Anlaşmanın kapsamında, gizli polis operasyonları düzenlenmesi, suçluların ABD'ye iadesinin kolaylaştırılması, banka hesaplarının incelenmesinde kolaylık, kişisel arasındaki ilişkilerin denetlenmesi tartışılıyor.
Sivil toplum örgütleri, kişisel hak ve özgürlükleri etkileyecek bu anlaşmadan endişe duyuyor. Avrupa Birliği Bakanlar Konseyi ise, ülkelerin ulusal parlamentolarına ve Avrupa Parlamentosu'na danışılmadan hazırlanan anlaşmanın detaylarını açıklamayı reddediyor.
AB'nin insan hakları standartları
İstanbul Bilgi Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Turgut Tarhanlı, ABD ve AB arasındaki gizli anlaşmayı Bianet'e değerlendirdi.
Tarhanlı, AB'nin Avrupa Konseyi, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi (AİHS) ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) karar ve içtihatlarıyla, insan hakları standartı oluşturduğuna dikkat çekti.
Temel hak ve özgürlüklerin kısıtlanması
Tarhanlı konuşmasında şu ifadelere yer verdi:
AB üyeleri aynı zamanda Avrupa Konseyi'nin de üyesi olan, Avrupa Konseyi'nin insan hakları ve demokrasi bağlamındaki hukuki ve siyasi standartlarına uyma yükümlülüğü olan ülkeler.
Öncelikle, temel standartları öngören hukuki norm olarak Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi (AİHS) ile karşı karşıya kalıyoruz. AİHS, 15. maddesinde, sözleşmede ya da ek protokollerinde öngörülen hak ve özgürlüklerin durdurulabileceği hallere ilişkin bir hükme sahiptir.
Ancak, bunun şartları belirtilmiştir. Bu, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin (AİHM) uygulaması ve içtihadı ile berraklaştırılmaya çalışılmış bir hükümdür. AB ülkeleri, bu yeni gelişme sonrasında, AİHS'den doğan bu yükümlülükleri, AİHS bağlamında verdikleri taahhütleri nasıl yerine getireceklerdir?
Örneğin, bu yeni gelişme çerçevesinde bir uygulamaya maruz kalan bir kişinin, AİHS bağlamındaki hakları uygulanmayacak mıdır, bu haklar ona tanınmayacak mıdır?
Nasıl, kime karşı, hangi şartlarda...
Bunların kolaylıkla kabul edilmesi söz konusu olmaz. Çünkü AB, kendi insan hakları standartları arasında açıkça Avrupa Konseyi'nin insan hakları ve demokrasi standartlarını da tanımıştır. Dolayısıyla, Avrupa Konseyi bağlamındaki insan hakları ve demokrasi standartları, aynı zamanda Avrupa Birliği müktesebatı içinde de yer alır.
Bu açıdan bakılınca bunun nasıl, kimlere karşı, hangi şartlarda uygulanacağı konusuna AB ülkelerinin ABD ile ilişkileri dışında da cevap verebilmesi gerekir.
Britanya, İspanya ve Türkiye
Zira, Avrupa ülkelerinde terörle mücadele etmenin şartları da özellikle AİHS'nin uygulanmasına ilişkin kararları göz önünde tutacak olursak, billurlaşmış, berraklaşmış standartlar çerçevesinde yerine getirilmek zorundadır.
Britanya, İspanya ve Türkiye'nin taraf olduğu birçok dava nedeniyle bu konuya ilişkin hukuki standartlar tutarlı ve yerleşik bir niteliğe sahip olmuştur.
ABD'nin terörizme karşı savaş yaftası altında tek taraflı olarak ortaya koyup icra etmeye çalıştığı terörle mücadele anlayışı, Avrupa'nın kendi siyasi kültürü çerçevesinde oluşturduğu insan hakları standartlarını tahrip edici bir noktaya gelmiş sayılabilir.
Temel çelişki, Avrupa'nın kendini reddidir. (BB/NK)