6 Şubat'taki Maraş merkezli depremlerin üzerinden neredeyse dört ay geçti.
Depremde yıkılan ve yaklaşık 80 kişiye mezar olan Hatay'daki İskenderun Devlet Hastanesi A Blok binasına ilişkin soruşturmada ciddi bir ilerleme kaydedilemedi.
İskenderun Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından resen yürütülen soruşturmaya ilişkin son gelişmelerden biri, hastane kompleksinde ayakta kalan yapılardan B Blok'un müteahhidi ve şantiye şefi hakkında yakalama kararı çıkarılmasıydı.
Ancak B Blok'un müteahhidi Adil Özçırpıcı üç yıl önce vefat ederken, inşatta şantiye şefi olarak görev yapan ve bugün 74 yaşında olan Selahattin Tapanyiğit 18 Mayıs'ta ifadeye çağrıldı.
Yıkılmayan binanın şantiye şefine adli kontrol
bianet'e konuşan Selahattin Tapanyiğit, savcılıkta verdiği ifadeye dikkat çekerek, "Eski hastanenin [A Blok] 1968 yılında yapımına başlandığını biliyorum. Ben o yıllarda lise öğrencisiydim. İskenderun Devlet Hastanesi B Blok binasını ise biz yaptık. 1987 yılında yapımına başladık, ben de şantiye şefiydim. Savcılıktaki ifademde, yaptığımız bu binanın 6 Şubat depremlerinde ayakta kaldığını söyledim" dedi.
Savcılık ifadesinin ardından hakim karşısına çıktığını belirten Tapanyiğit, yurtdışına çıkış yasağı ve adli kontrol şartıyla serbest bırakıldığını kaydetti.
Av. Arpacı: Belirsizliğin içine çekilmekteyiz
A Blok için 2012'de 'depreme dayanıksız' raporu verilmesine ve bu rapordan hareketle 'yeni bina' talebinin hastanenin resmi internet sitesinde yer almasına rağmen bugüne kadar hiçbir kamu görevlisi ifadeye çağrılmadı.
bianet'e yazılı demeç veren Av. Şahap Arpacı'ya göre, "Hiçbir kamu görevlisinin soruşturma kapsamında ifade vermediği, çıkıp özür dilemediği ve adli idari mekanizma içerisinde kendisini sorumlu hissetmediği bir belirsizliğin içine hızla çekilmekteyiz."
"Taammüden işlenmiş bir kamu cinayeti"
A Blok'ta hayatını kaybeden Raif Şanlı ve oğlu Özcan Şanlı'nın ailesini temsil eden Av. Şahap Arpacı, yaşananları 'kamu cinayeti' olarak nitelendirdi:
"Nihayetinde kimsenin tutuklu olmadığı, sorumlusunun kim olduğunun bilinmediği, taammüden işlenmiş bir kamu cinayetinin faillerinin devlet bürokrasisinin sağlam arka kapılarında saklandığı bir anonim soruşturma dosyası bugün kamuoyu vicdanının önünde beklemektedir."
Deprem Suçlarını Soruşturma Bürosu'na bağlı savcıların tek bir kamu görevlisini dahi ifadeye çağırmadığını vurgulayan Av. Arpacı, "Bunun yerine çoktan ölmüş olan veya 70'li yaşlarındaki müteahhitlerin 'avına' çıkarak yaşanan katliamı bir giz perdesiyle örtmeye çalışıyorlar" dedi.
"Hakikat olan devletin sorumluluğu"
Savcılık aşamasında bulunan hastane soruşturmasını ısrarla takip edeceklerini belirten Av. Arpacı, sözlerini şöyle sonlandırdı:
"İdarenin hukuki, cezai ve mali sorumluluğu anayasa başta olmak üzere ulusal mevzuatımızda açık şekilde düzenlenmiştir. Bu bina, kamu binasıdır.
Onlarca yurttaşımız depreme dayanıksız bu binada can vermiştir. Aileler parçalanmış, hayatlar sönmüş ve derin bir acı yaşanmaktadır.
Savaş görüntülerinden farksız hastane enkazında aradığımız şey hakikattir. Hakikat olan şey ise devletin sorumluluğudur.
İddianameden kaçırılacak her görevli, devletin sorumluluğunu perdelemeye çalışan her hukuk müdahalesi kamuoyu vicdanında yargılanacaktır."
(VC)