Yeşiller Partisi, 1 Mayıs'ta 1977'de katledilen 35 kişinin yanı sıra 1989'da öldürülen Mehmet Akif Dalcı'yı da anmak için bütün gücüyle Taksim'de olmaya hazırlanıyor. Korteje, "İş, adalet, özgürlük", "Doğanın ve insanın sömürülmesine son", "Katliamın failleri bulunsun, hesap sorulsun" sloganlarıyla Şişli yönünde katılacak.
Yeşiller Partisi Eşsözcülerinden Hüseyin Güngör, "1 Mayıs emek sermaye karşıtlığından doğsa da bugün demokrasi, ve özgürlük mücadelesi veren bütün halkları, ezilenleri, kadınları, cinsel tercihlerinden ötürü ayrımcılığa uğrayanları, yoksulları, ekoloji ve çevre hareketlerinin tümünü kapsayan mücadele hattını simgeliyor" diyor.
"Emek cephesi yeterince duyarlı değil"
Yeşiller Partisini "eko politik bir siyasal örgütlenme" olarak tanımlayan Güngör, "Yerel hareketler, inisiyatifler, platformlar ve çevre örgütlenmeleri de ekoloji mücadelesi yürütüyorlar. Benzer şekilde emek mücadelesi de farklı politik, sendikal ve diğer sivil toplum örgütlenmeleri üzerinden yürüyor. Bu çeşitlilik çoğu zaman kesişmekle birlikte çakışan alanlar da yaratıyor" diyor.
Emek cephesinin ekoloji konusunda henüz istenilen düzeyde bir duyarlılık geliştiremediğini belirten Güngör, "Emek hareketinin ana gövdesini oluşturan sendikaların ekoloji mücadelesinin içine çekilmesinde bizlerin de yetersizlikleri olduğunu peşinen kabul etmek gerekir" diye de ekliyor.
Demokrasi, emek, ekoloji
Güngör, Yeşiller Partisi'nin hedefini "ekolojik, paylaşımcı, demokratik, çok kültürlü ve çoğulcu bir toplum oluşturmak" olarak tanımlıyor; "Yaşiller Partisi, ayrımcılığı, ırkçılığı, her türlü şiddeti reddederek doğayı ve insanı sömüren kapitalizme karşı yerel ve küresel karşılıklarıyla ortak mücadele yürüten politik bir siyasal partidir" diyor.
Güngör, bu politikaları da emek, demokrasi ve ekoloji cephesi olmak üzere üç ana başlık altında sıralıyor:
Demokrasi cephesi: En büyük sorun, yeniden şiddet sarmalına giren Kürt sorunu. Nefret suçları, cezaevi ölümleri, ırkçı saldırılar, TMK mağduru çocukların uğradığı haksızlıklar... Bu sorunlara; iktidar ve sözde muhalefete karşı demokratik kitle örgütleriyle ortak bir mücadele hattı örülmesi gerekiyor.
Emek cephesi: Emek cephesinde de haklar budanıyor. Çalışanların özlük hakları, kıdemleri, emeklilik hakları ellerinden alınarak çağdaş kölelik dayatılıyor. İşsizler ordusu büyüyor. Yoksulluk ve çaresizlik yaygınlaşıyor. Emek mücadelesinin dinamiğini oluşturması gereken sendikaların sendikacılık tarzlarının sorgulanması ve toplumdaki ezilenlerin emek mücadelesinin içine çekilmesi gerekiyor.
Ekoloji cephesi: Türkiye'de üretim ve emek değil siyaset ve rant ekonomisi geçerli; her bir doğa alanı bu talancı anlayışın saldırısı altında. İki bin kadar baraj ve HES' ten bahsediliyor. Bu, suyunu kestiğiniz her bölgede ekosistemi ölüme mahkum etmek demek. Nükleer ve termik santral sevdasından vazgeçilmesini, iklim değişikliğinin durdurulmasını, yenilenebilir enerjiye yönelimi sağlayacak yasal düzenlemeler yapılması gerekiyor. (BB)