20 kelimelik bu cümlede çok fazla sayıda hata, cehalet, nezaket eksikliği ve usul yanlışı var. Önem sırasına bakmaksızın sıralayalım:
Erdoğan medya uzmanı mı?
Bir Başbakan global ya da ulusal medya organlarıyla, demeç marifetiyle muhatap olmamalı.
Erdoğan, medya uzmanı ya da eleştirmeni olmadığına göre BBC ya da Reuters hakkında görüş belirtmek konusunda mezun değil.
Çünkü Başbakan ve görünen o ki kendisinin basın ve diplomasi danışmanları da, Başbakanın BBC ve Reuters ile muhatap olmaması gerektiğini bilmiyor.
Yayın ilkeleri
Erdoğan ve danışmadığı ya da danışsa da önerilerini kaale almadığı danışmanları, BBC ve Reuters'ın sadece PKK değil genel olarak siyasi şiddet, terör, terörizm ve terör örgütlerinin nitelik ve sıfatları konusundaki tutum, politika ve uygulamalarından bihaber görünüyor.
Oysa ki merkezi Londra'da bulunan her iki global medya organının, yani BBC ve Reuters'ın, "Editorial Guidelines" (Yayın Politikası Temel İlkeleri) ve "Style Book" (Tarzımız) başlıklı kitaplarına bir göz atmış olsalardı bu tür garip demeçler verilmezdi.
Her iki referans kitabı da Başbakanlık Basın Yayın Enformasyon Dairesinde bulunmalı; yoksa bile her an İnternet üzerinden ulaşılabilir durumda.
Amacını aşan demeç
Erdoğan'ın, demecinde, "kınıyorum" demesi yetmiyormuş gibi üstüne bir de "lanetliyorum" sözcüğünü eklemesi, rasyonel bir tutumdan kopup, duygusal bir söyleme, üstelik de nefrete yaklaştığını gösteriyor.
Bu sözcükler BBC ve Reuters nezdinde pek olumlu etkiler bırakmayacağı gibi demecin ciddiyetini azaltıp, Erdoğan'ın cehaletini ve nezaketsizliğini yükselten sözcükler. Kısacası amacını aşan sözcükler.
Yıllardır kullanılan terminoloji
Tüm muhafazakar siyasi liderler gibi düşünce, ifade ve basın özgürlüğüne saygı göstermeyen Erdoğan'ın, BBC ve Reuters'ın PKK hakkında yıllardır kullandığı terminolojiyi, bugün, Londra saldırılarının ardından gündeme getirmesi de hem talihsiz bir tutarsızlık hem de bir başka cehalet örneği.
BBC ve Reuters, PKK'yi "milis olarak ilan etmiyor"; niteliyor.
Ama hiddet ve nefret, demeç sahibinin bu önemli ayrıntıyı anlamasını engelliyor.
Aynı mantık
Erdoğan, düşünmeden, sözlerini tartmadan gelişigüzel demeçler verebiliyor. Aslında Erdoğan'ın tutumu yeni değil, siyasi alanda ikna edici gerekçeler bulamayan liderlerin, medyayı suçlaması bilinen bir tutum.
Erdoğan da medya-siyasi şiddet ilişkileri konusunda ataları sayılabilecek Pentagon ve Thatcher'ın tutumunu benimsemiş durumda.
Pentagon, Vietnam savaşındaki yenilginin faturasını Amerikan medyasına yüklemişti.
Thatcher da IRA'ya karşı mücadelede "Medya, teröristlerin oksijen borusudur" demişti. Aynı mantık...
Yani olayın bizatihi kendisini, kökenlerini, nedenlerini, boyut ve unsurlarını irdelemektense, olayı yeniden üretip kamuoyuna ileten medyadaki yansıması ile uğraşmak yüzeysel, yanlış ve aldatıcı bir tutum.
Pentagon, Thatcher ve Erdoğan'ın anlamadığı şu: Medya, bizatihi, bağımsız, özerk bir üstyapı kurumu değildir. İktidar dengelerine göre haber üretir, ürettiği haber ille de hakiki gerçeği yansıtmaz.
Burası farklı
Erdoğan, Türkiye'de Kürt kelimesini ağzına almaz, hatta böyle bir meselenin varlığını bile kabul etmezken kalkıp BBC ve Reuters'in PKK terminolojisi hakkında fikir beyan edip tutum takınması garip...
Erdoğan, global medya ile Türk egemen medyasını karıştırıyor. Türk egemen medyası resmi ideolojinin 5. kolu olması itibariyle, PKK'yi, bölücü terörist, kadın çocuk katili, eşkıya, canavar vs. gibi devletin de benimseyip kullandığı sıfatlarla niteleyebilir, ancak siyasi-ideolojik-askeri iktidar odaklarıyla farklı ilişkiler içinde olan Reuters ve BBC, resmi terminolojiyi değil, kendi haber mantığına uygun düşen haber dilini ve terminolojisini benimsemekte ve uygulamakta.
BBC ve Reuters'in tutumu siyasi değil
BBC ve Reuters'ın PKK konusundaki tutumu yeni ya da siyasi değildir. Her iki kurumun vakti zamanında Güney Afrika'da ANC ya da Kuzey İrlanda'da IRA ya da FKÖ konusunda da aynı terminolojiyi benimsemiş olduğunu biliyoruz.
Her iki medya organının temel mantığı şudur:
Biz devletle silahlı çatışma içinde olan örgütler konusunda ne kendilerinin terminolojisini ne de rakiplerinin onlara atfetttikleri sıfat ve terminolojiyi benimseyebiliriz.
Biz olaya, olguya bakıp ona göre bir niteleme yapmak durumundayız. Hatta mümkün olduğunca da sıfat kullanmamak, olayı olduğu gibi yurttaşa aktarmakla görevli ve sorumluyuz.
Biz ne devletin ne de sözkonusu örgütlerin tarafında olabiliriz. Bu nedenle de her iki tarafın da terminolojilerini benimseyemeyiz.
Örneğin, PKK kendisini Kürt ulusal kurtuluş hareketi olarak tanımlıyorsa biz bu terminolojiyi olduğu gibi benimsersek bağımsız habercilik kurallarını çiğnemiş ve PKK'nin sözcüsü durumuna düşmüş oluruz.
Keza, PKK'yi bölücü terörist, bebek katili vs.. gibi sıfatlarla tanımlarsak o zaman da bu sıfatları benimsemiş olan Türk devletinin sözcüsü gibi davranmış oluruz.
Bu nedenle de bu tür örgütleri her iki tarafın da itiraza edemeyeceği somut nitelemelerle tanımlamak durumundayız. Milis, Kürt silahlı militanları gibi tanımları benimsiyoruz.
Erdoğan hedef gösteriyor
Bu mantığın bir başka önemli gerekçesi var. Resmi kesimlerin terörist dediği bazı örgüt ve kişiler, bazı başka toplumsal kesimler tarafından lider hatta kahraman olarak algılanıyor.
Bu nedenle de her iki tarafın karşı taraf için benimsemiş olduğu sıfat ya da terminolojiyi benimsemek bir medya organı açısından doğru olmaz.
Erdoğan'ın açıklamasında birkaç maddi hata da var: BBC bir kamu kuruluşu, Reuters ise global bir haber ajansıdır, ikisi de medya grubu değildir.
Nihayet, bu tür demeçler, hedef gösterme olarak da bir işlev görebilir. Şimdi şiddet yanlısı biri bu demeci okuyup gidip BBC ya da Reuters'ın Türkiye temsilciliğine saldırsa ya da muhabirine fiziki saldırı organize etse, bu suçun teşvikçisi kimdir? (RD/EÜ)
Yazıyla ilgili link: