Umut Çocukları Derneği İlk Adım İstasyonu tabelası Bakırköy’de tek katlı binalardan ve ortak bir avlunun girişinde yer alıyor.
İçeriden tavuk ve horozların sesleri geliyor, siyah bir köpek sizi tanımıyorsa girişinize pek de izin vermiyor.
Burası saha çalışmalarıyla ulaştıkları sokakta yaşamak zorunda kalan insanlara barınma, meslek edinme süreci, geriye dönük eğitim, uyum ve entegrasyon imkanlarının sağlandığı bir yer. 18-24 yaş arası gençler kalıyor.
Yönetim Kurulu Başkanı Ferhat Şahin. O da sokakta yaşamak zorunda kalan çocuklardan biri.
Şahin ile kendi yaşamını, derneğin faaliyetlerini, sokakta yaşamak zorunda kalan ve çalıştırılan çocukları, madde bağımlılığını ve çözümleri konuştuk. Sokakta yaşamak zorunda kalan insanlar ve çalıştırılan çocuklar için yüzeysel olunmaması ve kurumların ortak çalışması gerektiğini belirten Şahin "Herkes bir gün sokakta yaşamak zorunda kalabilir" diyor. Söyledikleri arasında önemli bir ayrıntı var: "Son zamanlarda sık gündeme gelen 'bonzai' kullanılan mahalleler 'rant' bölgeleri. Tarlabaşı'nda olduğu gibi. Bir yere uyuşturucu giriyorsa o yer yarının rant yeridir."
18 yıl sokakta yaşamak zorunda kalan İbrahim de Dernek’te kalan insanlardan. İbrahim sokaktaki yaşamı anlattı.
Evden çıkış
Ferhat Şahin’in ailesi Ağrı’dan Hereke’ye göç etmiş. İlkokula başladığı yıl babasının belediyedeki işinden atılmasıyla çalışmaya zorlandıklarını ve evde şiddetin başladığını anlattı.
“Babamın kavak ağacından yaptığı boya sandığını kaldıramıyordum henüz. Ağabeyimle boyacılığa başladık, çocuktuk, çok çalışmıyorduk. Aile ekonomisine tam anlamıyla katkıda bulunamamaktan evde, derslere çalışamadığım içinde okulda şiddet görüyordum.”
“Para kazanamadığımız zamanlar komşuların tandırında yatmaya başladık. Yakalayıp babama teslim ediliyorduk. Yedi yaşında İstanbul’a giden trene bindim. Evden uzaklaşmak istiyordum. Çok daha büyük şiddetlere yol aldığımın farkında değildim.”
Misafirhane
Haydarpaşa Garı’ndaki yedi yaşındaki çocuk akli dengesi yerinde olmayan birine sataşıyor, koşturma sonucu denize atılıyor. Balıkçıların çıkardığı Şahin, anne babasının öldüğünü söylüyor ve Kadıköy Yeldeğirmeni Çocuk Misafirhanesi’ne gönderiliyor.
“Sokağa, maddeye ve suça alışkanlığım orada başladı. Çocuklar sokağa kaçıp kaçıp geliyorlardı. Orada tanıdığım Mehmet bana Beyoğlu’nu anlattı, kaçtık.”
Beyoğlu
" 'Tiner içmezsen bizimle kalamazsın' dediler. Önce tereddüt ettim ama burnuma yanaştırıp kustum. Gülüp beni kovdular. Tepebaşı Parkı'nda kaldım bir gece. Ertesi gün gruba döndüm. Ayak uydurmak için onlar ne içiyorlarsa içtim." |
Arkadaşı Mehmet’in Beyoğlu’ndaki “grub”una gidiyorlar. Madde ile tanışıklığı ilk gün başlıyor.
“Balıkpazarı’nda kasa iplerini söküp tiner döktüler ‘Tiner içmezsen bizimle kalamazsın’ diye verdiler. Önce tereddüt ettim ama burnuma yanaştırıp kustum. Gülüp beni kovdular. Tepebaşı Parkı’nda kaldım bir gece. Ertesi gün gruba döndüm. Ayak uydurmak için onlar ne içiyorlarsa içtim.”
“1999’da Tepebaşı artık benim bölgemdi” diyen Şahin o yıl yanına gelen birinin “Televizyona çıkar mısın?” sorusuyla Ali Kırca’nın Siyaset Meydanı’na katılıyor.
“Televizyon programı ben istemeden bir çok şeyi değiştirdi. Çok insan tanıdım. Biraz ‘popüler’ olmuştum, dernek bana ev tuttu. Ama sokağa gidiyordum yine, sokaktaki arkadaşlarımla birlikte olmak istiyordum. En çok zorlandığım şey disiplindi.”
“Yavaş yavaş kendimi sokaktan alıkoydum. Bundan en önemli etken kimi insanlardı. Onlara sözümü tutmadığımda vicdanen rahatsız oluyordum. Bunun temelinde de güven ve sevgi vardı.”
Şahin derneğin gönüllüleri aracılığıyla 1991’de tanıştığını, Bakırköy’deki binanın 1997’de kurulduğunu ve burada çalışmaya başladığını anlatıyor.
Dernek
1999’de gönüllü insanların Barınacak Yeri Olmayan Çocuk Ve Gençleri Koruma Ve Geliştirme Derneği adıyla kurulan dernek bir yıl sonra Sokak Çocukları Derneği, 5 yıl sonra da Sokak Çocukları Gönüllüleri Derneği adını aldı. 1999 yılından itibaren Umut Çocukları Derneği adıyla faaliyette.
Geçtiğimiz aylarda yapılan iyileştirme çalışması sonucu yenilenmiş haliyle bu aybaşında Umut Çocukları Derneği İlk Adım İstasyonu olarak çalışmaya devam ediyor.
Dernek, sokaklarda yaşamak zorunda kalan, uçucu-uyuşturucu maddelerin yanı sıra suça bulaşmış ve her türlü istismara açık olan çocuk, ergen, genç bireyleri topluma kazandırmaya yönelik çalışıyor.
Dernek’ten sonra yaşam
85 kişiye barınma sağlayabilen binalarda yemekhaneler ve çalışma odaları var. Şimdi 8’i Suriyeli olmak üzere 24 kişi kalıyor. Sayı günden güne değişiyor.
Sokakta yaşamak zorunda kalan insanlar varsa madde bağımlılığı tedavisinin ardından burada kalıyor, meslek edinme şansı buluyor. Son iki buçuk yılda 22 kişi iş bulup evlenerek buradan ayrıldı. 154 kişi de iş buldu. 150-200 kişi de tekrar sokağa döndü.
Şahin sokağa dönüşlerin nedenini bireylerin sokaktan ayrılmak istememesine bağlıyor.
“Maddeden arınmak için önce kendi istemesi lazım. Kendi istemedikçe kurumlar bir şey yapamaz.”
Gündemdeki projelerinden biri “Yerinde ve zamanında çözüm projesi”. Şahin bu projeyle kurutucu, iyileştirici, koruyucu, önleyici ve engelleyici çalışmaları bir arada yürüttüklerini anlatıyor.
“Sokakta yaşayan çocukların orada olmamasını sağlayacak projeler üretirken çocukların evdeki sorunlarını da tespit ediyoruz. Evde soru yaşayan çocuğu zamanında tespit edemezsek bir süre sonra sokağa geliyorlar.”
Çocuğunu çalışmaya zorlayan ailelere yardım yaparak çocukların okula devam etmesini sağlıyorlar. Şahin çocuklar sokağa çıkmadan düşük bir bütçeyle sağlanabilecek yardımın sokağa çıktıktan sonra çok da yüksek miktarlar ve uzun zaman gerektirdiğine dikkat çekiyor.
Madde kullanımı
"İnsanları kaçırmak için önce bir bölgeyi kötülersiniz, üç yıl sonra insanlar çıkınca inşaat dozerleri ve TOKİ'ler girer oraya. Tarlabaşı'nda olduğu gibi. Bir yere uyuşturucu giriyorsa o yer yarının rant yeridir." |
Şahin uyuşturucu madde kullanımıyla ilgili “1999’da ectasy 60 milyondu şimdi 2 milyon (lira). Bir şey ucuzlaşıyorsa fazlalaşıyordur” diyor.
“Sokakta tiner kullanan çocukların azaldığını söylüyorlar. Gültepe’de üç yıl önce yaptığımız araştırmayla evde madde kullanımının olduğu 17 aile gördük. Çocuklar evde tiner kullanmaya ve anne babalarını dövmeye başlamış. Madde sokaktan aileye sıçramış.”
Gündemdeki “bonzai” kullanımına ilişkin ise kullanılan mahallelerin “rant” bölgeleri olduğuna dikkat çekiyor.
“1990’lara dek esrar zor bulunuyordu, bugün elli farklı madde var. Kullanıldıkları yerler büyük rant bölgeleri. İnsanları kaçırmak için önce bir bölgeyi kötülersiniz, üç yıl sonra insanlar çıkınca inşaat dozerleri ve TOKİ’ler girer oraya. Tarlabaşı’nda olduğu gibi. Bir yere uyuşturucu giriyorsa o yer yarının rant yeridir.”
Sokakta işlenen suçlar
Şahin sokakta yaşayan insanların yeni bir hayat kurduktan sonra da sokakta işlediği suçlar nedeniyle karşılaştığı zorluklara dikkat çekti.
Kendisi sokakta işlediği suçlar nedeniyle toplam üç yıl cezaevinde kalmış. Tam uyum ve entegrasyon süreci başlamışken cezalarla karşılamanın yarattığı tedirginliği anlatıyor. En son 2012’de yedi aylık ceza için cezaevine girmiş. 20 gün sonra “yanlışlık olmuş” diyip serbest bırakmışlar.
“Sokakta işlenen suçlar skandal, vahşet ama adresi iyi belirlemeli. Aile, devlet ve toplum olarak bir çocuğu dışlıyor, yıllarca sokakta kalmasına göz yumuyorsun. Sokakta kalan çocuk topluma ancak öğrendiklerini yansıtır.
“Aileler plansız aile yapılanmasından, devlet sahip çıkıp tespit edememekten, toplum ötekileştirerek bu vahşeti işliyor. Bunlar görünmezken on yıl sokakta kaldıktan sonra işledikleri suç vahşet olarak ele anılıp tüm suç onlara yükleniyor.”
“Sokağa düşmesi hata ama kendi hatası değil. Başkasının hatasından dolayı yüzlerce hata işleyecek. Hataları sabıkasının olmasına, yaralanmasına, ölmesine neden olacak.
“Kaçacak yeri olmayan kedi saldırmaya başlar. Çocukların da sokakta kaçacak yerleri yok. Her an tehlikeyle karşı kalabiliyorlar. Bunu bilmek ve yüzeysel bakmamak lazım.”
Çözüm
Şahin sokakta yaşamak zorunda kalan ve çalıştırılan çocuklar ile ilgili net verilerin olmadığını anlattı. Maddi olanaksızlıklar nedeniyle kendilerinin de bu konuda istatistikleri yok ancak “İstanbul’da Suriyeliler dışında bir buçuk milyonun üzerinde çocuğun çalıştırıldığını, iki üç bin arası çocuk ve beş binin üzerinde gencin sokakta yaşamak zorunda kaldığını” söylüyor.
Peki çözüm ne olmalı?
"Söz konusu çocuklar iken sevgi ve güven önemli. Sokakta yaşayan çocuğun yarım ekmekle güven duymasını bekleyemeyiz." |
Şahin, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı ile güç ve iki yıldır iş ve güç birliği projeleri olduğunu ancak bunun kağıtta kaldığını söyledi. Sokakta yaşamak zorunda kalan insanlar ve çalıştırılan çocuklar ile ilgili çözümün ise ortak çalışmalardan geçtiğine dikkat çekti.
“Bir dernek, devlet, toplum tek başına çözüm olamaz. Dernek ve vakıflar kamu kurumları ile ortak çalışma yürütüp halk da buna inanırsa bu çalışmalar sonuç verir.
“Söz konusu çocuklar iken sevgi ve güven önemli. Sokakta yaşayan çocuğun yarım ekmekle güven duymasını bekleyemeyiz. İkna sahibi saha çalışmacılar olmaldı. Kurumları çalışmalardan haberdar edecek sistem olmalı ve bu doğrultuda üretilecek projelerde kurumlar ortak çalışmalı.”
“Gençlik yasası oluşturulmalı. Almanya’da var 18-30 yaş arası gençlere her konuda destek veriyor. Burada ’18’ine geldi bir şey olmadı’ deyip sokağa göndermemiz doğru değil."
İbrahim
İbrahim altı çocuklu bir ailenin çocuğu. “Babam alkol bağımlısıydı, ağabeylerimle boyacılık yapardık, her gün dayak atıyordu” diye anlatıyor. Ablaları evlenmiş, iki ağabeyiyle sokakta yaşamaya başlamışlar.
Büyük ağabeyi sokakta öldürülmüş. 18 yıl sokakta yaşamış, kimi zaman yurtlarda kalmış, Dernek’e uzun zamandır geliyor. Sekiz ay önce ayrılmış, geçtiğimiz ay sokakta vurulmuş, tekrar burada, gelecek hafta madde bağımlılığı tedavisi için hastaneye yatacak.
Sokakta yaşamak zorunda kalan insanlar için “kafalarını çalıştırıp kendilerini kurtarmaları lazım” diyor. Uyuşturucu uçucu madde kullanımı ve gündemdeki bonzaiyi konuşuyoruz:
" (Bonzai) Yabancı ülkelerde satılıyormuş. Oralardan kalkıp da buraya gelmesine ben de şaşırıyorum. Nasıl geliyor? Nerden geliyor, nasıl sokuyorlar?" |
“Madde kullanan insan başka bir şeyler de yapabilir. İki gün sonra ne yaptın, ne yedin, ne içtin, kimi dövdün, kimden dayak yedin bilmiyorsun.”
Bonzainin ise son dönemlerde ortaya çıktığını anlatıyor.
“Üç nefes bile insanı salak gibi yapıyor. Sanki animasyon görüyorsun. Belli zamandan sonra alışıyorsun ama ondan sonra öldürüyor. Kimisinin bünyesi kaldırmıyor.”
“Yabancı ülkelerde satılıyormuş. Oralardan kalkıp da buraya gelmesine ben de şaşırıyorum. Nasıl geliyor? Nerden geliyor, nasıl sokuyorlar?” (BK)