"Artık insanın devletten önce geldiği" ifadesinin yer almasına karşın tasarıyı "özgürlükçü ceza hukukunda olması gereken özelliklerden uzak" diye niteleyen Kanar, şu noktaları vurguluyor:
Yeni suçlar
* Yasa tasarısında "devlet sırrı, politik sır" kavramlar genişletilerek korunuyor.
* Cinsel özgürlük ile ilgili suçlar, yine bireysel özgürlük açısından değil de, devletin resmi ideolojisine uygun bir şekilde genel ahlak ve adap düzenlemesi içerisinde yer almış. Yine örneğin kişiye karşı ulaşım araçlarının engellenmesi, devlete karşı yönelik suçlar kapsamında yer aldı. Bu da gösteriyor ki, esas olarak devletin korunmasını temel alan bir mantık bu tasarıda da devam ediyor."
* Tasarıda savaş kavramı "fiili çatışma ve seferberlik"i de kapsayacak şekilde genişletiliyor, bu durum da çok sakıncalı. Çünkü bu tür haller savaş kavramı içerisine çekilirse, insan hak ve özgürlükleri çok ciddi kısıtlamalara, tehlikelere uğrayabilir.
* Bu ceza yasa tasarısında aslında 13 No'lu protokol düzenlemesindeki hükümlerin yer alması gerekirdi. Yani savaş ve savaş hali dönemlerinde idam cezasının uygulanmaması, kaldırılması gerektiği düzenlemesinin yer alması gerekirdi. Ama maalesef tasarıda böyle bir hüküm de söz konusu değil."
Olumlu yanlar da var
Avukat Kanar, tasarıdaki "olumlu" tarafları da şöyle sıralıyor:
* Cezaya ilişkin otomatik kanuni sonuçları kaldırıyor. Güvenlik tedbirlerinde kanunilik ilkesi getiriliyor. Kanunsuz suç ve ceza olmaz ilkesi güvenlik tedbirleri açısından da getiriliyor.
* Sivillerin artık askeri mahkemelerde yargılanamaması düzenlemesi getiriliyor. Kısa süreli, hürriyeti bağlayıcı cezaya mahkum olanların, bu hapis cezası yerine, kendi rızasıyla 6 ay kamuya yararlı bir işte çalışabilme düzenlemesi getiriliyor. Ayrıca 6 aydan az hapis cezalarının, cezaevlerinde değil de evde geçirilmesi uygulaması gibi düzenlemeler getiriliyor."
Köklü çözüm yok
Kanar, genel itibariyle tasarının köklü bir çözüm getirmekten uzak olduğunu savunuyor:
* Bazı açılardan olumlu gelişme var ama temel mantık açısından hala özgürlükçü ceza hukukunun kriterlerine ulaşabilen, yakalayabilen bir anlayış, perspektif tasarıya hakim değil.
* Tüm dünyada ceza hukukunda, suç, ceza, hapishane kavramlarının terk edilmesi, bunların yerine daha yeni kavramların kabul edilmesi yani suçtan toplumun ve sistemin de sorumlu olduğu anlayışıyla insancıl bir ceza hukuku üretilmesi çalışmaları var.
* Bu perspektifle baktığımızda da yeni getirilen tasarının da karma, eklektik, sorunlarımıza, özgürlükler açısından radikal, kökten çözüm getirmeyen bir tasarı olduğu rahatlıkla söylenebilir."(HA/NK)