Bugün (Cuma) yapılan duruşmada davanın esastan bozulduğunu ve davada başa dönüldüğünü bildiren Yaşar Kanbur'un Avukatı Ömer Kavili, "Bunun anlamı sanıkların savunma kanıtlarını ileri sürebilme olanağına kavuşmasıdır. Bu bakımdan kararın bozulmasını -salt bu nokta ile sınırlı kalmak koşuluyla- olumlu olarak değerlendiriyorum," dedi.
Yargıtay'ın bozma kararında, dava süresince belge ve dosyalarda eksiklik ve tahrifat bulunduğuna ilişkin savunmanın yaptığı itirazları dikkate almadığını vurgulayan Avukat Ömer Kavili, "Yargıtay daha önce yaptığımız onlarca itiraza kararında yer vermeksizin bozma kararı verdi. Kararın anlamı, daha önceki 23 idam kararının da ortadan kalkmasıdır," diye konuştu.
İtirazların biri dikkate alındı
Bozma gerekçesinde savunmanın itiraz ettiği noktalardan yalnızca birinin birini kabul edildiğini söyleyen Av. Kavili bu noktayı şöyle anlattı:
"Türk Ceza Yasası'nın 2. maddesi yasada yeralan ceza tiplerinin dışında ceza verilemez der. Buna hukuk biliminde yasasız suç ve yasasız ceza olmaz denilmektedir. Ankara 6. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 17 Temmuz 2002 tarihinde, önce idam cezası vermiş ve aradan yalnızca 17 gün geçtikten sonra idam cezası hukukumuzdan çıkarılmıştır. Yargıtay bugünkü kararıyla esas mahkemesine bunu yeniden değerlendirmesi gerektiğinden söz etti ve önceki mahkemenin idam cezası kararını hukuk düzeninden çıkarttı."
Şu anda teknik olarak Yargıtay Başsavcılığı'nın kararın düzeltilmesini isteme olanağı bulunduğunu belirten Av. Kavili "ama yasa değişikliği ve ölüm cezasının kalkması Yargıtay Başsavcılını da bağlayacağı için o yetkiyi kullanmayacağı düşüncesindeyiz," dedi.
Bu süre geçtikten sonra kararın kesinleşerek Yargıtay'ın kendisinde olan dosya ek ve belgeleri ile yeniden Ankara 6. Ağır Ceza Mahkemesi'ne gönderilecek. Mahkeme yeniden sanıklara bildirim yaparak bozma kararına karsı ne diyeceklerini soracak ve 22 yıldır devam eden dava yeniden görülmeye başlanacak.
Eksik dosyalar ve tahrifat
Davada çok sayıda dosya ve klasörün eksik olduğunu, çekilmiş fotokopilerin aslı ile uygunluğunun onaylanmasını istedikleri halde bunun dava süresi içinde yapılmadığını anlatan Av. Ömer Kavili dava sürecini kısaca şöyle özetledi:
"Davada yetkinin yerinde kullanılmaması durumu var. Savunma hukuku açısından savunma avukatlarının dosyanın tamamını inceleme ve istediği belgenin fotokopisini Ceza Yargılama Usulü Yasası'na göre alma hakkı vardır. Ancak biz belgelere ulaşamadığımız için savunma yapamadık."
"Davanın yeniden görülmesi yasal zorunluluk, ancak olmayan belge ile savcılık suçlama yapamaz,biz de savunma yapamayız. Hakim de karar veremez," diyen Avukat Kavili "Yargılamadaki dava malzemelerinin var olmaması nedeniyle sanıkların beraatlerine, yani aklanmalarına karar verilmesi gerekecektir," değerlendirmesini yaptı ve ekledi:
"Davada işkence iddiaları var, ancak tutanaklarda ne bir damla kan, ne gözyaşı ne işkence izi var, bunların görülmediği evraklar üzerinden yargılama olmaz."(YS/BB)