17 Ocak günü de Hrant'ın katledildiği günden iki gün önce, tüm yürekleri sızlatan, herkesi öfkelendiren o karar çıktı ve dava "son"a erdi.
Dün gece dava sonucunun verdiği öfke ve Hrant Dink'siz geçen beş yılın verdiği üzüntüyle yüzlerce Ankaralı, Birgün gazetesi önünde toplandı.
Saat 18.00'de ellerinde Dink'in fotoğrafının olduğu dövizlerle Sakarya Caddesi'ne yürüyen Hrant'ın arkadaşları, yürüyüş boyunca hep bir ağızdan "Faşizme inat kardeşimsin Hrant", "Hepimiz Hrant'ız, hepimiz Ermeni'yiz" sloganlarını haykırdı.
Yürüyüş sırasında bianet'e açıklama yapan EMEP Genel Başkanı Selma Gürkan, adalet duygusundan yoksun olan yargı sistemine karşı duyduğu öfkeyle bugün bu eylemde bulunduğunu söyledi ve şunları ekledi: "İki gün önce mahkemenin verdiği karar siyasi bir karardır. Bu verilen kararla bu aslında devlet aklanmış oldu. Sadece aklanan üç tane katil değildir, sistemin kendisidir. Hrant'ın ölümündeki devletin rolü aklanmış oldu. Bu açıdan da Hrant için verilen bu karar devlete egemen olan anlayışında bir göstergesidir. Yargının bağımsız olmadığını da burada görüyoruz. Aynı zamanda yargı sisteminin adalet taşımadığını da bu karardan gördük."
"Hrant'ın katili Ermeni soykırımının mimarlarıydı"
Araştırmacı-yazar Temel Demirer ise, öfkesiyle, sınıf kiniyle ve Hrant'a duyduğu kardeşlikle bugün eylemde yer aldığını söyledi ve şunları dile getirdi: "Beş yıl önce Hrant'ın katili Ermeni soykırımının mimarlarıydı. Beş yıl sonra bugün bu kararı alanlar, dedelerimize soykırımcı dedirttirmeyiz diyen AKP'dir. Devlette süreklilik esastır. AKP bugün devletleşmiştir. Devlette AKP'lileşmiştir. Değişen bir şey yok mücadelemize devam edeceğiz. Sosyalist olarak bunları unutmayacağız ve asla affetmeyeceğiz."
Yürüyüşün ardından Sakarya Caddesi'nde bir konuşma gerçekleştiren Birgün Gazetesi yazarı Doğan Tılıç, "Hrant, bu ülke için bir şanstı, bu ülke gazeteciliği için, özgür ve eşit vatandaşların kardeşçe bir arada yaşadığı bir Türkiye'nin kurulabilmesi için şanstı. Onun kalemi faşist bir örgüt tarafından kırılana kadar hepimizin bir arada yaşayabileceği özgür ve demokratik bir ülke için yazdı yazılarını ve zaten bunun için kırdılar kalemini" diyerek sözlerine başladı.
"Onun bıraktığı yerden yazmaya devam edeceğiz"
Köylüsünden gazetecisine, öğrencisinden doktoruna kadar muhalif olan herkesin "terör örgütü üyesi" olarak tutuklanırken, Hrant'ın katillerinin arkasında "örgüt" bulunmamasına dikkat çeken Tılıç, Hrant'ın meslektaşlarına gazetecilere seslenerek, "Bedeli ne olursa olsun onun bıraktığı yerden yazmaya devam edeceğiz. Eşit ve özgür vatandaşların kardeşçe yaşadığı bir Türkiye için yazacağız. Bunu yaparsak eğer bin kere de örtseler bu cinayetin üstünü, biz o örtüyü bin kez kaldırmış olacağız. Bunu yaparsak eğer asla öldüremeyecekler Hrant'ı" dedi.
Tılıç'ın ardından eylemi düzenleyen emek ve demokrasi güçleri adına TMMOB Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Soğancı açıklama yaptı. Soğancı açıklamasında, beş yıl boyunca her duruşma Ermeni halkına, Hrant'ın ailesine, arkadaşlarına, avukatlarına bir hakaret ve Hrant'a sıkılan yeni bir kurşun gibi geçtiğini ifade etti. Dink ailesinin avukatı Fethiye Çetin'in sözlerini hatırlatarak "en ağırını en sona saklamışlardı. Yaramızı kanatırcasına, gözümüzün içine bakarak Hrant'ın tüm katillerini aklayı verdiler" diyen Soğancı, bu duruma hiç şaşırmadıklarını, Hrant'ta olduğu gibi bütün dünyanın gözü önünde cinayet işleyebilen bir aygıtla karşı karşıya olduklarını dile getirdi.
Soğancı'nın ardından emek ve demokrasi güçleri adına yapılan ortak açıklamanın Kürtçe halini de Mahmut Konuk okudu.
Eylem hep bir ağızdan Türkçe, Kürtçe ve Ermenice türkülerin söylenmesinin ardından son buldu. (GK/HK)