“9 yıl geçti ama hiçbir şey değişmedi, aynı tas aynı hamam…”
Katliamın gerçekleştiği 28 Aralık 2011’de, 34 insanı kaybeden iki köyde zaman durdu.
Şırnak'ın Uludere ilçesindeki Ortasu/Roboski ve Gülyazı/Bujeh köylerinden 28'i aynı aileden 34 kişi savaş uçaklarının bombardımanıyla hayatını kaybetti, yargı süreci cezasızlıkla sonlanmak üzere.
Yakınlarını kaybedenlerin bu 9 yılı nasıl geçirdiğini, cezasızlığın onları nasıl etkilediğini o dönem Roboski daha sonra Uludere Eş Belediye Başkanı olan Zeynep Üren ve yine o dönem Uludere Belediye Başkanlığı yapan Fehmi Yaman ile konuştuk.
“Düğünden çok anma yapılıyor”
Fehmi Yaman, cezasızlığın, ailelerin acıları artırdığını anlattı:
“Roboskililerin acıları dinmedi, yasları bitmedi. Çünkü talepleri, katliama karar verenlerin, emri verenlerin, gerçekleştirenlerin yargılanmasıydı. Öyle bir şey olmadı…
“Sıradan bir ölüm değildi, normal bir ölüm de değildi. Hepsinin aileleri önüne parça parça geldi, yakınlarının parçalarını topladılar. Bu kolay unutulacak bir durum değil, kolay kolay gözlerinin önünden gitmez. Bu psikolojiyi atlatmak zaten tekbaşına çok zor.
“34 insan hepsi aynı köyden, çoğu çocuk, hepsi akraba… O acı aynen devam ediyor. Her hafta mezar ziyaretleri yapılıyor, halen siyah giymeye devam ediliyor. Köyün içinde nadir düğünler oluyor, daha çok anma yapılıyor. Huzur yok… O acı, o günkü his devam ediyor.”
“İstedikleri intikam değil, yargılama”
“Yargı süreci boşa çıkarıldı, yas süreci bu sebeple de bitemiyor, bir sonuca ulaşamıyor. Bu konu çözüme ulaşsa belki ailelerin acısı biraz dinerdi.
“Roboskililer kötü niyetle, intikam hissiyle hareket etmiyor, sadece sorumluların yargılanmasını istiyor. Ama herhalde soruşturmanın ucu yükseklere değdiği için, tepedekiler işin içinde olduğu içinn, kim kimi yargılayacak?
“Acı olan, bunu herkes biliyordu”
“Olay göz göre göre oldu, buradaki sınır yüz yıllık ama köyler arası ticaret yüzlerce yıla dayanıyor. sınırın iki tarafında yaşayanlar birbiriyle akraba, kopmaz bağları var. Bu resmi bir sınır, yoksa burada ticaret yapıldığını yetkililer de asker de herkes biliyor.
“Burada iş imkanı yok, yatırım yok, insanlar da mecburen karşıdan ucuza mazot, şeker, çay alıp bu tarafta satıyordu. Bu takas uzun zamandır sürüyordu, geçimini sağlamak için gidiyorlardı. Acı olan tarafı bunu herkesin biliyor olmasıydı.”
“İnsani değerleri olanlar acımıza ortak oldu”
Zeynep Üren de cezasızlığın, katliamın devamı olduğunu ifade etti:
“Biz Kürtler olarak katliamlarla sık sık yüz yüze gelen bir toplumuz. Ama ilk defa Roboski’yle birlikte, ‘Ekmeğimiz için ölmeye mahkûm değiliz’ isyanı ortaya çıktı. Bu acıyı demokrat, insani değerleri olanlar da bizimle birlikte yaşadı, acımıza ortak oldu. Bu bizi sevindirdi, bu gibi katliamların tekrarlanmayacağı şeklinde bir umut ışığı oldu.
“Ancak Türkiye’de bir süreç var, katleden sorumlular değil, mağdur olanlar yargılanıyor. Burada da öyle oldu, katliamı yapan terfi etti, halka ‘siz ölüme mahkumsunuz’ dendi.
“Biz Uludereliler olarak bunun ikinci bir öldürme yöntemi olduğunun farkındayız. Cezasızlığı da katliamın devamı olarak nitelendiriyoruz. Roboskili annelere kendi çocuklarına sahip çıktıkları için davalar açıldı, cezalar verildi.”
“Toplumu kaçakçılığa muhtaç eden iktidar”
“Demokrat, insani değerlerine bağlı yaşamak isteyenlere dikta dayatılıyor, bu da bölgenin, insanın doğasına ters bir yaklaşım. Buna karşı çıkanlar da yargılanıyor. Bu ölümler korkutma, susturma amacıyla gerçekleşiyor. Bir bölgenin şahsında tüm toplumu korkutmak amacıyla…
“İnsanların hayvancılık yaptığı dağlarda çiftçilik, hayvancılık bitirildi, insanlar kaçakçılığa mahkûm edildi. Kaçakçılık da kaçak veya yasak mal getirmek değil, ticaret zaten. Toplumu yoksullaştıran da, buna muhtaç eden de siyasi iktidar.
“Hukuk yoluyla adalet yerini bulmadığı sürece Roboski’de yas bitmeyecek. Bunun psikolojisini yaşayan bilir. İktidar sorumluları ödüllendirdi, mağdurları yargıladı; bunlar da toplumda travma olarak yaşanıyor.”
“Sorumlular yargılanınca siyah giymeyi bırakırlar”
“Biz hukuk mücadelesine halk olarak devam edeceğiz, zulmün çeşidi ne olursa olsun, öldürmenin çeşidi ne olursa olsun karşısında duracağız.
“Acımız çok büyük, bu acı, sorumlular yargılanana kadar devam edecek. Sorumluların yargılanacağına, toplumun yanımızda olacağına da inanıyoruz. Toplum olarak birlikte güçlüyüz, yüreği insanlıkla atanlarla güçlüyüz.
“Aileler her Perşembe mezara gittiğinde acılar tazeleniyor, sebebiyet verenlerin de bu sistemden sorumlu olanların da yargı önünde hesabının sorulması gerekiyor. Bizim de talebimiz bu. Annelerin yası da o gün bitebilir, siyah giymeyi o gün bırakabilirler.” (AS)