Dink, yönetmelikteki süre kısıtlaması ve yayınlardan sonra yapılacak tercümenin "gereksiz ve toplumda kabul görmeyecek uygulamalar" olduğu görüşünde:
"Bu güvensizlik ortamında bir gıdım hak vererek bu işler toplumda kabul görmez. Geçici olarak bu tür uygulamalar kabul edilebilir belki ama zamanla bu hakların hepsinin genişlemesi, sürenin yarımşar saat değil 24 saate çıkarılması gerekiyor."
Azınlıklar yönetmelikte yer almamalı
Yönetmeliği azınlık hakları çerçevesinde ele alan Dink, "Lozan Antlaşması'yla azınlık kabul edilen, Ermeni, Rum ve Musevilerin bu yönetmelik dışında tutulmaları gerektiğine" dikkat çekiyor:
"Çünkü azınlıkların kendi dillerini, eğitimlerini, kültürlerini zaten bu ülkede tanınmış olan haklarla kullanıyorlar. Azınlıklara tanınmış haklar daha geniştir. Bizim kendi okullarımız var. Ama bizim radyomuz, kanalımız yok. Bu bir hak kısıtlaması nedeniyle değil, kendi maddi gücümüzün, insan kaynağımızın olmamasından kaynaklanıyordu. Bugüne kadar bu denenmedi de ayrıca. Hiçbir azınlık şimdiye kadar radyo açmak için başvurmuş değildir. Dolayısıyla devlet engel olur muydu, bilemeyiz."
Ermeniler radyo açma hazırlığında
Dink, herhangi bir yayın deneyimi olmayan Ermenilerin son zamanlarda özellikle radyo açma projeleri olduğunu söyledi, fakat maddi ve insan kaynağı açısından sıkıntı yaşadıklarını belirtti:
"Biz daha yeni yeni bir radyomuzun olması için düşünmeye başladık. Biz de yakında başvurumuzu yapacağız. Bunun maddi temellerini oluşturup radyomuzu açacağız. TRT'den talep gelirse oturup düşünürüz. Ama getirilen sınırlamalar, çeviri, altyazı, sürenin az olması gibi sistemleri gereksiz buluyorum, bence devletin artık toplumun bütün kesimlerine güvenmesi gerekir."(HA/BB)