"Leyla Zana başta olmak üzere eski Demokrasi Partililerin (DEP) sürecin içinde olması dışında, bu oluşumda herhangi bir yenilik görmüyorum" diyen Kalyon, kuruluş aşaması itibarıyla da "Demokratik Toplum Hareketi"nin, örneğin bir DEP genişliğinde olmadığını söylüyor.
"Eski parti genel başkanlarının ve birtakım isimlerin parti içinde yer alması bir genişlik ve kucaklayıcılık yanılsaması yaratmamalı" diyen Kalyon, aynı şeyin Türkiye partisi olması iddiası bakımından da geçerli olduğu görüşünde.
Yeni oluşumun Türkiye partisi olması zor
Kenan Kalyon, "Türkiye partisi olma iddiasına kuruluş aşamasında en çok yaklaşmış partiler DEP ve Halkın Emek Partisi (HEP) idi. Ancak şu anda Türkiye'de soldan, çeşitli kadro ve dinamiklerin buna destek ve yaygın katılım vereceğini sanmıyorum. Türkiye partisi olma iddiasını ete kemiğe büründürecek olan da budur" diyor ve nedenlerini şöyle sıralıyor.
* Kürt hareketinin çizgisi ve duruşu ile Türkiye solunun sosyalist çizgisinin tutumu arasındaki mesafe, DEP'in kuruluş aşamasına göre, açılmış durumdadır. Mesafe açılması en önemli nedendir.
* Aslında gerek Gündem gazetesi pratiğinde olsun, gerek bu partilerde olsun, Türkiye solcuları bir deneyim yaşadılar ve yapamayacaklarını gördüler. Bu deneyimin dersleri her iki taraf açısından da sergilenmedi.
* Parti kurma, kapatılan partilerin yeniden isim değiştirmesi, Kürt hareketi açısından yap boz tahtasına dönmeye başladı. Bir süre önce Özgür Parti kuruldu; şimdi o kapatılıyor. Bu açıdan ikna edici bulunmayacaktır.
Kenan Kalyon, "Fakat bu durum, yeni kurulacak partinin işlevi olmadığı, yenilik olmayacağı anlamına gelmez. Yenilik, DEP'lilerin sürecin içinde olmasıdır. Hareketin de toparlayıcı bir işlevi olacak" diyor ve ekliyor:
Yeni oluşum merkez kaç etkileri azaltacak
* Kürt hareketinden baktığımızda "Demokratik Toplum Hareketi"nin işlevi olmadığı söylenemez. Bir süredir Kürt hareketinde merkez kaç etkiler artmış durumdadır. Bu parti bir süreliğine bunu sona erdirebilir. Asıl işlevi budur.
* Eski DEP'te ve partilerde, parti başkanlığı yapmış olanlar, köşeye çekilmişler, küskünlük eğilimleri artmıştı. Seçim döneminde de bunu gördük. Birçok kişi sessiz boykot sürdürdü. Yeni oluşum bütün bunları sona erdirebilir.
Destek verenler
Şu anda "Demokratik Toplum Hareketi"ni desteklediğini açıklayanların tamamının zaten sürecin içinde olduğunu ifade eden Kalyon, "Çeşitli dönemlerde aktif rol üstlendiler. Ama bunlar legal siyaset açısından eşitlerdi. Eşitler içinde birinci olarak ortaya çıktılar; bedel ödemiş olmanın getirdiği bir saygınlık da var. Osman Öcalan'dan yana tavır alabilirlerdi; almadılar" diyor.
Dün destek açıklaması yapan eski HEP Genel Başkanı Ahmet Türk'ün "Demokratik Toplum Hareketi"nin başkanının kim olacağı sorusunu "Halkımız kimi isterse o, partinin veyahut siyasi oluşumun başında olacaktır" diye yanıtlaması konusunda Kalyon'un görüşleri şöyle:
* Bir halkoylaması yapılmayacağına göre, parti başkanı İmralı, DEP'liler, bu oluşuma katılacak eğilimler arasındaki görüşmelerle belirlenecektir.
* İmralı bir Türk, bir Kürt dönüşümlü başkanlık önerdi. Pınar Selek'in adı geçti. Bu şimdiye kadar tekzip edilmedi.
* Başkanın bütünleştirici ve saygınlığı olan bir isim olması gerekli. Leyla Zana veya Hatip Dicle olabilir.
* Benim kişisel kanaatim ise, Leyla Zana'nın oturmaya başladığı konum itibarıyla, parti başkanlığı gibi iç mücadelelerle yıpranma olasılığı olan bir işi üstlenmemesinin hem Zana, hem Kürtler için daha hayırlı olacağıdır.
Nasıl olmalıydı
"Demokratik Toplum Hareketi"nin doğal olarak eski DEP'lilerin çıkışıyla ve bu arada yaşanan iç sorunlarla bağlantılı olduğunu ifade eden Kalyon, "Kürt hareketinde yeni bir kuruluş heyecanı yaratmak gerekiyordu, tavsama vardı. Ancak bu oluşumda hiçbir yenilik görmüyorum. Yeni yönelişin ciddi bir muhasebeye dayanmadığını söyleyebilirim" diyor.
Yeni bir oluşum nasıl olmalıydı sorusuna Kenan Kalyon'un getirdiği öneriler şöyle:
* Bir kere bu Türkiye partisi olma iddiasının her defasında denendiği halde neden gerçekleşmediğinin irdelenmesi lazımdı.
* Ayrıca tartışılması gereken konular var. Birincisi fikir almak denince Kürtler arasında İmralı'dan fikir almak anlaşılır. Buranın kararları, buranın kendi dinamiği içinde mi alınacaktır, yoksa hep bir dış onay merci olacak mıdır, tartışılmalıydı.
* Bu partinin çizgisi genel siyasi yelpazede nereye oturuyor konusunun tartışılması gerekirdi.
* Nihayet oluşum etnik esasın önüne geçecekse, yani Kürtlerin talepleri partinin hüviyetini belirleyen tek konu değilse, bu parti Türkiye'nin öteki toplumsal forumları için ne düşünmektedir tartışılmalıydı.
* Bu partinin belediyecilik deneyimleri vardır ve bu konuda hiçbir değerlendirme yok ortada.
Silahlı çatışma ve AB tavrı
Kenan Kalyon, ayrıca, netleşmediği taktirde zamanla çelişkiye düşülebilecek çeşitli netameli konular olduğunu kaydediyor:
* Birincisi yeniden başlamış olan silahlı çatışma karşısındaki tavırdır. Partiyi zora sokacak bir sorun bu.
* İkincisi AB sürecine bakıştır. Yani parti Kürt sorununun çözümünü AB sürecine endeksliyor mu? Zana'nın Avrupa Parlamentosu'ndaki konuşmasından bunu çıkarmak mümkün. Avrupa'nın azınlık yorumu Kürt sorununun çözümü ve AB üyeliği ile ilişkilendirilmiş gibi.. Ancak İmralı'dan başka mesajlar geliyor.
Kenan Kalyon, "Bütün bu sebeplerden dolayı kuruluşun ciddi bir ön muhasebe yapılmadan gerçekleştiği kanaatindeyim" diyor. (YS/BB)