Cumhuriyet Üniversitesi Psikoloji Bölümü'nden Prof. Dr. Serdar M. Değirmencioğlu "çocukların ve gençlerin cinsellikten arındırılan bir dünyada yaşamasıyla cinsel istismarın engellenemeyeceğini" söyledi.
Türkiye'nin "Avrupa Konseyi Çocukların Cinsel Sömürü ve İstismara Karşı Korunması Sözleşmesi"ni onaylamasının ardından yeni düzenlemelerin yapılması bekleniyor. Daha önce yasada öngörülen, cinsel istismar suçu işleyenlere kimyasal işlemle hormonal müdahale değişmiyor, ancak bazı yeni "tedbirler" getirilmesi planlanıyor. Bunlar arasında, çocukları internet yoluyla buluşmaya çağırmanın cinsel istismar teşebbüsü olarak değerlendirilmesi, 18 yaşın altındakilerin "çocuk" olarak kabul edilmesi ve çocukların ilk ve ortaöğretimde, cinsel istismar ve risklerine karşı uyarılması gibi maddeler bulunuyor.
Muhafazakar bir mantık
Prof. Dr. Serdar M. Değirmencioğlu yasayı ve yeni düzenlemeleri bianet'e değerlendirirken "cinselliği muhafazakar bir dünya görüşüne uygun olan dar bir alana hapsetmenin" sakıncalarına dikkat çekti.
"Kişisel olarak tatmin eden bir öneri görmüyorum. Dünyadaki yapılmış olan çalışmalar ve araştırmalarla yeterince uyumlu olduğu söylenemez. Daha çok ABD'deki muhafazakar yönetimlerin uygulamalarını çağrıştırıyor. 'Biz bunu sevmeyiz, bunu istemeyiz, bunu yapanı da cezalandırırız. Cezamız da akıllara durgunluk verecek bir ceza olabilir' gibi bir mantık yürütülmekte.
Bu birçok yerde muhafazakarlığın bir çeşit işareti olarak görülebilir. Benzer uygulamalar İslam yoğunluğu olan ülkelerde de geçerli: Varolan sorunu ciddiye almaktansa daha çok varolan cinsel ilişkiyi özellikle bir suça dönüştürmek ve giderek daha dokunulmaz hale getirmek; bunu da muhafazakar bir dünya görüşüne uygun olarak yapmak..."
Toplumu cinsellikten arındırmaya çalışmak hata
Prof. Değirmencioğlu, yasanaın mantığının nasıl bir eksen üzerine oturması gerektiğini sorduğumuzda şunları söyledi:
"Benim bulunduğum noktadan bu tip yasalar dünyanın hemen her yerinde aynı şekilde düzeltilmek durumunda. Cinselliğin reddi üzerine kurulamaz!
Ayrıca, çocukların ve gençlerin cinsellikten arındırılan bir okul ve arındırılan bir dünyada yaşamasıyla cinsel istismar engellemez. Tam tersine, çocukların ve gençlerin cinselliği tanımaları cinsel istismarın engellenmesi açısından çok önemli bir adımdır."
Çocuklara ve gençlere biz cinselliği kesinlikle ne gösterelim ne öğretelim, hatta internete de gerekirse sansür koyalım ama onun ardından da cinsel istismar ortaya çıkarsa cinsel istismarı korkunç bir şekilde cezalandıralım, deniyor. Oysa, toplumun cinsellikten arındırılması ya da cinselliği yadsıyor gibi davranması cinsel istismarı ortaya çıkarak en önemli nedenlerden bir tanesi."
Cinsel istismardan hükümlüsü de toplumun parçası
Prof. Değirmencioğlu, cinsel istismarı yapan kişinin DNA'sının saklanacağını ve diğer ülkelerin bilgisine sunulacağı yönündeki düzenlemeyi ise "anlamsız bir öneri" diye değerlendirdi.
"Görebildiğim kadarıyla, bu teknolojik açıdan sanki çok işe yarayacakmış gibi bir öneri olarak getirilmiş ama aslında herhangi bir anlamı olmayan bir öneri.
Toplum eğer gerçekten cinselliği kabul eden bir toplumsa cinselliği yanlış yaparak yaşayan birilerini de içinde barındırmak zorundadır. Cinsel istismar nedeniyle herhangi bir şekilde hüküm giyen bir kişi aynı zamanda o toplumun bir parçasıdır ve rehabilitasyonu gerekir. Yoksa bu tipteki uygulamalar, cinsel suçtan hüküm giyen kişinin bir şekilde toplum dışına itilmesini önerir. Böyle olduğu zaman da toplum bir kez daha, sanki cinsellik çok rahat ve olağan yaşanıyor da bu insanlar bazı çizgileri aştıkları için toplum dışına itilmeli gibi bir aldatmacaya itiliyor.
Oysa bu insanlar, tıpkı başka birçok insan gibi cinsellikle ilişkili sorunları olan insanlar. Cinsel istismarın varolduğu bir yerde, büyük ve korkunç cezalar yerine, cinsel istismar nereden kaynaklanıyor ve nasıl gerçekleşiyor üzerine çok ciddi araştırmalar yapmak gerekir. Ama bunu yaparken de çocukların ve gençlerin okulda cinselliği, öğrenmeleri gereken çok önemli bir şey olarak öğrenebilmeleri gerekir." (YY)