1983'e kadar Türkiye'de kürtaj yasaktı. Peki o günlerde doğum ve kadın sağlığı merkezlerinde neler yaşandı?
bianet, 1983 öncesi aktif olarak çalışan kadın doğumculara o günleri soruyor.
Jinekolog Doktor Selma Oransoy, kürtaj yasak olduğu için sağlıksız yöntemlerle düşük yapmaya çalışan pekçok genç annenin ölümüne tanıklık ettiğini anlatıyor. Kürtajın yeniden yasaklanması durumunda, o karanlık günlere geri dönüleceğini söylüyor.
1983'te kürtaj yasallaşmadan önce, bir kadın doğumcu olarak nasıl vakalarla karşılaşıyordunuz?
Ankara Doğumevi'ne 1981'de girdim ve yasa çıkana kadar iki yıl boyunca orada bulundum. Sadece Ankara değil, İç Anadolu'da en zor vakaları bize yolluyorlardı.
İhtiyaçlar sonucu servisler açılır. Biz de de septik doğum servisi vardı. Septik doğum, mikrobun hakim olduğu ya da gebenin mikrop bulaştığı için gebe ve ya düşük yapmak zorunda olduğu durumlar anlamına geliyor. 1983'te kürtaj serbest bırakılınca bu servis işlevini zaten kaybetti.
Yasadan önce böyle bir servis vardı çünkü kürtaj yasaktı ve yasadışı yollarla yapılıyordu ya da kadınlar kendi başlarının çaresine bakıyordu. Özellikle kırsal alanda tavuk teleği, sabun gibi kulak dolgunluğuyla öğrendikleri yöntemlerle çocuğu düşürmeye çalışıyorlardı. Kanama başlıyordu, parçalar dökülüyordu ama kullandıkları steril olmayan malzemelerden daima mikrop kapıyorlardı. Sepsis dediğimiz, mikrobun kana geçip kanda üremesiyle oluşan bir şok tablosuna giriyorlardı ve ağır hastalar olarak bizim servise yatırılıyorlardı.
Kendi kendilerine düşük yapmaya çalışan bu kadınları kurtarabiliyor muydunuz?
Birçok genç annenin ölümüne ciğerim yanarak tanıklık ettim.
23-24 yaşında anneler, bir-iki çocukları var ama daha fazlasına takati yok ya da uygun değil. Çocuğu düşürmek istiyor ama kendi hayatıyla ödüyordu bunu.
Bu serviste yaşadıklarımızı, benim gibi Ankara Doğumevi'nde ihtisas yapan ya da uzman olan doktorlar gayet iyi biliyor.
Kürtaj yasaklanırsa ne olur? Bu kötü anılara geri mi döneriz?
Kürtaj yasaklandığı takdirde halkımız yine aynı şeylere tenezzül edecek. Kürtaj yasadışı olduğu için ücretleri yükselecek, çünkü yasadışı operasyon yapan hekimler bunu ucuza yapmak istemeyecek. 1983 öncesinde de durum böyleydi.
Piyasa yükseldiğinde, bütçesi yeterli olmayanlar yasadışı ve sağlıksız ortamlarda başvuracak ya da kendilerini kanatarak düşük yapmaya çalışacak.
Bu kadın sağlığı açısından çok acı bir durum. Halk sağlığı ve kadın sağlığı uzmanları senelerdir çalışarak doğum ve gebelik bağlantılı kadın ölümlerini çok aza indirdiler ama kürtaj yasaklanırsa bunun yeniden yükseleceğini öngörüyorlar.
Bir ülkenin sağlığından bahsedilirken bebek ölüm hızı anne ölüm hızı gibi rakamlardan bahsedilir. Dünya Sağlık Örgütü'nün verilerine göre Türkiye'de hem bebek hem anne ölümleri düştü ve biz bu sayede medeni ülkeler statüsüne gelmeye başladık. Ama kürtaj yasağı olursa bu tersine dönecek.
O günlerden unutamadığınız vakalar var mı?
Hiç unutamadığım 23 yaşında bir kadın var. İki çocuğu vardı. Köyde büyüklerinden sabunla düşük yapıldığını öğrenmiş. Eski ve kuru sabunları bıçakla sivriltip, bu şekilde düşük yapmaya çalışırlardı.
O yıllarda, Tursil diye güçlü bir sabun vardı. Bu 23 yaşındaki kadın, sabunla düşük yapıldığını duyunca vajinasına sabun doldurmuş. Dehşet bir durumdu. Bu benim en fazla hatırladığım hastadır. Deterjan olduğu gibi kanına geçmiş.
O kızı kurtarmak için çırpındık. Zaten bize geldiğinde bilinci kapalıydı ama o kadını kurtaramadık. İlaç olsun, serum olsun, kan olsun, dünyayı önüne serdik ama iki tane küçük çocuk annesiz kaldı.
Aklımda kalan bir başka vaka ise, Çankaya'dan bir kadının çalıştırdığı kadını düşük yaptığı ve kanaması olduğu için getirmesi. Kürtaj kaşığını her soktuğumda bir kibrit çöpü çıkardım. Sonuçta 10-12 tane kibrit çöpü çıktı içinden. Kibrit çöplerinin ilaçlı kısmını kırmış ve tahtaları içeriye ileterek bebeğini düşürmeye çalışmış. Bu durumda rahim yumuşuyor ve mikrop kapıyor. O parçaları rahmi yırtmadan çıkartmaya çalışıyorsunuz. Rahimi de onun canını da kurtarmak zorundayız.
Bunlar gibi daha onlarca insan öyküsü var. Eğer kürtaj tamamen yasaklanırsa biz hekimler olarak yine bu tablolarla karşılaşacağız diye düşünüyorum. Tamamen 30 sene önceki duruma dönecek. (ÇT)