Yılın önemli bir bölümünü İstanbul'da geçiren, Şark Enstitüsü'nde yaptığı çalışmalarla Türk hukuk sistemini, sivil toplum kuruluşlarını ve dernekler yasasını inceleyen Alman hukukçu, Türkolog Gottfried Plagemann , Türkiye'yi yıllardır meşgul eden Anayasa değişikliği konusunda bunları söylüyor.
Aynı yasayı başka türlü uygulayabiliyorsunuz
Gottfried Plagemann, İstanbul'u tanımaktan mutlu olduğunu, ancak Türk hukuk sistemindeki uygulamalara şaşırdığını anlatıyor, Alman ve Türk yasalarındaki benzerliklere dikkat çekerken, iki ülkenin yargı anlayışındaki farklılıklara değiniyor:
" Türk hukuku alıntılarla oluşturulmuş , derleme bir sistem. Bazı yasalar uyarlanmış, bazılarının uyarlanmasına bile gerek duyulmamış. Bu nedenle uygulamada önemli sorunlar çıkıyor. Aynı yasanın yurtdışındaki uygulanışı ile Türkiye'deki uygulanışı çok farklı.Hatta Türkiye'de aynı yasa, değişik biçimlerde uygulanabiliyor. Bazen çok sıkı uygulanıyor, bazen hiç yokmuş gibi davranılıyor. Bu durum, araştırma konusu olacak kadar şaşırtıcı."
1982 Anayasası'nın derleme olmayıp o günün koşullarına uygun hazırlandığını, katılımcı demokrasi anlayışıyla bağdaşmadığını söyleyen Plagemann, Anayasa değişikliğini ise yetersiz buluyor:
"Türkiye'deki sivil toplum örgütleri, '80 öncesi dönemin sorumlusu olarak görülmüş. Bütün şiddet olaylarının derneklerin amaç dışı faaliyetleri nedeniyle ortaya çıktığı düşünülmüş. Anayasa ve dernekler yasası böyle bir mantıkla hazırlanmış. Dernekler, sivil toplum örgütleri ve vatandaşlar; devlet kontrolüne alınmış. Yapılması planlanan değişiklikler, umut verici, ancak yetersiz. Kısıtlayıcı maddelerdeki belirsizlikler, somut ifadelere dönüşmedikçe değişiklik işe yaramaz."
Gottfried Plagemann'ın uzmanlık konusu , sivil toplum örgütleri ve dernekler yasası. Bu konuda söylenecek sözü de çok tabii ki... Söze, "derneklerin hakları, aslında kişilerin ve vatandaşların haklarından ayrı değildir" diye başlıyor ve şöyle sürdürüyor:
"Dernekleri, ihtiyaçları doğrultusunda vatandaşlar oluşturur. Bu açıdan, derneklerin özgürlükleriyle vatandaşlarınki paralel olmalıdır. Derneklerin özel bir denetleme mekanizmasına ihtiyacı yoktur. Önemli olan, kişi haklarının ne kadar sınırlandığı, özgürlüklerin nerede son bulduğu..."
"Türkiye'de dernekler; İçişleri Bakanlığı'nın izniyle kuruluyor, Emniyet Müdürlüğü'ne bağlı Dernekler Masası tarafından denetleniyor. Almanya'da bu tip örgütler siyasi değil, mali sorun olur genellikle. Kamu yararına kabul edilme kaygısı da sadece vergiden muaf tutulmak , mali bağış alabilmek içindir. Dolayısıyla, sadece Maliye Bakanlığı tarafından özel bir denetime tabi tutulurlar."
"Türkiye'de derneklerin uluslararası derneklerle ilişkiye girmesi yasa ile engellenir. Ancak, İçişleri Bakanlığı'nın izniyle istisnai durumlar yaratılır. Uluslararası ilişki, Türk devleti için tehlike olarak algılanır. Almanya'da ise böyle bir kısıtlama yok. Sadece, Almanya'da yaşayan yabancıların dernek kurma haklarıyla ilgili bir takım sınırlamalar getirilmiştir."