Fotoğraf: Rick Bowmer/New York Times
Covid-19 salgını sebebiyle tarihte ilk defa dünyanın her yerinde aynı anda okullar uzun süreli kapandı, yüz yüze eğitime ara verildi ve milyonlarca öğrencinin eğitime erişimi mümkün olamadı. Eğitime verilen bu "ara"nın, okulların yüz yüze eğitime kapalı kaldığı dönemde yapılan uzaktan çevrimiçi eğitimin öğrenciler, eğitim sistemleri ve aileler üzerindeki etkilerini yeni yeni görmeye başlayacağız. Verilen bu aradan sonra okullarını kademeli olarak eğitime açan ya da açmak için sonbaharı bekleyen ülkeler var.
Bu yazıda Covid-19 salgınından dünyanın çeşitli yerlerindeki okullar ve eğitim sistemleri nasıl etkilendi, bu süreç nasıl geçti ve okulların açılması ile ilgili hangi adımlar atıldı, atılması planlanıyor gibi konulara değineceğim.
İsrail
Okulların açılmasının salgın riskini artırıp artırmayacağı ile ilgili en bilinen örnek İsrail'den. Salgını kontrol altına almada etkili bir politika yürüttüğü düşünülen ve çok sayıda insan kaybının yaşanmadığı İsrail'de Mayıs ayı ortasında okulların yeniden açılması ile birlikte vakaların artışında hızlanma olduğu gözlemlenmiş. Kudüs'te bir lisede virüsü taşıdığı belirlenen bir öğrencinin virüsü öğretmenlerine, başka öğrencilere ve onların ailelerine bulaştırması ile birlikte artış yaşanmış. Aynı lisede 154 öğrenci ve 26 çalışanda virüs saptanmış. Bu artıştan sonra İsrail'de okullar yeniden kapatıldı.
NY Times'ın konuyla ilgili haberinde Hebrew Üniversitesi'nden epidemiyoloji uzmanı Prof. Dr. Hagai Levine'in görüşleri şu şekilde aktarılıyor:
"Vaka sayısı az olduğunda, salgının bittiği illüzyonu/sanrısı oluşuyor ama bu tamamen bir illüzyon. İsrail'deki hata şuydu, okulları yeniden açabilirsiniz ama bunu aşamalı bir şekilde, belirli sınırlar içinde ve çok dikkatli bir şekilde yapmanız gerekir."
ABD
Amerika Birleşik Devletleri de okulları yeniden yüz yüze eğitime açmaya hazırlanıyor. Bazı okullar yüz yüze eğitime başladı bile.
Hatta açılmayacak okulların kamudan gelen fonlarının kesilmesi Donald Trump ve Eğitim Bakanı DeVos'un önerileri arasında. Öğretmen sendikaları, okullar açılmaya zorlanırsa binlerce öğretmenin greve gideceğini ilan etti. Öğretmenlerin büyük çoğunluğu okulların kapalı kalması gerektiğini, alınacak önlemlerin (özellikle maske ve havalandırılma konusunda) artırılması gerektiğini düşünüyor. Okulların bir an önce açılması gerektiğini savunanaların arasında ise uzaktan eğitim sürecinin başarısız olduğunu, çocukların bu süreçte öğrenme kayıplarının büyük olduğunu, uzaktan eğitimin ırksal ve sosyoekonomik uçurumu derinleştirdiğini ve tabii en çok da ebeveynlerin artık işe dönmesi gerektiğini ve ekonominin normalleşmesi gerektiğini düşünenler var.
ABD'de bazı okullar karma bir çözüm ürettiklerini duyurdu; bazı günler küçük gruplar halinde yüz yüze bazı günler de uzaktan, çevrimiçi eğitim sunacaklar. Ancak öğretmenlerin ve sendikaların buna da itirazı var. Öğretmenlerin ekran başında ders anlatma, video çekme ve öğrencilerle iletişime geçmek için geçirmesi beklenen saatlerin de sınırlandırılması gerektiği, bunun makul çalışma saatleri içinde olması gerektiğini söylüyorlar. Öğretmenlerin pandeminin başından itibaren uzaktan eğitim için uzun saatler hazırlık yaptığı, bilgisayar karşısında ders anlattığı, video çektiği, düzenlediği, öğrencilerin ödevlerine bire bir dönüt verdiği ve hibrit bir eğitimle birlikte iş yükünün normalin üzerinde olacağı dikkat çekilen noktalar arasında.
Öğretmenler kendi ölüm ilanlarını veriyor
ABD'deki birçok öğretmen, okulların tamamen yüz yüze eğitime başlaması kararı verilirken ülkenin ekonomik kaygılarının kendi sağlıklarının ve güvenlikleri ile ilgili kaygıların önüne geçtiğini düşünüyor. İtirazlarının dikkate alınması için çarpıcı yöntemler geliştiren öğretmenler de var. Bir grup öğretmen kendi çektikleri videolar ve hazırladıkları yazılar ile kendi ölüm ilanlarını yayınlamaya başladılar. 43 yaşındaki öğretmen Sarah Backstrom'un kendi için hazırladığı ölüm ilanı şu şekilde:
"Sarah arkadaşlarını ve ailesini tüm kalbiyle sevdi. Bulaşıcı bir kahkahası vardı; beklenmedik anlarda komik yorumlar ve şakalar yapabilirdi. En karanlık anlarda bile günışığını bulup çıkarmasıyla bilinirdi."
Anlaşılan o ki ABD'de bu dönem eğitim farklı modeller ile verilecek; tamamen yüz yüze, tamamen çevrimiçi ve hibrit, yani ikisinin karması bir model. Uzmanlar yüz yüze eğitime geçildiği takdirde değişiklik yapılması gereken alanları da sıralıyor; servislerdeki öğrenci sayısının azaltılması, belirti taşıyan çocukların okula gönderilmemesi, zorunlu maske kullanımı, sınıflarda etkili havalandırma sistemlerinin kurulması, zorunlu ve çok sayıda test yapılması, sınıf mevcutlarının azaltılması, bina girişlerinin yeniden düzenlenmesi, ateş ölçümü, çocukların belli gruplara ayrılması ve gün boyu etkileşimlerinin sadece bulundukları gruplardaki çocuklarla kısıtlı olması, okul yemekhanelerinde çok sayıda öğrencinin buluşmasını engellemek için çocukların evden yemek getirmesinin teşvik edilmesi, okullardaki temizlik ürünleri ve hizmetlerinin artırılması, öğretmen ve veli toplantılarının çevrimiçi gerçekleştirilmesi, sıralar arasında plastik ayırıcılar konması, mümkün olan derslerin açık havada yapılması gibi.
Çin, Japonya, Tayvan
Salgının başlangıç noktası olan Çin'de birçok eyalette uygulanan sıkı karantina kısıtlamaları sebebiyle Şubat 2020 itibariyle 200 milyon öğrencinin çevrimiçi eğitime geçtiğini biliyoruz. Salgının kontrol altına alındığı eyaletlerde Nisan ayında karantina önlemleri esnetildiğinde bazı eyaletlerde yüz yüze eğitime devam edilse de ülkenin birçok bölgesinde okullar kapalı kaldı. Pekin, Şanghay ve Guangzhou eyaletlerinde lise son sınıf öğrencilerinin, üniversite sınavına hazırlanmaları için okullara geri dönmesine izin verildi. Okul girişlerinde bu öğrencilerin ateşleri ölçüldü ve Çin'de virüs takibinde kullanılan akıllı telefon uygulaması üzerinden "yeşil kod" yani kendilerinde virüs olmadığını belirten bir kod gösterdiler. Pekin'deki okulların da önce açılıp sonra Haziran ortasında vaka sayısındaki yeni bir ciddi artışla yeniden kapandığını biliyoruz.
Covid-19'un yayılmaması ve kontrol altına alınması için en ciddi tedbirlerin ve takibin uygulandığı ülkelerden olan Tayvan'da ise eğitime sadece 10 gün ara verildi, o da okulları dezenfekte etmek, tıbbi ihtiyaçları dağıtmak ve yeni uygulamaları planlamak için. Bu ülkede de okulların girişinde düzenli ateş ölçümü yapılıyor ve bazı okullarda sıraların arasında plastik ayırıcılar var. Okulların vaka sayısındaki artışa göre birkaç kez açılıp kapatıldığı Japonya'da ise okulların açık olduğu dönemlerde alınan önlemler benzer;
• Okuldaki herkesin maske takması zorunlu
• Sınıfların pencereleri her daim açık tutularak havalandırılması iyileştirildi
• Öğrencilerin sıraları arasındaki mesafeler artırıldı
• Günlük ateş ölçümleri yapıldı
• Öğrenciler farklı gruplar halinde farklı günlerde okula gitti
• Okul saatleri kısaltıldı
Danimarka
Danimarka'da ise Nisan ortasında önce en küçük çocuklar olmak üzere, tüm ilköğretim öğrencileri okullarına geri döndü. Alınan önlemler arasında şunlar var:
• Çocukların okula bırakılmasında velilere farklı saatler verilmesi
• Okul giriş çıkışında çocuklar ve yetişkinler arasında fiziksel mesafe bırakılması
• Sosyal mesafe kuralına gün boyu dikkat edilmesi
• Sıralar arası mesafenin genişletilmesi
• Her iki saatte bir ellerin ve yüzeylerin temizlenmesi
Danimarka, çocuklarını okula gönderip göndermeme kararını verme sürecinde ebeveynleri sürece dair bilgilendiren, çocukların maruz kalabileceği riskleri ailelerle açıkça paylaşan ve okula gönderme kararının gönüllü hale getiren ülkelerden. Norveç ve Finlandiya da Danimarka ile yakın zamanlarda, benzer önlemleri alarak okullarını açan ülkelerden.
Almanya
Almanya ise Çin gibi okulları öncelikle lise son sınıf öğrencilerine açtı. Nisan sonunda bu öğrenciler final sınavlarına girmek için okula geri döndü. Yaz tatili arasından sonra Almanya'da bazı eyaletlerde Ağustos'tan itibaren yüz yüze eğitim başladı. Yaklaşık 153 bin öğrenci okula geri döndü. Bu eyaletlerde sürecin nasıl ilerleyeceğini, diğer eyaletlerdeki aileler de merakla izliyor. Çocukların eski ders programına bire bir dönmesi mümkün gözükmese de eğitim uzmanları her çocuğun günde 4-5 saat okulda eğitim alması gerektiğini ifade ediyor. Okulların açılması ile ilgili alınan önlemler diğer ülkelerdekiyle benzer;
- Elleri sık sık yıkamak
- Yüzeylerle teması azaltmak
- Daha az öğrenci olacak şekilde organize edilen sınıflar
- Öğrencileri belirli gruplara ayırmak
- Çok sayıda öğrencinin birbiriyle karşılaşmayacağı bir eğitim düzeni kurmak
Almanya ile ilgili ilginç iki bilgi de şu; maske kullanımı zorunlu değil ancak hem öğretmenler hem öğrenciler talep ettikleri takdirde ücretsiz bir şekilde Covid-19 testi yaptırabiliyor. Almanya'nın bu sürece nasıl bir hazırlık yaptığına dair daha fazla bilgi almak isterseniz bu kaynaktan yararlanabilirsiniz.
Fransa, Belçika, Hırvatistan, Hollanda
Fransa ise Mayıs'ta okulöncesi, ilköğretim ve ortaöğretim kurumlarında yüz yüze eğitime kademeli olarak geri döndü. Yoklama zorunluluğu kaldırıldı, her sınıfta en fazla 10-15 öğrenci olacak şekilde düzenleme yapıldı. Fakat bahar yarıyılında liseler kapalı kaldı. Belçika Mayıs ayında önce okulöncesi kurumlarını açtı, Haziran'da ise tüm ilköğretim kurumları eğitime geri döndü. 12 yaşın üstünde herkesin maske takma zorunluluğu ve sınıflarda en fazla 10 kişinin olması alınan önlemler arasında. Hırvatistan'da ise karma bir yöntem uygulandı. Mayıs'ta okullar kademeli olarak açıldı ama öğrencilere hem yüz yüze hem de çevrimiçi olanaklar sunuldu. Öğrencilerin dersleri için yapması gereken işlerin çoğu çevrimiçine dönüştürüldü. Hollanda da diğer birçok Avrupa ülkesi gibi Mayıs ortasında okulöncesi ve ilköğretim kurumlarını açtı, Haziran'da ise liseler normal eğitime devam etti. Farklı ülkelerin eğitimle ilgili hangi kararları aldığını okumak isterseniz bu kaynaktan ve bu kaynaktan yararlanabilirsiniz.
Başarılı ülkeler: Çin, Danimarka, Norveç, Singapur ve Tayvan
Görünen o ki önümüzdeki sonbahar döneminde birçok ülkede okullar birçok değişiklikle ve düzenlemeyle yüz yüze eğitime başlayacak. Amerika temelli bir düşünce kuruluşu olan Learning Policy Institute (LPI)'den araştırmacılar "Okula Geri Dönüş için Gerekli Sağlık ve Güvenlik Düzenlemeleri" adlı rapor yayınladılar. Bu raporda başarılı olan ülke örnekleri olarak Çin, Danimarka, Norveç, Singapur ve Tayvan'ın okulları kapama ve yeniden açma sürecinde hangi adımları attığı, hangi düzenlemeleri yaparak okulları daha hazır hale getirdiği detayları ile anlatılmış. Bu düzenlemeleri şöyle özetlemek mümkün:
• Günde birkaç kez ateş ve diğer belirtilerin ölçümü
• Hastalanan öğrencinin belirtiler geçene kadar evde ve karantinada kalması
• Covid-19 vakası tespit edilen okulda bu öğrenci ile teması olan öğrencilerin karantinaya alınması
• Bazı yerlerde 14 günlüğüne o okulun kapatılması
• Sınıf mevcudunun azaltılması
• Sıralar arasına ayırıcıların konması
• Öğrencilerin sabit bir sınıfta kalması
• Grup çalışmalarında masaların ayrılması
• Mümkün olan derslerin açık havada yapılması.
Bu ülkelerin eğitim sistemlerindeki düzenlemelerle ilgili iyi örnek olarak sunulan çözümler şöyle sıralanabilir:
- Sağlık sebebiyle okula gelemeyen öğrenciler için uzaktan eğitim erişimi ve içerik hazırlığı yapılmış olması
- Önümüzdeki günlerde okulların yeniden kapatılması senaryosuna dair çözümler üretilmesi
- Öğrencilere ve okul çalışanlarına ücretsiz sağlık taraması yapması gibi uygulamalar var
Salgının okulların açılması ile yayılmasını engellemede başarılı olarak tabir edilen bu beş ülke ile ilgili raporda altı özellikle çizilen şu bilgi var;
- Bu ülkeler vakaların tespiti ve takibinde büyük bir kararlılık gösterdiler.
- Test sayıları yüksek.
- Tespit edilen vakaları izole edebildiler.
- Vaka artış hızı düşük.
- Eğitimle ilgili verilen kararlarda yerel idarecilerin ve sağlık birimleri de karar alma sürecinin ve koordinasyonun içindeler.
Raporun detaylarını buradan okuyabilirsiniz.
(FE/AÖ)