Haber yaparken polisten, söyleşi yaparken bir erkekten şiddet görebilirsiniz. Haberini yaptığınız biri, haberini beğenmezse sizi arayıp cinsiyetçi küfürler edebilir.
Gündüz mesai saatinde aradığınız erkek bir haber kaynağı, gecenin 11’inde mesaj atıp, “Bugün hangi konuda aramıştın yardımcı olayım” diyebilir.
Kadın gazeteciler, eşit işe eşit maaş almıyor. İş görüşmelerinde patronlar kadın gazetecilere evli olup olmadıklarını, çocuk yapmayı düşünüp düşünmediği sorabiliyor.
Bunların hiçbirini yaşamadıysa bir kadın gazeteci eminim staj yaparken, “ufaklık", "tatlı kız”, “şirin kız” imalarıyla mesleğinde ciddiye alınmayacağının sinyallerini almıştır.
Mobing, taciz, şiddet… Güzel, bakımlı ve zayıf olma baskısı….Sadece bunlarla sınırlı değil elbette kadın gazetecilerin yaşadıkları.
Gözaltında taciz ve tutuklanmak da kadın gazeteciler açısından başka bir baskı unsuru. Türkiye’de 17 gazeteci asılsız iddialarla tutuklu.
Bugün 10 Ocak Çalışan Gazeteciler günü.
Gazetecilikte Kadın Koalisyonunun (CFWIJ) Şubat 2022 raporuna göre, Türkiye'de en az 19 kadın gazeteci mesleki faaliyetlerine yönelik şiddetin hedefindeydi.
Türkiye Gazeteciler Sendikası Kadın ve LGBTİ+ Komisyonu’nun hazırladığı kadın gazetecilere yönelik şiddet araştırmasında da durum benzerlik gösteriyor.
Türkiye medyasındaki “cam tavanları” emekleri ve çabaları ile kıran kadın gazeteciler, eskiye göre görece daha rahat koşullara sahip.
Medya kurumlarında çalışan kadın sayısı da her geçen gün artarken, kadınların medyada var olmak için verdikleri çaba erkeklere oranla kıyaslanamayacak kadar fazla.
“Genç, estetikli, zayıf tv habercileri isteniyor”
Uzun yıllar televizyon haberciliği yapan şimdilerde Halk TV ekranlarındaki “Medya Mahallesi’ni” yöneten usta gazeteci Ayşenur Arslan, 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü’nü kutluyor ve Türkiye’de kadın gazeteci olmanın zorluklarını özetliyor:
“Gazeteci olmak Türkiye gibi bir ülkede çok ağır bedelleri olan bir görev.
"Biz kadınlar için bu göre çifte kavrulmuş vaziyette çünkü ben bunun şahsen çok uzun süre yaşadığım için biliyorum ve söyleyebilirim bir kadın gazeteci muadili erkek gazetecinin yarısı kadar maaş alır, erkek gazeteci iki katı maaş alır.
“Günün birinde değişir mi bilmiyorum, hangi hali hazırda Halk TV’yi bir kenara bırakıyorum, 30 yaşından gün almamış, estetikleri tamamlanmış, ekranda güzel olan kadın demek, bu zinciri ben kırdığım için kendimi tebrik ediyorum, darısı bütün kadınların başına.”
“Dayanışma ile kadın gazeteciler güçleniyor”
Bir başka kadın gazeteci Işın Eliçin de Arslan’dan farksız düşünmüyor. Medyaskope’de haberciliğine devam eden Eliçin, Ayşenur Arslan’ın söylediklerine ek olarak, geçmişte kadın gazetecilerin çok daha zorlu koşullarda çalıştıklarını, bugün kadın hareketinin de mücadelesi ile kadın gazeteciler arasında önemli bir dayanışma ağı örüldüğüne dikkat çekiyor:
“Aslında genç gazeteciler için bizim yaşadığımız döneme göre daha iyi bir ortam var. Bugün artık en azından bizim zamanımızdaki kadın ayrımcılıklar, cinsiyetçilik çok fazla olmuyor.
"Bir yönetici bir kadın gazeteciyi taciz edemiyor. Ediyor yine yapıyorlar fakat eskisi kadar yoğun olmuyor. En azından genç kadın gazeteciler seslerini çıkarabiliyorlar, kurumları da onlara destek olabiliyor. Bu konuda kadınların da çalıştıkları kurumlarda ayrıca mücadele verdiklerini biliyorum.
‘Belirsizliklerle dolu bir seçime gidiyoruz’
“Bugün bıraktım kadın gazeteci olmayı kadın olarak yaşamak Türkiye’de çok zor.
"İstanbul Sözleşmesi’nden çıkmış bir Türkiye var. Belli bir başörtüsü ve giyimi korumak adına başörtüsü kullanmayan kadınları ayrımcılığa maruz bırakarak bir anayasa tartışılıyor. Çok belirsizliklerle dolu bir seçime gidiyoruz.
“Altılı Masa’daki bileşenler de bize kadın hakları konusunda güven vermiyor. İstanbul Sözleşmesi’ne geri dönülmesi konusunda bir söz vermezse bu benim için bir soru işaretidir hem kadın olarak hem kadın bir gazeteci olarak.
"25 Kasım’da kadınlar artık Taksim’e çıkamıyor. Bu da bir gerilemedir. “Önümüzde bir dönem var o dönemde dayanışarak mücadele edeceğiz. Geçmiş ve bugün arasındaki fark bugün kadınların dayanışmalarını gerçekten güçlendirmiş olmaları bu benim mesleğimi yaparken de daha güçlü kılıyor."
Tam da Eliçin'in dediği "dayanışma" noktasından akla şu soru geliyor: "Kadın gazeteciler böyle sorunlar yaşarken çözüm için ne yapıyor? Sendikalaşabiliyor mu?"
Türkiye'de sendikalşam oranının en az olduğu meslek kollarından biri medya. Sendikasızlaştırma 2000'lerin başında medyada başladı ve son olarak Hürriyet'teki işten çıkarmalarla en yüksek noktasına ulaştı.
"Sadece gazetecilik yapmak istiyoruz"
Ekmek ve Gül'den gazeteci Elif Ekin Saltık gözaltına alınan, tutuklanan gazetecilere dikkat çekiyor:
"Türkiye’de şu anki koşullarda kadın olmak zor iken kadın gazeteci olmak çok daha zor bir tablo ile karşımızda duruyor.
"Medya son yıllarda dönüşmekle birlikte hâlâ erkek egemen bir alan ve kadın gazeteciler açısından taciz, baskı, mobbing sadece işyerlerinde yaşanmıyor, alanda haber takibi yapan pek çok kadın gazeteci sadece kadın olmaktan kaynaklı polis şiddetine ve tacizine maruz kalıyor.
"Daha çok yakın bir zamanda tüm bunların örneklerini gördük aslında. İstanbul Kadıköy’de gerçekleşen 1 Eylül Dünya Barış Günü eylemlerinde gazeteci arkadaşlarımız Eylem Nazlıer ve Tuğçe Yılmaz polisin şiddetine ve tacizine maruz kaldı. Yine 25 Ekim’de Jinnews ve Mezopotamya Ajansı muhabirleri gece yarısı evleri basılarak gözaltına alındı.
"Evlerinden çıkarılırken zorla baş eğdirilmeye çalışıldı ve yine gözaltı sürecine kötü muameleye maruz kaldı.
"Anne sütü ile beslenen 47 günlük bir bebek saatlerce annesinden ayrı kaldı, beslenemedi, kamuoyunun oluşturduğu baskı sonrası Gazeteci Zemo Ağgöz bebeğini emzirebildi. Bu örnekler sadece tek adam iktidarının bize yaşattıkları.
"Haber takibi sırasında maruz kaldıklarımız, haber kaynaklarımızın bize yaşattığı taciz, şiddet, işyerlerinde yaşadığımız ayrımcılık ve daha nicesi. Gün 24 saat demeden çalışırken gazeteciler olarak bugün pek çoğumuz da sefalet ücretine mahkum ediliyoruz ne yazık ki.
"Ancak tüm bunlar karşısında örgütlenen, kendi sözünü söyleyen, sendikalarda, sendikaların kadın komisyonlarında, yönetimlerinde görev alan ve söz sahibi olan kadın gazetecilerin sayısı da gün geçtikçe artıyor.
"Aynı zamanda kadın gazeteciler arasında da dayanışmanın yükseldiğini düşünüyorum. 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü’nde Türkiye Gazeteciler Sendikası Kadın LGBTİ+ Komisyonu üyesi bir kadın gazeteci olarak tüm kadın meslektaşlarımı TGS’de örgütlenmeye, TGS Kadın ve LGBTİ+ Komisyonun bir parçası olmaya birlikte değişmeye ve değiştirmeye çağırıyorum.
"Sahada çalışırken ya da ofiste işyerlerimizde şiddete, tacize, baskıya uğrama kaygısı yaşamadan, işsiz kalma korkusuna kapılmadan çalışmak istiyoruz.
"10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü’nü çoksesliliğin garanti altına alındığı daha demokratik bir ülkede, eşit işe eşit ücret aldığımız koşullarda karşılamayı istiyoruz.
"İşyerlerimizde şiddete karşı her tür önlemin alındığı koşullar talep ediyor her işyerinde ILO 190’ın imzalanması çağrısı yapıyoruz. Basın ve ifade özgürlüğünün sağlandığı koşullarda sadece gazetecilik yapmak istiyoruz."
Tuna: Çalışıyoruz fakat hangi şartlarda?Türkiye'de gazeteciler DİSK Basın İş ve Türkiye Gazeteciler Sendikası'nda (TGS) örgütleniyor. TGS Kadın ve LGBTİ+ Komisyonu'nu üyesi ve TGS İstanbul Başkanı gazeteci Buna Tuna, "Türkiye’de gazeteci olabilmek de, gazeteci kalabilmek de çok zor. Bunun üzerine bir de cinsiyet ayrımcılığının getirdiği her türlü şiddeti ekleyin. Çalışıyoruz ama hangi şartlarda, nasıl çalışıyoruz…" diyor. bianet'e konuşan Tuna şu noktalara dikkat çekiyor: "Uzun zamandır ama özellikle son beş yıldır, 10 Ocak geldi mi kendimi maalesef aşağı yukarı aynı sözleri tekrar ederken buluyorum. Biz ne kadar çabalasak da gazetecilik için genel tablo iyileşmediği gibi, kötüye gidiyor. Kadın-erkek ayırt etmeksizin meslektaşlarımız çok zor koşullarda çalışıyor. Türkiye’de gazeteci olabilmek de, gazeteci kalabilmek de çok zor. Bunun üzerine bir de cinsiyet ayrımcılığının getirdiği her türlü şiddeti ekleyin. Çalışıyoruz ama hangi şartlarda, nasıl çalışıyoruz… "Önce ekonomik şiddetten bahsedelim… Gazeteler ve muhabirler arası rekabetin, haber atlatma gayretinin, tiraj kazanma hedefinin kalmadığı, tek adresten gelen manşetlerin atıldığı yeni medya düzeninde iyi gazeteciye ihtiyaç kalmayınca işsizlik oranı üçte biri geçti, pek çokları mesleği bıraktı. Genç gazetecilerin büyük bölümü kendine sistemde yer edinemedi. "Bugün bir kuruma bağlı çalışabilenler ise eleştirel medyanın finans sorunları nedeniyle neredeyse cep harçlığı sayılabilecek maaşlarla hayatta kalmaya çalışıyor. Basın İş Kanunu’ndan sigortalanmak sanki bir hak değil, ayrıcalık. "Bugün gazeteciler düzenli olarak sinemaya gidecek, konser takip edecek, seyahat edecek, sosyalleşecek, her hafta kitap satın alacak bir gelire sahip değil. Hayatları gün geçtikçe küçülüyor, büzüşüyor "Yerel basında durum çok daha korkunç. Bir takım yöntemlerle asgari ücrete çalışıyor gösterilen ama aslında altında çalıştırılan meslektaşlarımız var. Görev tanımları yok, çay demlemek dahil her işi yapmaları bekleniyor. "Eşit işe eşit maaş almıyoruz. İş görüşmelerinde patronlar hiç utanıp sıkılmadan evli olup olmadığımızı, çocuk yapmayı düşünüp düşünmediğimizi sorabiliyor. "Gelelim fiziki şiddete… 2016’daki OHAL ilanından bu yana polis şiddeti artış eğilimi gösteriyor. Resmi olarak OHAL kaldırılmış olsa da altı yıl sonra pratikte hâlâ OHAL koşullarında yaşıyoruz. "Komisyon olarak Ekim 2021’de düzenlediğimiz “Şiddet Çalıştayı”ndaki deneyim paylaşımları da bu gerçeği bir kez daha teyit ediyordu. Gazeteci kadınlara yönelik fiili gözaltılar, kolluk kuvvetleri kaynaklı tecavüz tehdidi, kanunsuz çıplak arama dayatmaları sürüyor. "Çevrimiçi şiddet bir başka önemli sorun. Sosyal medyada gazeteci kadınlar cinsiyetçi dilin ve tacizin baskısı altında. Bu tür saldırılardan yıldığı için yaptığı haberleri veya görüşlerini sosyal medyada paylaşmayan çok gazeteci kadın var. "Haber merkezi kültürü, pratik ve ideolojik nedenlerle bugün hâlâ erkeği norm kabul ediyor. Çalışma düzeni, kullanılan dil, terminoloji, ihtiyaçlar hep erkekler tarafından belirlenmiş, belirleniyor. "Örneğin çatışma bölgesine gidecek muhabirler için çelik yelek, kask alınırken kadınların ölçüleri dikkate alınmaz. Üzerinize uydurmaya çalışırsınız. Tabii bir yelek ve kask alınmışsa… " |
17 tutuklu gazeteci
Ekim ayı itibariyle cezaevindeki 17 kadın gazeteci şöyle:
- Berivan Altan - Mezopotamya Ajansı muhabiri,
- Ceylan Şahinli -Mezopotamya Ajansı muhabiri,
- Derya Ren - JINNEWS muhabiri,
- Dilan Oynaş - Azadiya Welat çalışanı,
- Diren Yurtsever - Mezopotamya Ajansı yazı işleri müdürü,
- Elif Ersoy – Yürüyüş Dergisi yazı işleri sorumlusu,
- Elif Üngür - Program sunucusu,
- Habibe Eren - JINNEWS muhabiri,
- Hatice Duman – Atılım Gazetesi sahibi ve yazı işleri müdürü,
- Neşe Toprak - Program sunucusu,
- Özden Kınık – TRT çalışanı,
- Özlem Seyhan – Gazeteci,
- Öznur Değer - JİNNEWS muhabiri,
- Remziye Temel - Medya çalışanı muhasebeci
- Safiye Alagaş - JINNEWS müdürü,
- Sibel Mustafaoglu – Azadiya Welat çalışanı,
- Tülay Canpolat – Sabah Ankara muhabiri
İzleme ÖnerisiThe Life Of David Gale/ Ölümle Yaşam Arasında Kevin Spacey filmde, Teksas’ta idam karşıtı bir üniversite profesörünü canlandırıyor. Ancak adam önce tecavüz, sonra da adam öldürme suçundan hapse düşüyor. |
(EMK)