arası yetkili organlarca alınmış bir karar da yok.
"Saydamlık sağlanmalı"
Sistem dışı bir uygulama söz konusu?
Kamuoyunun bu konunun üzerine gitmesi önemli. Hele de kuvvet kullanma gibi bir olayda, bunun ne tür bir badireyle atlatılacağını bilemiyoruz. Roketlere karşı savunma tertibatı alındıysa, böyle bir risk bekleniyor demektir. Bu boyutta beklenti varsa, kamuoyunun bunu ciddi bir biçimde deşmesi, bu konuda saydamlığın sağlanması gerekir.
Kaldı ki, Türkiye'nin böyle bir tehdide maruz kalmadığı bir dönemde, bu savunma işbirliğinin anlamı nedir? Irak'tan kaynaklı, Türkiye'ye yönelik bir tehdit söz konusu değil. ABD'deki bazı çevreler bile Irak kaynaklı Türkiye'ye ya da dünyaya yönelik ciddi bir tehdit olmadığını savunuyor. Bu açıdan ciddi boşluklar ve kara noktalar var.
İnsanların ölümü, öldürülmesi anlamına gelen bir harekatın gerçekleştirilmesinde bu denli kara noktalarla karşılaşılması demokratik olduğunu iddia eden ülkelerin uygulamaları açısından çok ürkütücü. Bunun ciddi olarak üzerine gidilmesi gerekir. (BB)