*Virüsün laborotuvar ortamındaki görüntüsü.
Geçen yılın son günü tespit edilen yeni tip koronavirüs (Covid-19) bütün seneye yayılırken, son günlerde iyice hızlanan aşı çalışmaları geleceğe dair umut veriyor. Ancak şu anda İngiltere, Danimarka, Hollanda ve Güney Afrika'da (Fransa netleşmedi) görülen mutasyon sonucu oluşan koronavirüsün yeni varyantı dünyayı korkuttu.
Almanya'da Dresden Üniversitesi Tıp Fakültesi'ne bağlı olarak sinir bilim ve genetik üzerine çalışan Doç. Dr. Çağhan Kızıl, bu yeni varyantla ilgili sorularımızı yanıtladı.
"Bu varyant birden çok mutasyon içeriyor"
Yeni tip koronavirüsün çeşitli mutasyonlara uğradığını pandeminin neredeyse ilk günlerden beri biliyorduk, bu mutasyonun farkı ne oldu? Hangi yönden farklı?
Bu varyantla ilgili fark aslında birden fazla mutasyonun bir arada bulunmasından kaynaklanıyor. Daha önce bu görülmemişti. O nedenle biraz kaygı uyandırıyor.
Daha önceki bilgilerimize göre baktığımızda bu değişikliklere tek tek baktığımızda öne çıkan kısmı deneysel olmasına rağmen virüsün etkisini değiştirebilecek özellikte olması.
Yeni varyantın daha sert, daha güçlü bağlanabileceği ve belki bağışıklık sisteminin hafızasına kaçabileceği gibi teorik fikirler var.
Bunların hepsini bir araya koyduğumuzda ve İngiltere makamlarının açıkladığı verilere göre daha hızlı yayıldığını düşündüğümüzde daha temkinli hareket etmemiz gerekiyor.
Aşılar yeni varyantta işe yarayacak mı?
Geliştirilen mevcut aşıların yeni varyantta da işe yarayacağı düşünülüyor ilk belirlemelere göre ancak Cambridge Üniversitesi'nden Prof. Ravi Gupta, "Bu virüs potansiyel olarak aşıdan kaçma yolunda ilerliyor, buna yönelik ilk birkaç adımı attı bile" diyor. Siz ne diyorsunuz?
Şu an için kesin bir bilgi aslında yok. Bu durumda biraz sakin olmamız gerekiyor. Bağışıklık sistemimiz nasıl farklı virüslere karşı tepki veriyorsa, bu özellikle aynı virüsün farklı versiyonu olduğu için bağışıklık sistemimiz tepki verecek.
Asıl mesele, şu anda halihazırda yapılan aşıların etkisinin sıfırlanıp sıfırlanmayacağı. Şu anda iki mRNA aşısı onaylanmış durumda, diğerleri de arkadan geliyor.
Bu aşılar virüsün S proteini (spike proteini) denilen bölgele hitap ediyor. Yeni varyantta bu bölgede çok büyük bir değişiklik yok. Yani, virüsün o skaladan çıkabileceğini düşündürten bir veri şu an için yok. Dolayısıyla aşılar etkili olmaya devam edecek.
- NOT: Dünyadaki viral örneklerin genetik kodlarını izleyen Nextstrain'den elde edilen verilere göre, Danimarka ve Avustralya'daki yeni mutasyonu alan vakaların İngiltere'den geldiğini gösteriyor. Hollanda da vakalar bildirirken, Fransa "Bizde de olabilir" açıklaması yaptı.
Zaten aşı sadece bir tip tepki yaratmıyor. Kanımızda antikor dediğimiz maddeler var. Üç boyutlu bir heykelin çok farklı bölgelerinden kalıplar çıkarttığınızı düşünün.
Bir tane çıkartmıyorsunuz, bu kalıplardan bir tanesi çalışmayabilir, heykeliniz değişir ve bu kalıp artık oraya uymaz, onu kullanamazsınız artık ama diğerlerini kullanabilirsiniz.
Asıl mesele vücudun ne kadar farklı bir bağışıklık tepkisi geliştirdiği ki bu virüse karşı artık yüzlerce antikor ürettiğimizi biliyoruz.
Bu antikorlardan bazıları etkisiz hale de gelebilir doğrudur ama vücut yine bu virüse karşı başka tip antikorlar yapacaktır.
Dünyanın sonu geliyor durumu yok
Yani, "bu artık canavar bir virüs oldu", "dünyanın sonu geliyor" gibi bir durum söz konusu değil. Ama temkinli olmak gerekiyor, yayılım artmamalı.
Nasıl oluştu?İngiltereli bilim insanlarına göre bu yeni varyant alışılmadık derecede yüksek oranda bir mutasyona uğradı. En olası açıklama, varyantın, virüsü yenemeyen bağışıklık sistemi zayıflamış bir hastada ortaya çıkması olarak görülüyor. Yani hastaların vücutları, virüsün mutasyona uğraması için bir üreme alanı haline geldi. |
Zaten baştan beri virüsün yayılmasını engellemeye çalışıyorduk. Bu daha fazla yayılan bir virüs ise ona göre tedbirler almak gerekiyor.
Şöyle düşünebilirsiniz; hiç insanın girmediği bir coğrafyayı düşünün. Oraya iki kişi giriyor ve orada bir topluluk kurmaya başlıyorlar. Çoğalıyorlar, zaman içinde 100 kişi, 1000 kişi oluyorlar.
Sonradan bu kişileri incelediğinizde oraya giden ilk iki kişinin genlerinin devam ettiğini göreceksiniz. Çünkü o ilk iki kişi oraya suni olarak bir yapı götürüyorlar. Örneğin bu iki kişi albinoysa diğerleri de albino olacaktır.
Siz o zaman diyebilirsiniz ki dünyadaki normal insan yapısı albino yapısıdır. Ama aslında albinolar binde bir gibi bir orandadır. Biz buna biz "founder effect" (kurucu etkisi) diyoruz.
İngiltere'nin yeni varyantın görüldüğü bölgelerine bu tip gitmişse, bu varyant baskın olacaktır. Tesadüf de olabilir bu.
Evrimde bu çok görülen bir etkidir. Şuna bakmak gerekiyor: Almanya şu anda bu varyantla ilgili bir sekans görülmediğini söyledi.
İngiltere dışındaki ülkelerde de varyant baskınsa, evet daha hızlı yayıldığını söyleyebiliriz. Ama sadece İngiltere'nin bir bölgesine bakarak böyle bir genel geçer sonuç çıkarmak doğru değil.
Yeni varyant daha ölümcül olabilir mi?
Şöyle soru işaretleri de var. Aşı eğer yeterli etkiyi göstermezse virüs bu yeni varyantla daha ölümcül olabilir mi? Bu konuda bir şey söylemek mümkün mü?
Virüsün yayılmasıyla ölümcüllük arasında bir bağlantı olmayabilir. Uzun vadede evrimsel olarak böyle bir bağlantı var ama şu an için böyle bir bağlantı yok.
Çin'de Ocak ayında bize virüsün ilk versiyonuyla ilgili gelen verilere göre -biz ona referans geni diyoruz- bu virüste 17 farklı değişiklik var.
Varyantın adıSARS-CoV-2 VUI 202012/01 adı verilen mutasyon, "reseptör bağlanma alanı" olarak bilinen yapının en önemli kısmını değiştiriyor. Bu, sivri uçların vücudumuzdaki hücrelerin yüzeyiyle ilk teması yaptığı nokta oluyor. |
Ama şu an dünyada olan başak halde olan virüslerin ineredeyse yüzde 100'ünde olan bir değişiklik var: S proteininde başka bir değişiklik bu.
Yaz aylarından biraz önce ortaya çıkmıştı. O zaman varyant ile ilgili hücreye çok hızlı bağlanıyor, belki hastalığın şiddetini artırabilir teorisi vardı.
Evet hücreye daha hızlı bağlanıyor ama hastalığın şiddetini artırmıyor. Yani mutasyonlar olabilir, daha da hızlı yayılabilir ama bu hastalığın şiddetini artıracağı anlamına gelmiyor illa ki. Yine de tedbiri elden bırakmamak gerekiyor.
Yayılmayı artırmak istiyor virüs, çünkü evrimsel seçilim bunu gerektiriyor, ama öldürmek de istemiyor. Ebola'yı düşünün, çok daha ölümcül ama kısa sürede öldürdüğü için yayılma alanı dar kalıyor.
Yani hastalar kısa sürede ağır semptomlar gösterip tedavi altına alındıkları için çok fazla yayılamıyor.
Koronavirüsün evrimsel avantajı ise hafif semptomlarla atlatılabilmesi. O hafif semptom sürecinde hastalık çok rahat şekilde başkasına geçebiliyor.
Ebolayla karşılaştırıldığında ölümcüllüğü çok düşük olduğu için daha fazla yayılma imkanı buldu. Dolayısıyla çok daha güçlü bir virüse dönüşürse yayılımı da düşecek. Yani ne kadar hızlı yayılıyorsa o kadar az ölümcül olduğunu düşünebilirsiniz.
"Kapanma önlemleri düşünülmeli"
Peki bu noktada ne yapılmalı?
Kişisel bazda değil toplumsal önlemler alınması gerekiyor yani hükümetler tarafından önlemler alınmalı. Türkiye'de hala bizim almadığımız tedbirler, yayılmanın önüne geçmeyen uygulamalar var.
İlk önce bu tedbirleri uygulamamız gerekiyor. Hangi virüs, hangi varyant olursa olsun bizim bu önlemleri almamız ve sıkı şekilde uygulamamız gerekiyor. O yüzden kapanma önlemleri düşünülmeli.
Hala söylüyoruz aylardır, etkili bir kapanma süreci gerekiyor Türk Tabipler Birliği'nin (TTB) de söylediği gibi. Buna odaklanmak gerekiyor bence, virüsün genetik yapısı ile bir felaket senaryosu yazmaktansa...
(PT)