Birinci toplantıya 40 bin ve geçtiğimiz yıl, 11 Eylül saldırılarının ve Afganistan Savaşı'nın gölgesinde gerçekleşen ikincisine 70 bin kişi katılmıştı. Bu yıl katılımın çok daha fazla olması bekleniyor.
DSF, ilk yıl bir karşı-Davos zirvesi anlayışıyla kamuoyuna yansıtılmış olsa da, ikinci yıldan itibaren küresel sermayenin efendilerinin buluştuğu Davos zirvelerini gölgede bırakacak şekilde politik bir çekim gücü oluşturdu. Bu, küreselleşme karşıtı hareketin nesnel gücünün de göstergesi.
DSF bir dizi kıtasal kampanyaların, eylemlerin ve forumların üzerine bastığı bir buluşma ve diyalog zemini. Kasım ayında Floransa'da gerçekleşen Avrupa Sosyal Forumu'na 60 bin, Ocak ayı başında Hindistan'ın Haydarabat kentinde düzenlenen Asya Sosyal Forumu'na da 15 binden fazla küreselleşme karşıtı katıldı. Porto Alegre buluşması, küresel düzeyde tüm bu ve benzeri buluşmaların üzerine gerçekleşiyor.
Dünya genelinde eylemler örgütleniyor
DSF bu yıl aynı zamanda uluslararası düzeyde milyonları sokağa döken savaş karşıtlarına da ev sahipliği yapacak. Aralık ayında Kopenhag'da kurulan Avrupa Savaş Karşıtları Koordinasyonu inisiyatifiyle, Porto Alegre'de dünya savaş karşıtları buluşması da gerçekleşecek.
Bu buluşmada uluslararası savaş karşıtı mücadelenin ortak eylem takvimi çıkacak. Daha şimdiden 18 Ocak ve 15 Şubat tarihleri, dünyanın bir çok kentinde eş zamanlı savaş karşıtı eylem günleri olarak ilan edildi. 15 Şubat'ta tüm dünyada 10 milyonun üzerinde savaş karşıtının sokağa çıkması bekleniyor.
Tarihte ilk kez henüz savaş başlamadan böylesine yaygın, uluslararası düzeyde örgütlü ve kitlesel bir savaş karşıtı harekete tanık oluyoruz. Bu bir tesadüf değil. İçinde bulunduğumuz tarihsel koşullar ve politik durumla doğrudan ilgili.
Bu süreçte 1989'da Berlin Duvarı'nın yıkılışını milat olarak alabiliriz. Bu, "tarihin sonu" teziyle birlikte ilan edilen yeni dünya düzeni, bir başka ifadeyle, dünyanın tüm yoksullarına ve ezilenlerine karşı açılmış nem-liberal savaşla başlayan bir süreç. Süreç, günümüzde küresel kapitalizmin bize dayattığı "küreselleşme" olarak tanımlanıyor.
Sosyal forumlar süreci
Dünya Sosyal Forumu, küresel sermayenin dünya çapında yürüttüğü ve her şeyi sermayeye ve sermayenin çıkarlarına tabii kılan neo-liberal saldırıya karşı duruşu ifade etmektedir.
Genelde sosyal forumlar süreci ve özelde DSF, G8'lerin bize karşı ilan ettiği bu neo-liberal savaşa karşı, 6 milyar insanın küresel direniş cephesini oluşturuyor. Şayet 11 Eylül saldırıları öncesi küresel direniş cephesinin birliği yönünde atılan adımların sonucu olarak Dünya Sosyal Forumu olmasıydı, küresel direniş hareketinin işi bugün çok daha zor olacaktı. DSF, bu çerçevede aşağıdan yukarı alternatif bir küreselleşme arayışının ve mücadelesinin odak noktası durumuna geldi.
İlk kez 2001 yılında başlayan yerel sosyal forumlar süreci, geçtiğimiz yıl hızla ulusal ve kıtasal düzeyde örgütlenirken, giderek sosyal yaşamın her alanına yönelik "tematik" (Avrupa Tiyatro Forumu, Dünya Yerel Yönetimler Forumu, Dünya Eğitim Forumu, vb) forumlar şeklinde de yayılmaya başladı.
Sosyal forumların gelişimi için İtalya önemli bir örnek oluşturuyor. Cenova'da 2001 yılında G8'lere karşı gerçekleşen eylemler, Cenova Sosyal Forumu olarak bir araya gelen 800'den fazla kurum tarafından örgütlendi. Bu şekilde başlayan süreç, 2002 yılının şubat ayında 70 ve yıl sonunda 100'den fazla kentte sosyal forum kurulması şeklinde gelişti. Ulusal ve yerel sosyal forumlar, Afrika'nın en ücra köşelerinden, Filistin'e, Türkiye'den Latin Amerika'ya kadar dünyanın her bir köşesinde hızla yayılıyor.
DSF yılda bir kez düzenlenen bir etkinlik olmakla sınırlı olmayıp, sosyal forumlar şeklinde örgütlenmiş neo-liberal saldırılara ve küresel sermayenin askeri yüzüne karşı mücadele içindeki sosyal hareketleri bir araya getiren, bu mücadelelerin ortak bir zeminde buluşması için bir alan açan küresel politik bir süreç. Politik, çünkü küresel sermayenin küresel düzenine karşı, "Başka bir dünya mümkün" diyen ve bu "başka"yı sadece söylem olarak dile getirmeyip, söz konusu başka dünyayı kendi eylemleriyle kazanmayı hedefleyen bir anlayışı, bir duruşu da içeriyor.
DSF, sosyal hareketlerin dünyayı değiştirmek üzere verdikleri mücadelenin eylem takvimlerinin oluşturulduğu ve ortaklaştırıldığı bir diyalog zemini aynı zamanda.
Bu zeminde "birlik içinde çeşitlilik" çok önemseniyor. Kadın ve erkek, yetişkin ve genç, yerli halklar, kır ve kentliler, işçiler ve işsizler, evsizler, yaşlılar, öğrenciler, göçmenler, profesyonel çalışanlar, her inanç, renk ve cinsel tercihten insanlar bu zeminde bir araya geliyor ve kendisini ifade edebiliyor. Bu çeşitliliğin farklılıklara rağmen demokratik bir zeminde ifade edilebilmesi dünya sosyal forum hareketinin gücünün ve birliğinin temeli oluşturuyor.
Dünya Sosyal Forumu'nu iyi izlemek zorundayız. Çünkü orada toplananlar bizim mücadele yoldaşlarımız. Onların alacağı kararlar, önümüzdeki dönemde küresel sermayeye karşı mücadelenin dengelerini belirleyecek ve başka bir dünya arayışındaki tek tek duruşları ortak bir zeminde buluşturacak. Porto Alegre'deki yoldaşlarımızın mücadele takvimleriyle kendi takvimlerimizi ortaklaştırdığımız oranda, bu coğrafyada da başka bir dünya olanağını yakalamış olacağız. (BB)
* İstanbul Sosyal Forumu web sitesi: http://www.geocities.com/sosyalforum/
* Dünya Sosyal Forumu web sitesi: http://www.forumsocialmundial.org.br/