AİHM Makbule ve Ramazan Kınayın 1996 yılında güvenlik güçleri tarafından evlerinin yakılmasına ilişkin davayı karara bağladı. Mahkeme, dostane çözüm ve 59 bir euro tazminat ödenmesine karar verdi. Türkiye ilk defa köy yakıldığını kabul etmiş oldu.

Mazlumder Hak İhlallerini İzleme Komitesi Başkanı Av. Gökdemir, Türkiye Barolar Birliğinin İHD Genel Başkan Yardımcısı Keskine verdiği 1 yıllık meslekten men cezasının hukuka aykırı olduğunu söyledi, birliğin kararını düzeltmesini istedi.

İHD, derneğin genel başkan yardımcısı avukat Keskine 1 yıl meslekten men cezası veren Türkiye Barolar Birliği ile kararı uygulamaya koyan İstanbul Barosu yönetimlerine karşı protesto kampanyası başlattı. Dernek, herkesi Keskine destek olmaya çağırdı.

HRWden Rachel Benber, vicdani retçi Balın serbest bırakılması için Başbakan Güle başvurdu. HRWın bu yılki 3 monitöründen biri olarak ABDde bulunan Yurdatapan da, Bal ile ilgili, Türkiye böyle ilkellikleri artık hazmetmiyor dedi.

BM Çocuk Hakları Sözleşmesinin kabul edilmesinin 13. yıldönümünde her gün 30 bin çocuk önlenebilir hastalıklardan ölüyor, 170 milyon çocuk yetersiz besleniyor, çocukların yüzde 25i temiz su içemiyor, her yıl 1.5 milyon çocuk seks pazarına sürülüyor...

Türk Hükümeti; geri dönüş konusunda uzman bir kuruluş oluşturmalı ve hükümet dışı temsilcilerle ortak çalışma yapmalı; koruculuğu kaldırmalı, mayınlar konusunda köylülere bilgi vermeli. MGKnın gizli tutulan Doğu-Güneydoğu Eylem Planı açıklanmalı.

Diyarbakır Mimarlar Odası şu açıklamayı yapıyor: Kulp yeniden inşa ediliyor ama bizim bilgimize danışılmadı, orası fay hattı üzerinde ve inşaatta ucuz briket kullanıyor. Hükümet Göç-Der ve İHD gibi göçle ilgili yerel örgütlere baskı uyguluyor.

İHD Ankara Şube Başkanı Büyükçulha, Ankara Emniyet Müdürlüğünde 1991de yaşamını yitiren üniversite öğrencisi Altınbaşın işkenceyle ölümüne neden olmaktan yargılanan polislerin davasının zamanaşımından düşme aşamasına geldiğini açıkladı.

Aydınlar, 40 ay hapis cezasına çarptırılan ve hapse gönderilen 70 yaşındaki eğitimci-yazar Aydının derhal serbest bırakılmasını istediler, kalp ve damar yollarında tıkanma, sağ ayağında felç olan Aydın hapiste tedavi olamaz dediler.

Başçavuş şöyle söylüyordu; Sizin gibilerden bu ülkeyi temizlemek lazım, bugünden sonra Kulp size yasak. Size yemin ederim, Kulp Türkiye Cumhuriyetinin yetkisi altında değil... Silahlı kuvvetler bazen, geri dönüşü sivillerden daha çok engelleyebiliyor.

Gıyasettin G. kaymakamın devlet yaptı derseniz köyünüze dönmenize izin veririz dediğini anlatıyor. Kulplu Tahsin T, köyümüzü Boludan gelen askerler yaktı, dilekçeyi köyü biz yakmadık demek için kullanacaklar diyor.

Okmeydanında ÖDP seçim bildirilerini dağıtırken, üzerine açılan ateşle yaşamını yitiren Sinan Kayışın katil zanlılarının yargılandığı dava başladı. Sanıkların katılmadığı duruşmada Kayışı 25 avukat temsil etti. Dava, 12 Aralıka ertelendi.

Türkiyenin 1990da Köye Dönüş Projesi için Dünya Bankasına yaptığı başvuru kabul görmedi. Güneydoğu ile ilgisi olmayan Mesudiyenin (Bolu) proje için örnek seçilmesi ilkesizliğin göstergesiydi.

İHD İstanbul Şubesi, F tipi cezaevleri raporunu açıkladı: Tecrit, yasak ve hak ihlallerinin her biçiminin yaşandığı F tipi cezaevlerinde standartlar, evrensel standartlara aykırı. Mahkumlar yetersiz besleniyor, maddi koşullar eşitsizlik yaratıyor...

Vicdani retçi Bal, işkence gördüğü iddiasıyla açlık grevine başladığı Adana 6. Kolordu Askeri Cezaevinde durumu kötüleşince, Ankara Askeri Mevkii Hastanesine sevk edildi. Balın avukatları uluslararası insan hakları kuruluşlarına başvurmaya hazırlanıyor

İHD İstanbul Şubesi Maltepede otobüsten indirildikten sonra dövülerek öldürülen Mehmet Canpolat olayına ilişkin bir basın açıklaması yaptı. Açıklamada yaşam hakkının ihlalinin kaynağını ne olursa olsun karşı çıkılması gerektiği belirtildi.

1994de Çiller Merkez Köy Projesini geliştirdi, finansman bulamayınca belirsiz bir tarihe erteledi. 1995de başlatılan Köye Dönüş Projesi için ise bir şey yapılamadı. 2001deki Rehabilitasyon projesi ise sorunları çözecek gibi görünmüyor.

Artık Seçmeli Protokol için gayret gösterecekleri, olup bitenlerin farkında olanları, bu Protokolü bilenleri ve bilmeyenleri de bilmek istiyorum. Herkesi çaba göstermeye, duyarlı olmaya ve Seçmeli Protokolü yaşama geçirmek için gayrete çağırıyorum.

Göç ettirilen kürt kökenli nüfus kentte aşırı yoksulluk içinde yaşamaktadır. Göç edenlerin yüzde 17.6sı yetersiz Türkçe nedeniyle ev bulmakta zorlanıyor, Yeşil Kart için bile başvuramıyorlar,çoğunun hayvan beslemek dışında meziyeti yok.

Türkiyenin imzalamadığı Cenevre Konvansiyonunun birinci protokolünde; zorunlu askeri nedenler gerekli kılmadıkça sivil nüfusun göç ettirilmesi için emir verilmeyecektir deniyor. Yoruma göre, muhalif bir grubu kontrol etmek için zorunlu göç yasaktır.