Yargıtayın kararını siyasi bulan Kutlay, Koçali ve Kürkçügil, iki milyon seçmenin oylarının iptal edilmesinin demokrasi ile bağdaşmayacağını vurguladı; seçim yasalarının değiştirilerek erken seçime gidilmesini önerdiler.
Kararın hiç alışık olunmadık şekilde hızlı verildiğini; barış ve demokrasi mücadelesi veren partileri siyaset kurumu dışına itme politikasının bir parçası olduğunu öne süren Kutlay, sahtekarlık suçlamasına da tepki gösterdi.
Kutlay, Koçali ve Kürkçügil, görüşlerini bianete açıkladı.
Kutlay: Erken seçim kararı alınmalı
* Yargıtaya giden dava, seçim yasaları ve siyasi partiler kanunu ile ilgiliydi. Çok çirkin bir biçimde sahtekarlık ifadesi kullanılıyor. Sahtekarlık, evrak üzerinde tahrifat yapmaktır; oysa biz bunu yapmadık.
* Kırktan fazla ilde örgütlü olduğumuz belliydi; bundan ötürü, seçime girecek partiler listesindeydik. Milletvekili adaylarının listesi, adayların nüfuz cüzdanı sureti ve ikametgah ilmühaberi ile birlikte Yargıtay başsavcılığına ve ilgili mülki amire gönderilir. Yargıtay Başsavcılığına gönderilen listeler tamam olduğu halde; mülki amirlere gönderilenlerde eksiklikler olmuş. Sonuçta, hakkımızda bu karar verildi.
* Davanın dikkat çeken iki yanı var: DEHAP eski Kurucu Genel Başkanı Veysi Aydının da yargılanması ve cezalandırılması. DEHAP Ekim 1997de kuruldu ve Aydın, Mayıs 1998de istifa ederek genel başkanlık görevinden ayrıldı. Prosedürle hiçbir ilgisi olmadığı halde yargılandı.
* İkincisi, dava hiç alışık olunmadık şekilde hızlı sonuçlandı. Bütün bunlar gösteriyor ki, karar hukuki olmaktan ziyade siyasi. Demokrasinin formel hukuk gerekleri yerine getiriliyor. Ancak dava aslında siyasi.
* Dava nasıl sonuçlanırsa sonuçlansın, bizi ilgilendirecek bir yanı yok. Partimiz, demokrasi mücadelesi verirken başından beri büyük güçlüklerle karşılaştı. Bunu da onlardan bir tanesi olarak nitelendiriyoruz.
* Ancak, oyların iptal edilmesi 2 milyon seçmenin tercihlerinin yok sayılması anlamına gelir. Hukuk dışı bir uygulamadır. Biz, bir erken seçim kararı alınmasını ve Türkiyede erken seçime gidilmesini öneriyoruz.
Koçali: Amaç; Iraka asker gönderilmesine tepkiyi zayıflatmak
* Bunun siyasi bir karar olduğunu düşünüyoruz. İki milyon oy almış bir parti var ve siyasetin dışına itilmeye çalışılıyor. Yüzde 10 barajı olmasaydı, DEHAPın mecliste güçlü bir grubu olacaktı. Bu gerçeğe rağmen, DEHAPın milyonlarca seçmeninin iradesi yok sayılmak isteniyor.
* Görüyoruz ki, Türkiyedeki Kürt sorununu adil, demokratik ve kalıcı bir biçimde çözmek mümkündü. Kürtler bunu önerdiler; talepleri de gerçekleşebilir, asgari taleplerdi.
* Türkiye bunu böyle çözmek yerine, Iraka asker gönderip işgale ortak olacak; buna karşılık da KADEKin tasfiyesi sağlanacak.
* DEHAPla ilgili Yargıtay kararı sonrasındaki süreç şöyle olacak: Kamuoyu ve DEHAPın seçmen kitlesi, bu karara kilitlenecek. Böylece amaçlanan, hem Iraka asker gönderilmesine gösterilecek tepkinın zayıflaması, hem de DEHAPın siyasetin dışına itilmesi.
* DEHAPa verilmiş oyların ne olacağı tartışılıyor. İki milyon kişi irade gösterip DEHAPa oy vermiştir. Bu, hiçbir şekilde yok sayılamaz.
* Bu suni sorunun tek çözümü vardır: Erken seçim. Eğer gerçekten demokratik ve çoğulcu bir parlamento isteniyorsa, bunun ilk adımı siyasi partiler yasasının değiştirilmesi, yüzde 10 barajının kaldırılması, demokratik bir seçim sürecinin başlatılmasıdır.
Kürkçügil: Kürt sorunun çözümü erteleniyor
* Şu anda, seçmenin yüzde 45inin iradesi Mecliste temsil edilmiyor. Burada, yasaların seçim barajlarının arkasına saklanarak otoriter bir parlamenter rejim sürdürmeye çalışılıyor.
* İki milyon seçmenin iradesini yok sayan herhangi bir çözümün meşru, demokratik olması beklenemez. Ancak, bu konuda ısrar edeceklerse, bu seçimi değil seçmeni iptal etmek istedikleri anlamına gelir. Karar, yasal olmaktan ziyade, siyasi.
* Demokraside temsil önemli bir husustur. Temsil meselesi ortadan kaldırılıp iki kağıt nedeniyle iki milyon insanın oyu yok sayılıyor.
* Makul olan, meşru bir seçmin yapılmasıdır. Barajın kaldırılması, seçim yasalarının çıkarılması, temsil kabiliyeti yüksek bir meclisin oluşması gerekir.
* Yoksa, Türkiye hala bu yasalar çerçevesinde şekli meseleler etrafında dolanıp durur. Tabii ki, sorunun öbür yanını da belirtmekte yarar vardır: Bu şekli meseleler üzerinde durularak Kürt sorunun demokratik çözümü de sürekli ertelenmektedir. (BB)