Milliyetçilik üzerine çalışmaları bulunan Gazeteci-Yazar Kemal Can'a göre "Uzan'ın milliyetçiliği, MHP'nin milliyetçiliğinden ayrılıyor: Geleneksel olan MHP milliyetçiliğinden farklı olarak Uzan, geleneksel bağları zayıf, sığ söylemlerle, kolay, basit politikalar üretiyor. Bu da siyaset ve demokrasi geleneği zayıf olan çocuk toplumumuzda destek görebiliyor.
Can, Genç Parti'ye daha çok gençlerin destek vermesini de derin bir apolitizasyonun işareti olarak görüyor, yoksulların işadamı Uzan'a desteğini ise "güce tapmaya" bağlayarak "hastalıklı" bir durum olarak niteliyor.
"Devlet, Ocak, Dergah / 12 Eylül'den 1990'lara Ülkücü Hareket" kitabını Tanıl Bora ile hazırlayan, milliyetçilik üzerine çalışmaları bulunan Kemal Can, Bianet'in sorularını yanıtladı:
"GP'nin toplumsal karşılığı yok"
Uzan'ın savunduğu veya söylemlerinde kullandığı milliyetçi argümanları nasıl tanımlıyorsunuz?
MHP, toplumsal bir tabanın belirli bir sosyal ve iktisadi rahatsızlığının bir tür ifadesi. Dolayısıyla her şeye rağmen küçülse de büyüse de dayandığı bir sosyal taban var. Genç Parti ise aşağı yukarı aynı söylemlerle aldığı desteğin sınıfsal anlamda bir toplumsal karşılığı yok. Bu önemli bir belirleyici.
Genç Parti'ninki, biraz karikatür bir milliyetçilik. Sadece sloganlar ve çok kaba hassasiyetler üzerinden söylemler geliştiriyor. Ama daha çok da milliyetçi hissiyatları olan tepki değil, küfür oyu sayılabilecek bir oy potansiyelini topluyor.
MHP'nin milliyetçiliğinden ayrılan yönü ne?
Genç Parti'nin toparladığı oy daha lümpen, daha pop bir milliyetçilik. MHP'nin Orta Anadolu taşrasında gelenekçi bir tabanı var. Ama Genç Parti'nin büyük bir ihtimalle batı bölgelerinde, büyük şehirlerde, biraz lümpen ve pop bir milliyetçi kesime konuştuğunu, onlardan destek aldığını düşünüyorum. Gelenekle bağı son derece zayıf.
Sizce bu tür milliyetçilik kalıcı olur mu?
Bu tür milliyetçiliği 90'lı yıllarda MHP de açılım olarak kullanmıştı. MHP, özellikle Alparslan Türkeş döneminde bu tabana açılmayı denemişti. Aslında başarılı da olmuştu. Özellikle kıyı bölgelerinde, Ege'de, Akdeniz havzasında ciddi oy artışları sağlamıştı bu sayede. Ama daha sonra bu çizgiyi biraz daha değiştirerek geleneksel çizgilerine döndüler. Burada bir boşluk kalmıştı. Bu tarafta kalmış olan boşluğa şimdi de Genç Parti oynuyor. Ama bunun kalıcı olması için sadece bu yönde söylem geliştirmek yetmez, Genç Parti henüz bu yönde kendini tamamlamış bir parti değil. Onun için şu anki desteğin kalıcı olacağını düşünmüyorum.
Uzan, çok farklı bir üslupla karşımıza çıktı. Vaatlerini, politikalarını çok net, basit bir şekilde ifade ediyor. Örneğin çok fazla dayanak sunmadan iktidara geldiğinde Türkiye'nin dış borçlarını ödemeyeceğini söyleyebiliyor. Bu, yeni bir siyasal portre mi? İlginin nedeni biraz da bu olabilir mi?
Bu söylem etkili tabii ki. Aslında benzer bir tavrı Liberal Demokrat Parti Genel Başkanı Besim Tibuk'ta da görüyorduk. Çok sivri, çok köşeli söylemlerle, biraz "eğlenceli" bir dille, hafif de "yumruğu masaya vuracak" adam tipini çizmişti.
Ama onun söylemlerinin dayandığı iktisadi liberalizm o kadar destek bulabilecek bir söylem olmadı. Yöntem olarak aynısını, ama farklı bir söylemle şimdi Cem Uzan kullanıyor. O yüzden yeni bir buluş denilemez. Uzan, biraz da medyanın desteğiyle bir popülerlik sağladı. Biraz da kolay kurcalanabilir söylemlerle propaganda yaptığı için bu kadar popülerleşti.
Bu kadar basit söylemlerle politika yaptığı halde destek görmesi Türkiye'deki siyaset hakkında nasıl bir ipucu veriyor ?
Türkiye'de politika o kadar sığ bir zeminde yapılıyor ki, bu sığ zeminde küçük imaj operasyonları, köşeli söylemler bir anda öne çıkabiliyor. Bu devam edeceğe de benziyor. Ama bu sığ söylemi kullananlar, sürekli ikinci bir seçimde eleniyorlar. Çünkü bu sığlık, tıpkı medyatik ortam gibi sürekli yeni ve ilginç isimlere ihtiyaç duyuyor ve ona hemen destek veriyor.
Peki bu "sığ" siyasetin destek görmesi siyaseti gerçek anlamda yapmak isteyenler için bir tehlike oluşturmuyor mu?
Gerçek manada siyaset yapanlar her kimse, onların da bunda payı var. Ciddi siyaset yapanlar bu güne kadar siyaseti derinleştirmek adına fazla bir şey yapmadılar. Hep birbirlerine benzeşen, tek tipleşen merkez partileri karşısında bu tür çıkışlara, küçük konjonktürel siyaset anlayışına kapı aralamış oldular.
Şu an Genç Parti'ye en fazla gençlerin destek verdiği söyleniyor. Sizin deyiminizle bu sığ söylemle hareket eden bir partiye gençlerin bu kadar ilgi göstermesi genç kuşak hakkında da ipuçları veriyor mu?
Bu derin bir apolitizasyonun, biraz da derin bir sahipsizliğin işaretleri bir anlamda. Türkiye'de temel seçmen profilini oluşturan ana kategoriler, yoksullar, varoşlar, gençler, kadınlar gibi sınıfsal olmayan sosyal kategoriler.
Bu kategorilerin açıkça sahiplenilmediği sınıfsal hareketlerin olmaması bunların da tam anlamayla -eğer bir sınıfsal tavırları yoksa ki sınıfsal tavırları olanlar için de çok fazla seçenek yok- sağa sola savrulmaları için müsait bir zemin ortaya çıkarıyor. Bu nedenle sadece siyaset bilimi açısından değil, sosyolojik açıdan da incelenmeye ihtiyaç duyan bir durum.
Toplum bebek gibi davranıyor
Sosyolojik açıdan neye denk geliyor?
Türkiye'de zaten demokrasi son derece genç, problemli bir süreç geçirdi. Siyasi kültürün, demokrasi kültürünün çok fazla yerleştiği bir ülke değil. Bir anlamda bir bebek toplum, çocuk toplum gibi davranıyor.
Bu nedenle siyaseti de çocukça mı oluyor?
Evet. Çocukları kandırmak için nasıl kurnazlıklar yapılıyorsa seçmeni de kandırmak için aynı yöntemler kullanılıyor. Güzel sözler, ilginç çıkışlar etkili olabiliyor seçmen üzerinde.
Bu Türkiye'ye özgü mü?
Türkiye'de bu tür anomaliler zaten çok sağlam olmayan demokrasi geleneği ve siyasi kültürü daha kolay hırpalıyor. Bu Türkiye'ye özgü değil. Aslında tüm dünyada siyasetin anlayışının biraz değişmeye başladığını, alanının biraz daraldığı bir gerçek. Ama Türkiye'de her şey olduğu gibi bu da abartılı yaşanıyor.
Uzan'a verilen destek ışığında Türkiye'deki milliyetçiliğin geleceğini nasıl görüyorsunuz?
90'lı yıllarda siyasetin ağırlığı çok fazla sağa kaydığı için milliyetçilik çok taşıyıcı ideolojilerden biri oldu. Hemen hemen sağ yelpazedeki bütün partiler, hatta sol yelpazede kabul edilen partiler bile bunu kullandılar. Çok kullanışlı bir söylem haline geldi. Ondan sonra da 99'da bunun asli sahibi olan MHP bütün bu havanın, oluşan atmosferin rantını toparladı. Ama artık milliyetçiliğin her türlü farklı izdüşümlerini bir arada toparlayan bir tür milliyetçiliğin tek adresi şeklinde bir parti oluşması pek mümkün görünmüyor.
Bundan sonraki dönemde MHP geleneksel çizgisine kapanarak bir miktar bir tabanı tutacaktır ve açıkçası bu taban uzunca bir süre için kalıcı da olacaktır. Fakat onun dışında pop milliyetçi çıkışların çok uzun ömürlü olabileceğini sanmıyorum.
Bu "pop" dediğiniz milliyetçiliğin daha çok yoksul kesimlerden destek görmesinin nedeni nedir? Yoksullukla milliyetçilik arasındaki ilişki nedir?
Milliyetçilik özellikle alt orta sınıflara seslenen kolay ilişki kurulabilen, kolay dahil olunabilen ve dahil olunduğunda da kendini "iyi" hissettiren "kolay" bir olgudur. Mesela, solcu olabilmeniz için asgari ölçüde bir muhalefet yapmanız, yeni bir şey söylemeniz ve bunun üzerine yeni bir şey inşa etmeniz gerekir. Eğer İslamcı olacaksanız dinin gereklerini yerine getirmek gibi yükümlülükleriniz var ama milliyetçi olmak için hiçbir şeye ihtiyacınız yok. istediğiniz an milliyetçi olabilirsiniz. Kolay edinilen bir kimliktir ve insanı "iyi hissettirir". Sahte bir özgüven edinmek için çok kolay bir argümandır.
Peki yoksulların çok zengin olan Uzan'a destek vermeleri de yine milliyetçilik üzerinden mi anlaşılmalı?
Türkiye'deki seçmen davranışında kendine benzeyen, kendinden çıkmış insan arayışı çok fazla yoktur. Sadece belki merkez sağda kendi içinden çıkmış ama bir şekilde başarıya ve güce ulaşmış kişiye Türkiye'deki seçmen kayar. Demokrasi geleneği ve siyaset kültürünün zayıf olmasıyla da ilgilidir. Bir sürü yolsuzluk söylentisine rağmen, gayrı ahlaki yöntemlerle de olsa bir başarı kazanarak güçlü olana bir sempati oluyor. Bu biraz da hastalıklı bir durum.(NK)