Haberin Kürtçesi için tıklayın
Son yıllarda sayıları artarak devam eden “örgüt bağlantılı suçlarla” ilgili davalardaki deliller, Yargıtay kararıyla tekrar tartışılmaya başlandı. Yargıtay’ın “sempatizanlık” üzerinden verdiği karara en net tepki başsavcılıktan gelse de, Diyarbakır Barosu Başkanı Ahmet Özmen’e göre, “Yargıtay sadece kanunu uyguladı.”
Özmen, Başsavcılığın, yerel mahkemenin verdiği bir karara görüş bildiremeyeceğinin de altını çizdi.
Yargıtay 16. Ceza Dairesi, 26 Ekim’de “örgüte sempati duymak, örgüt üyeliğine yeterli kanıt değildir” dedi, Ankara Cumhuriyet Başsavcısı Yüksel Kocaman ise “karara katılmadığını, değişmesi yönünde umudunu koruduğunu” ifade etti.
Yargıtay’ın kararının emsal veya içtihat oluşturma niteliğini, hukuken ve kanunen “örgüt üyeliği” davalarının bu kararın ardından olası seyrini, Yargıtay’ın kararının kanuni geçerliliğini ve buna başsavcının getirdiği yorumu, Diyarbakır Barosu Başkanı, Avukat Ahmet Özmen ile konuştuk.
“Hukuki olarak, Yargıtay’ın değerlendirmesi doğru”
Özmen, Yargıtay 16. Ceza Dairesi’nin kararını değerlendirirken, Yargıtay’ın aslında yıllar içerisinde oluşmuş içtihatlara ve kanundaki tanıma uygun olduğunu ifade etti:
“Örgüt üyeliği yargılamalarında bu karar, yargı sistemi açısından yeni bir konu değil. ‘Örgüt üyeliği’ ile ilgili, yerel mahkemelerin ve üst mahkeme olan Yargıtay’ın binlerce kararı var. Bu kararlar için de yıllar içinde belirlenmiş temel kriterler mevcut.”
Örneğin, örgüt üyeliğine hükmedilmesi için “örgüt hiyeyarşisi, emir-talimat zinciri” içinde bulunmuş olma kriterinin aranması gerektiğini belirten Özmen, ayrıca, “Örgüt adına yapıldığı iddia edilen eylemlerin, çeşitlilik ve yoğunluk arz etmesi gerekiyor” dedi.
Hukukta “sempati” değerlendirmesi yapılır mı?
Yargıtay’ın, “Sempati, örgüt üyeliği için yeterli kriter değildir” değerlendirmesine hukuki olarak katıldığını ifade eden Özmen, “Kanunda hukuki kriterler, koşullar belli aslında” dedi:
“Örgüt üyeliğinden mahkumiyetin ‘sempati’ lehine incelenmesi, ‘sempati duyanlar üyedir’ yaklaşımı hukuken kabul edilebilir yaklaşım değildir zaten.”
“Yani, Yargıtay kanunda yazılanı mı uyguladı?” şeklindeki sorumuzu da “Evet” diye yanıtladı.
Özmen, “Kanuna uygun uygulama da böyledir. Bu karar özelinde, yerel mahkeme Yargıtay kararına uyma veya uymama hakkına sahip. Direnme noktasında karar verirse, yasanın gösterdiği yol, Yargıtay Ceza Genel Kurulu olur. Ceza Genel Kurulu son sözü söyler, dosya neticelenir” diye konuştu.
Diğer örgüt üyeliği davalarını “bağlar mı”?
Ankara Cumhuriyet Başsavcısı Yüksel Kocaman, kararın içtihat kabul edilmesi için Yargıtay Ceza Genel Kurulunu gösterdi ve “Geçerse o zaman hepimizi bağlar” dedi ama 16. Ceza Dairesinin kararının, “Fethullahçı Terör Örgütü [FETÖ]” üyeliği iddiasıyla yargılanan bir sanıkla ilgili alınmış olmasına rağmen diğer örgütlü suçların yargılamasını da etkileyip etkilemeyeceğini Özmen’e sorduk.
Özmen, bu tür yargılamalardaki kriterlerin de, Yargıtay kararlarının içtihat kriterlerinin de belli olduğunu hatırlattı:
“Örgüt üyeliği kriterlerinin, Yargıtay içtihatları çerçevesinde belirlendiğini tüm hukukçular bilir. Bu içtihatlar çerçevesindeki kriterler de bellidir. Yargıtay 16. Ceza Dairesi temyiz merciidir, onama veya bozma yetkisine sahiptir. Dolayısıyla kararı bu haliyle emsal olarak kullanılır. Yerel mahkemelerin içtihatlarını belirleyecek bir karardır.”
“Kanun örgüt ayrımı yapmaz, hepsine emsal olur”
Kararın tek bir örgütle ilgili davada alınmış olmasının, diğer örgütle bağlantılı davalara etkisini sorduğumuz Özmen, “Kanun örgüt ayrımı yapmaz” dedi.
“Kanun örgütlere farklı yorumlar da içermez. Kanun tek bir örgüt nitelemesi yapıyor. Karar merci, hepsini bütün olarak değerlendirmek durumunda.”
“Başsavcı mahkeme kararına görüş bildiremez”
Özmen, Başsavcı Kocaman’ın bir mahkeme kararıyla ilgili görüş bildirmesine ise tepki gösterdi:
“Kararı bozulan yer bir mahkeme. Ankara Başsavcılığı ancak soruşturma aşamasında, hazırlayacağı iddianamelerde yorum yapabilir. Ancak, Başsavcılıkça hazırlanan iddianamelerde bu kriterlerin oluşup oluşmadığını değerlendirebilir.
“Yargıtay genel kurulu kararları da bağlayıcılık anlamında içtihattır tabii ama Başsavcı, yerel mahkeme kararına da görüş bildiremez.
“Duruşma aşamasında, yargılama sırasında da bozma kararına uyulup uyulmamasına o mahkemedeki duruşma savcısı görüşüne bildirebilir.”
Özmen, Başsavcı Kocaman’ın basın önünde yaptığı bu açıklamayı doğru bulmadıklarını da ekledi.
Binlerce "örgüt" davası, onbinlerce sanık |
Adalet Bakanlığı, 22 Ekim’deki açıklamasında, “Fetullahçı Terör Örgütü [FETÖ]” operasyonları kapsamında toplam 49 bin 697 kişinin tutuklu olduğunu, 8 bin 997 kişi hakkında yakalama kararı verildiğini, 738 kişinin ise gözaltında bulunduğunu ifade etti. Türkiye’deki diğer örgüt davalarıyla bağlantılı kaç kişinin tutuklu olduğu veya yargılamasının sürdüğü ise bilinmiyor. Ahmet Özmen, bu rakamı ancak bakanlıkça ya da illerdeki başsavcılıklarca bilinebileceğini söyledi. |
Yargıtay ne karar verdi, Başsavcı ne yorum yaptı? |
Yargıtay 16. Ceza Dairesi, H.Ö. hakkında “silahlı terör örgütü üyeliği” suçlamasıyla verilen mahkumiyet kararını bozdu ve sanığın tahliyesine karar verdi. HaberTürk’ün haberine göre, karardan öne çıkan tespitler şöyle: “…Örgüt üyeliğini belirlemede ayırt edici fark, örgüt üyesinin örgüt hiyerarşisi dahilinde verilen her türlü emir ve talimatı teslimiyet duygusuyla yerine getirmeye hazır olması ve yapmasıdır. “Silahlı örgüte üyelik suçunun oluşabilmesi için örgütle organik bağ kurulması ve kural olarak süreklilik, çeşitlilik ve yoğunluk gerektiren eylem ve faaliyetlerin bulunması aranmaktadır. Örgüte sadece sempati duymak ya da örgütün amaçlarını, değerlerini, ideolojisini benimsemek, buna ilişkin yayınları okumak, bulundurmak, örgüt liderine saygı duymak gibi eylemler örgüt üyeliği için yeterli değildir. “Örgüt üyesinin, örgüte bilerek ve isteyerek katılması, katıldığı örgütün niteliğini ve amaçlarını bilmesi, onun bir parçası olmayı istemesi, katılma iradesinin devamlılık arz etmesi gerekir.” Ankara Cumhuriyet Başsavcısı Yüksel Kocaman, yargı muhabirlerine dün şu açıklamayı yaptı: “Örgütle mücadelenin devam ettiği bu süreçte Yargıtay 16. Ceza Dairesi’nin kararının doğru olduğunu düşünmüyorum. “Bu karar Yargıtay Ceza Genel Kurulu’ndan geçene kadar biz aynı kriterlerle devam ediyoruz. İtiraz olur, daire önüne gelir. Daire onar. Yargıtay Ceza Genel Kurulu’ndan geçer, o zaman hepimizi bağlar. Ama şu aşamada biz katılmıyoruz. Belki mahkeme direnecek. Şu anda belli değil ne olacak. Ben umudumu koruyorum. Değişmesi gerektiğini düşünüyorum. Bizi etkilemez. FETÖ ile mücadele kararlı bir şekilde devam edecek.” |
(AS)