Son yayınlanan (Mayıs 2006) bültene bakılırsa geçen yıl mayısta yüzde 9.2 olan işsizlik oranı bu yıl yüzde 8.8 olarak hesaplanmış. Türkiye ekonomisinin net 139 bin kişilik istihdam yaratabildiği son bir yıllık dönemde işsizlik oranındaki düşüş, çalışabilir yaştaki nüfusta 866 bin kişilik artış olmasına rağmen çalışmak isteyenlerin sayısının sadece 60 bin kişi artmasından kaynaklanmış. Son bir yılda işgücüne dahil olmayanların sayısı ise 805 bin kişi artmış.
Gerçek hayatta...
Garabet şurada. Türkiye'nin nüfusu küçük de olsa artıyor. Dolayısıyla çalışabilir yaştaki 15-64 yaş grubu da artıyor. Fakat her nasılsa, bu çalışabilir nüfusun içinde "işgücüyüm, iş bulursam çalışırım" diyenlerin sayısı artmıyor.
Daha doğrusu burada TÜİK, bir tanım oyunu ile, bu nüfusun içinden "işgücü" olanları eksik gösteriyor. Öyle olunca da, bütün işsizlik oranları filan da bu çarpık,eksik işgücü tanımından dolayı düşük gösterilmiş oluyor.
TÜİK, 15-64 yaş grubunda olup da iş aramaktan umudunu yitirdiğini bildirenleri, "ama iş olsa çalışırım" diyenleri işgücünden saymıyor. Bir de mevsimlik çalışanları da işgücünden saymıyor. Oysa bu iki kategorinin toplamı az buz değil.
Örneğin bunlar, Mayıs 2006'da 2 milyon 148 bin kişiyi buluyor. Yani açık işsiz sayılan 2 milyon 215 bin kişinin yüzde 98'i kadar. Bir de eksik istihdam edilenler var. Bunlar da iğreti işlerdeler, yani her an işsiz kalabilirler. Bunları da eklediğinizde, resmi olarak 2 milyon 215 bin olarak açıklanan işsiz sayısının gerçekte 5 milyon 341 bine çıktığını, resmi olan yüzde 8.8'lik işsizlik oranının da yüzde 19.9 olduğunu görüyorsunuz.
Böyle olunca, resmi olarak geçen yılki yüzde 9.2'den yüzde 8.8'e inmiş görünen işsizlik oranının hiç de azalmadığını, tersine yüzde 20'ye yaklaşarak geçen yıla göre de 1 puan daha arttığını görüyoruz.
TÜİK'in işsizlik konusundaki bu çarpık sunumu, sadece işgücünde kalmıyor, bu köylü kurnazlığı gelir dağılımı-yoksulluk göstergelerinde de sürüyor. Belki başka alanlarda da. Amaç ise kasıtlı. Türkiye'yi dış dünyaya, AB'ye daha "kucaklanabilir" göstermek. İç kamuoyundan da Türkiye gerçeklerini sayıların bileğini bükerek saklamak.
İşe yarar mı, yarayacak mı, bilmiyoruz ama mızrak çuvala pek sığmıyor işte... (MS/KÖ)