2009'da dünyanın birçok ülkesinde yine ölüm cezaları infaz edildi, yine iç çatışmalar sivilleri vurdu; hükümet ve direniş örgütleri çocukları akla hayale gelmez işkence yöntemleriyle askerlik yapmaya zorladı; insan hakları aktivistleri, gazeteciler, muhalifler tehdit edildi, hapsedildi, öldürüldü.
İklim mültecileri
Yine zulümden kaçan on binlerce insan yollara düştü ve yine sığınma arayanlar kapılarda kaldılar, yollarda öldüler. Zulümden kaçan bu insanlara, önümüzdeki yıllarda iklim mültecileri de katılacak.
Çünkü 2010'a girmek üzereyken, dünya devletleri iklim değişikliğini ne kadar ciddiye almadıklarını bir kez daha gösterdi. Aralık ayında toplanan iklim zirvesi büyük bir hayal kırıklığıyla sonuçlandı. ABD liderliğinde yirmi küsur ülkenin yaptığı anlaşmaya itiraz eden Afrika ülkeleri toplantıyı terk etti. Protestoları ve itirazları önlemenin yolu olarak sivil toplum temsilcilerinin akreditasyonlarını iptal edildi. Devletler bir kez daha sınıfta kaldı.
İnsan hakları savunucularının başına gelen tek olumsuzluk toplantılara katılmalarının önlenmesi değildi. Barışçıl gösteri yapanlara şiddet uygulandı.
Ölüm cezaları
İran'da seçim sonrası yapılan gösteriler sırasında ve sonrasında uygulanan şiddet, tutuklamalar ve mahkumiyetler tüm dünyanın gündemine oturdu. Yüzlerce muhalif İran'dan kaçmak zorunda kaldı. İran bu yıl da ölüm cezasının kaldırılması konusunda bir adım atmadı. Aksine aralarında çocukların da olduğu çok sayıda kişiyi infaz etti. En son suçu işlediği iddia edildiğinde 17 yaşında olan Mosleh Zamani'yi kimliği bilinmeyen dört kişiyle asarak öldürdü. Bu konuda diğer şampiyon da ABD. 2009 yılında bugüne dek infaz edilenlerin sayısı 52. Dünya çapında hala 58 ülkede ölüm cezası uygulanıyor. Liderliği kaptırmayanlardan bir diğeri de Çin Halk Cumhuriyeti. Aralık başlarında yüksek mahkeme 5 Uygur'la ilgili ölüm cezasını onayladı.
Temmuz ayında Urumçi'de Uygurların barışçıl gösterilerine polisin ateşli silahlarla saldırmasıyla başlayan olaylarda 156 Uygur ölmüştü. Gösteriler önceki ay bir Uygurlu kadına Çinlilerin taciz ettiği iddiaları üzerine başlayan çatışmalar sonrası yapılan soruşturmada Çin devletinin taraflı davrandığı iddiaları üzerine yapılmıştı.
Filistin
Dünyanın gündeminden düşmeyen bir diğer ülke olan Filistin 2009 yılına İsrail'in "Demir Yumruk" saldırısıyla girmişti. Saldırılar, ambargolar ve şiddet Filistin topraklarından bu yıl da eksilmedi. Dünyanın çeşitli ülkelerinden dayanışma gemileri, kafileleri Gazze'ye ilaç ve yardım malzemesi götürmek için birbiri ardına yola çıktı. Bazıları gemilerden inemedi, bazılarına ateş açıldı.
Önemli bir gelişme Hakim Goldstone'un, İsrail ve Hamas'ın savaş suçu işlediğine dair raporunun BM tarafından kabul edilmesi oldu. (ABD ve 7 AB üye ülkenin olumsuz oyuna rağmen). Ancak 2010 yılına Gazze yine İsrail saldırısıyla girecek gibi. En son ekim ayı sonunda Mescid-i Aksa'ya yönelik saldırılar dünya çapında çeşitli gösterilerle protesto edildi.
Çatışmalı bölgeler
Her ülke uluslararası toplumdan Irak, Filistin ya da İran kadar ilgi göremedi. Sri Lanka'da, Yemen'de, Sudan'da, Kolombiya'da, Uganda ve Afrika'da yaşanan iç çatışmalar yüzlerce insanın ölümüne ve yaralanmasına, binlerce kişinin yerlerinden edilmesine sebep oldu.
Çocukların asker olarak kullanılması
Başta Afrika ülkeleri olmak üzere çatışmalarda çocuk asker kullanılmaya devam edildi. Her ne kadar Uganda hükümeti artık çocukları askere almıyorsa da, Tanrı'nın Direniş Ordusu (LRA) her gün giderek artan sayıda çocuğu gönüllü ya da zorla aktif çatışmada kullanmak üzere ordusuna almaya devam ediyor. Demokratik Kongo Cumhuriyeti, Liberya, Sudan, Kolombiya gibi ülkeler de çocuk asker kullanmaya devam ediyor.
Silah ticareti sözleşmesi
Silahlı çatışmaların, iç savaşların tüm şiddetiyle devam etmesinde büyük katkısı olan yasadışı silah ticaretinin önlenmesine yönelik çabalar 2009'da da devam etti. Ekim sonunda BM'de, aralarında ABD'nin de bulunduğu 153 ülke, konvansiyonel silahların uluslararası ticaretini denetim altında tutacak, güçlü ve etkin bir Silah Ticareti Sözleşmesi'nin hazırlanması için bir takvim üzerinde anlaştılar.
İnsan hakları savunucuları
Dünyanın herhangi bir ülkesinde yaşanan adaletsizliğe dikkat çeken ve ihlallerin sona ermesi için çalışanların, gazetecilerin, insan hakları aktivistlerinin 2009 yılında paylarına düşen yine ölüm, tehdit, sindirme, kaybedilme, hapsedilme oldu.
Rusya'da özellikle Çeçenistan'daki hak ihlalleriyle ilgili yaptıkları çalışmalar nedeniyle hedef haline gelen aktivistler bu yıl üç arkadaşlarının öldürülmesine tanık oldu.(Natalia Estemirova, Zarema Sadulayeva ve Alik Dzhabrailov).
İran'dan Gambia'ya, Jamaika'dan Yemen'e, Pakistan'a, Türkiye'den Mısır'a, Özbekistan'a, ABD'ye kadar onlarca ülkede savaş karşıtları, topraksızlar için çalışanlar, insan hakları ve eşitlik, yoksulluk, özelleştirme, insani yaşam koşulları için mücadele edenler devletin ve silahlı güçlerin saldırılarıyla karşı karşıya kaldılar.
2009'da öldürülen gazeteci sayısı ise en az 69. Sadece Filipinler'de öldürülen gazeteci sayısı 32.
Bir de Nobel Barış Ödülü Afganistan'a ek asker gönderecek ABD Başkanı Barack Obama'ya verilmişken, 2010 yılında daha aydınlık bir insan hakları karnesi görmemizin tek yolu yine bizlerden geçiyor. Haklarımızı özgürce talep edebileceğimiz, taleplerimizin tehdit olarak algılanmayacağı, sesimizin dikkatle dinleneceği ulusal ve uluslararası bir ortamın yaratılması için izlemeye, üretmeye, başka bir dünyanın mümkün olduğunu göstermeye devam etmeliyiz. (ÖD/TK)