AİHM, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin (AİHS) "makul sürede yargılanma hakkı"nı düzenleyen 6/1 maddesi, "mahkemeye etkin başvuru hakkı"na dair 13. maddesi ve "özel ve aile yaşamına saygı"na dair 8. maddesinin ihlal ettiğine karar verdiği Türkiye'nin 14 bin avro (yaklaşık 28 bin YTL) ödemesine hükmetti.
Çocuğunu nüfusuna geçirmek ve İpek'i çocuğunun babası olarak kaydetmek için verdiği hukuk mücadelesi sırasında İpek'in tanınan bir kişi olması nedeniyle medyanın özel yaşamını ihlal ettiğini savunan Çolak, nafaka edinememesi nedeniyle çocuğunun daha iyi bir yaşam ve eğitimden yoksun kaldığını savunmuştu.
Uzun yargılama ile özel yaşama saldırı oldu
Kararını açıklayan AİHM, Çolak'ın iddialarını doğrulayarak, 8 yıl 9 aylık yargılama süresinin çok uzun olduğunu bildirerek, AİHS'nin 6/1 maddesinin ihlal edildiğine oybirliğiyle karar verdi.
AİHM, yargılamada yaşanan gereksiz gecikmenin başvuru sahipleri olarak görülen Ebru Çolak ile çocuğunu, yine çocuğun kimliği konusunda uzun bir belirsizlik halinde tuttuğunu bildirdi ve 2'ye karşı 5 oyla "özel yaşama saygı" hakkının ihlal edildiğini (AİHS Mad. 8) bildirdi.
AİHM: Uzayan davalar kime şikayet edilecek?
AİHM, uzun yargılamadan şikayet eden kişilerin şikayetlerini ulaştırabilecekleri özel hukuk alanında hiçbir mekanizma geliştirmediği için hükümeti eleştirdi. AİHM, bu durumu oybirliğiyle "mahkemeye etkin başvuru hakkının" ihlal edilmesi olarak değerlendirdi.
Türkiye, başvurucu Çolak'a 12 bin avro manevi tazminat ve 2 bin avro da mahkeme gideri ödeyecek.
Ebru Çolak'ın yargı mücadelesi
Bursa'da oturan Ebru Çolak, 2 Nisan 1992'de mahkemeye başvurarak çocuğunun babasının Emrah İpek olduğunu, bunun nüfus kayıtlarına bu şekilde geçmesini istedi.
Yaptırdığı kan ve DNA tetkiklerinin ardından 19 Aralık 1994'te Emrah İpek'i, yüzde 99,77 bir kesinlikle çocuğun babası olarak açıklayan mahkeme, Nüfus Müdürlüğü yetkililerinden de Emrah İpek isminin çocuğun babası olarak kayıtlara geçirmesini istedi.
İpek'in kararı temyiz etmesi üzerine dosyasın ulaştığı Yargıtay, 7 Şubat 1996'da, 1994'te verilen kararı bozarak Adalet Bakanlığı'na bağlı Adli Tıp Enstitüsü'nde ek tetkikler yapılmasını talep etti ve dosyayı ilk yargılamanın yapıldığı yerel mahkemeye gönderdi.
İpek, DNA testlerinin yapılması için mahkemenin 24 Temmuz 1996-11 Şubat 1999 döneminde belirlediği 11 davete de yanıt vermedi. Bu arada mahkeme, 10 Aralık 1998'de, İpek'i mahkemeye getirmekle görevli yetkililer hakkında görevi ihmalden suç duyurusunda bulundu. Ayrıca mahkeme, DNA testlerinden kaçmanın bir babalık itirafı şeklinde değerlendirileceğini İpek'e bildirdi.
28 Şubat 2000'de ise Adli Tıp Kurumu, İpek'in yüzde 99,99 bir olasılıkla Ebru Çolak'ın dünyaya getirdiği çocuğun babası olduğu sonucuna vardı. Mahkeme, 17 Mayıs 2000'de İpek'in babalığını tescillerken Yargıtay da, 18 Ocak 2001'de kararı onadı.
Babalığın tesciline ilişkin bütün bu yargı süreci, Emrah İpek'in tanınmış bir kişi olması nedeniyle medyanın ilgi odağı oldu. (EÖ)