İnsan Hakları İzleme Örgütü (Human Rights Watch/HRW) ile Yurttaşlık Derneği, 6 Şubat 2023 depremlerinde meydana gelen ölümlerle ilgili yargı süreçlerine dair yazılı açıklama yaptı.
DEPREMİN 1. YILI
Yıkımın sorumluları yargı önüne çıkarıldı mı?
Açıklamada, ölümlerle ilgili olarak belediye yetkilileri hakkında herhangi bir etkili adli işlem yapılmamasının çok endişe verici ve kabul edilemez bir durum olduğunu belirttiler:
“53 binde fazla insanın ölümüne yol açan kusurlu binalara yetkililer tarafından ruhsat ve onay verildiğini gösteren kanıtların bulunmasına rağmen, atılan adımlar çok yetersiz.”
“Yıkımla ilgili kamu görevlileri de soruşturulmalı”
“Bilirkişiler, belediye yetkililerini de sorumlu tutuyor”
İnsan Hakları İzleme Örgütü, depremlerden en çok etkilenen bölgelerdeki Cumhuriyet Savcılıklarının talebiyle hazırlanan bilirkişi raporlarını inceledi:
“Raporlarda, Maraş'ta ve başka bölgelerde çöken binalardaki kusurlardan özel sektör müteahhitleri ve inşaatçılarla birlikte belediye yetkilileri de sorumlu tutuluyor.”
“Üç kamu görevlisi hakkında soruşturma izni verildi”
Yurttaşlık Derneği, haklarında adli soruşturma başlatılması için izin verilmiş kamu görevlilerinin sayısına ilişkin olarak ilgili devlet makamlarından bilgi talep etmiş olsa da çoğunlukla yanıt alamadığını açıkladı.
Dernek, Ocak 2024'te İçişleri Bakanlığı'na, depremlerden etkilenen güneydoğudaki 11 ilin valiliklerine ve 46 kaymakamlığa bilgi edinme başvurusunda bulundu.
İnşaat projelerinin ruhsatlandırılması ve denetlenmesindeki rolleri veya zarar görme riskini azaltmak için yeterli adımları atmamaları nedeniyle, mevcut veya emekli olmuş atanmış yetkililer ile belediye başkanları ve belediye meclis üyeleri gibi seçilmiş yetkililer hakkında savcılıklar tarafından kaç soruşturma izni istendiğini ve Memurlar ve Diğer Kamu Görevlilerinin Yargılanması Hakkında Kanun hükümleri uyarınca soruşturma başlatılması için kaç izin verildiğini sordu.
Sadece dört vakada valilikler ve bir kaymakamlık soruşturma izni sürecinin devam ettiğini söylerken, Antep’in Islahiye ilçesinde üç kamu görevlisi hakkında soruşturma izni verildiğini, soruşturma izinlerinden 2’sine itiraz edildiği bilgisi paylaşıldı.
Vakaların çoğunda yetkililer bu tür bilgilerin bilgi edinme hakkı kapsamı dışında kaldığını veya talebin gizlilik içeren bilgilerle ilgili olduğunu iddia etti ve bilgi paylaşmadı.
“Her şeyden önce inşaat ruhsatı verenleri suçluyorum”
İnsan Hakları İzleme Örgütü, depremlerden en çok etkilenen yerlerden biri olan Maraş’ta, çökerek büyük can kayıplarına yol açan binalardan sorumlu özel sektör müteahhitleri ve teknik personel hakkında açılan soruşturma ve davaların seyrini inceleyen bir araştırma da yaptı:
“Maraş’taki Ebrar Sitesi'nin E bloğundan kurtarılmış bir depremzedenin şu sözleri çok sayıda kişinin de ortak görüşünü yansıtıyor: ‘Burada ilk suçlayacağım kişi müteahhit değil. Her şeyden önce o bloğa inşaat ruhsatı verenleri suçluyorum. Ruhsat süreçlerinde kimin en ufak parmağı varsa, binanın yapılmasına kim izin verdiyse, denetlerken kim görmezden geldiyse ben onları suçluyorum.’”
“Teknik standartlara uymada ciddi kusurlar”
İnsan Hakları İzleme Örgütü, Maraş'ta çökerek içinde yaşayanların çoğunun ölümüne neden olan büyük apartmanlarla ilgili 14 bilirkişi raporu ile diğer illerdeki binalarla ilgili altı raporu daha inceledi:
“Kahramanmaraş Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından üniversitelerin inşaat mühendisliği bölümlerine hazırlatılan 14 rapordan biri hariç hepsi, inşaatçıların yürürlükteki teknik standartlara uyma konusunda ciddi kusurları olduğuna işaret ediyor.
Belediyelerin imar müdürlüğü yetkililerinin ise kusurlu projeler için inşaat ruhsatı verdikleri, söz konusu inşaatlar tamamlandıktan sonra da bunlara ilgili mevzuat kapsamında gerekli izinleri vererek binaların kusurlu ve güvensiz olduğunu görmezden geldikleri anlaşılıyor.”
Bu bilirkişi raporları özel sektör aktörlerine yönelik iddianamelere temel oluşturdukları gibi, İnsan Hakları İzleme Örgütü ile Yurttaşlık Derneği’ne göre, kimliği ismen belirlenen çok sayıdaki kamu görevlisine yönelik soruşturma açılması için de yeterli dayanak sunabilecek nitelikte.
Sekiz ildeki savcılıkların 5 Şubat 2024’te yaptıkları açıklamaya göre, çöken binalardaki ölümlerle bağlantılı 883 özel sektör müteahhidi, inşaatçı ve teknik personel yargılanıyor.
“Savunmalarda kamu makamlarının da sorumluluk taşıdığı belirtildi”
İnsan Hakları İzleme Örgütü ile Yurttaşlık Derneği’nin açıklamasına göre, Maraş'ta halen süren davalarda, müteahhitlerin ve inşaat ekiplerinin savunmalarının temel dayanaklarından biri, belediyelerin projelerine ve inşaat faaliyetlerine ruhsat verdiği, dolayısıyla ilgili belediye yetkilileri ile diğer kamu makamlarının da kusurlu inşaatlarda sorumluluk taşıdığı şeklinde özetlenebilir:
“Kamu görevlileri hakkında soruşturma açılmaması bu davaların görülmesini ciddi şekilde aksatıyor.
Davalara yürüten mahkemelerin, yargılanan inşaatçıların yürürlükteki mevzuatı ihlal ederek nasıl inşaat ruhsatı alabildiklerini, kapsamlı denetimden nasıl kaçabildiklerini ve güvenli olmadığı bilinen binaları halka nasıl satabildiklerini tam olarak tespit etmeleri engelleniyor.
Belediyeler Türkiye Afet ve Acil Durum (AFAD) Yönetimi Başkanlığı'nın raporlarında (İl Risk Azaltma Planları) belirtilen tavsiyeleri göz ardı ederek, yerel halk için deprem riskini azaltmaya yönelik cesur adımlar atma görevlerini de uzun yıllar boyunca ihmal etmişler.”
“Bir yılı aşkın sürede ilerleme kaydedilmedi”
İnsan Hakları İzleme Örgütü Avrupa ve Orta Asya Direktörü Hugh Williamson, "Kusurlu inşaat projelerine imza atan belediye yetkililerine karşı açılan soruşturmaların güçlükle ilerlediğini görmek, depremden etkilenen bölgelerdeki vatandaşlar açısından üzüntü verici” dedi ve şu açıklamayı yaptı:
“Depremlerin üzerinden bir yılı aşkın bir süre geçmiş olmasına rağmen ilerleme kaydedilmemiş olması, mağdurlar için adaletin sağlanması konusunda, hükümetin kararlılığına duyulan güveni zedeliyor.
Türkiye makamları, deprem ölümlerindeki rolleri nedeniyle özel sektör aktörlerinin yanı sıra sorumlu tüm kamu görevlilerinin de yargılanmasının yolunu açacak adli soruşturmaların başlatılmasına izin vermelidir.
Hükümet, bunun da ötesinde, AFAD’ın mevcut tavsiyelerine rağmen depremlerde can kaybı riskini azaltacak tedbirleri almayan belediyeler ve ilgili diğer kamu makamları hakkında daha geniş kapsamlı bir idari soruşturma yürütmelidir.”
(AS)