Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan ile partisinin "rejimle sorunlarını aşamadığını" belirten Uyguner, Cumhurbaşkanı Sezer'in çıkışını da "Türkiye'de rejimle sorunları olan partilere yönelik sistemli ve psikolojik mücadelenin bir parçası" olarak nitelendiriyor:
"Cumhurbaşkanı Sezer'in çıkışı, AKP'ye giden kararsız oyları engellemek için geliştirilmiş bir taktik... İnsanları etkilemek, yasaklı partiye karşı, insanların oy verme güdüsünü kaldırmak için ortaya atılan senaryolar. 3 Kasım'a kadar, Recep Tayyip Erdoğan'a karşı başka "bomba" haberler de çıkabilir. Çünkü bunlar, Türkiye'de rejimle sorunları olan partilere yönelik sistemli ve psikolojik mücadelenin parçaları..."
"AKP ve Erdoğan sistemle barışamadı"
AKP'ye tabanının tamamının "kemikleşmiş İslam tabanı" olarak nitelenemeyeceğini vurgulayan Uyguner, süreci ve AKP'ye giden oyları şöyle anlatıyor:
* 28 Şubat'ta, Türkiye'deki Siyasi İslam ciddi bir rejim tehdidiyle karşılaştı, Siyasi İslam'ın temsilcisi olan parti, hükümetten vazgeçmek zorunda kaldı. Sonraki süreçte, iktidarı paylaşan Siyasi İslam temsilcileri bölündü. Bugün AKP, Siyasi İslam tabanının büyük bir kesimini içinde barındırıyor ve iktidara en yakın parti. Oysa rejim, Siyasi İslam'la problemini henüz halledemedi. AKP ve lideri Erdoğan da sistem ile barışmış bir parti profili çizmiyor.
* AKP tabanının tamamını "kemikleşmiş İslam tabanı" olarak nitelendirmemiz yanlış olur. AKP, aynı zamanda düzene tepki oylarını da içinde barındırıyor. Bu anlamda AKP'yi "Siyasi İslam'ın temsilcisi" olarak nitelendirmek yanlış ama, yönetici kadroları geçmişteki Fazilet Partisi'nin (FP) devamı olduğundan, kadro bazında rejimle ciddi sorunları var.
* Bu nedenle, Türkiye'deki devlet bürokrasisi, egemen sistem AKP'yi içine sindiremiyor.
"Seçim sonrası süreç belli"
Sezer'in açıklamasının ve yaşanan gerginliğin 4 Kasım sonrasında süreci etkilemeyeceğini vurgulayan Uyguner'e göre, Cumhurbaşkanı'nın görevi ve başbakanın atanması süreci belli. Gerginlik ise, sadece, Erdoğan ile rejim arasındaki çekişmenin bir uzantısı:
"4 Kasım'dan sonra Recep Tayyip Erdoğan başbakan adayını açıklayacak. Cumhurbaşkanı Sezer de, hükümeti kurma görevini Meclis'te en çok sandalyesi olan partiye verecek. AKP birinci parti olarak Meclis'e girerse Cumhurbaşkanı Sezer hükümeti kurma görevini AKP'nin başbakan adayına verecek, bu aday hükümet kurmayı başarırsa, kurulacak. Bütün bu çekişme sadece Recep Tayyip Erdoğan ile rejim arasındaki çekişmenin bir uzantısı..."
"Erdoğan'ın tutumu hoş değil"
Erdoğan'ın genel başkan adayını açıklamamasını "siyasi bir taktik" olarak algılayan Uyguner'e göre, Erdoğan'ın amacı, "seçim sürecinde bu tür gerginliklerle kendi tabanını kemikleştirmek, yasaklı, engelli, baskıya maruz kalan lideri ve partiyi oynayarak siyasi sonuçlar elde etmek."
Uyguner, Erdoğan ve Sezer arasındaki çekişmeyi ise "tahterevalli"ye benzetiyor:
"Bu, AKP'nin rejimle mücadelesinde kendi içindeki sıkıntılı tutumunu açıklayan güzel bir tablo. "Tahterevalli" gibi... Rejim AKP'yi sıkıntıya sokmaya çalışıyor, AKP de bundan siyasi sonuç almaya... "
Seçim sonrası gündem: Seçimler
Uyguner'e göre, Sezer'in tutumu sadece "seçimin meşruiyeti" tartışmalarının bir parçası. O, 4 Kasım'dan sonra oluşacak antidemokratik tabloyu aşmak için yeniden bir seçim sürecine girileceğini savunuyor.
"4 Kasım'dan sonra ortaya çıkan tablo, Türkiye'deki rejim sorununu ortadan kaldırmayacak. Yüzde 10 barajı, büyük çoğunluğu meclis dışında kalmaya zorlayacak. Siyasetin gündemi, Türkiye'de yeniden 'seçim meselesi' gündeme gelecek. Antidemokratik yasalar değiştirilmediği sürece, Meclis'teki partilerin insanların siyasi iradesini parlamentoda yansıtamayacak, kriz durumu devam edecek." (BB)