Üniversitelerde cinsel tacize karşı kurulan komiteler, cinsel taciz yönergeleri ve cinsel tacize karşı politika belgeleri yaygınlaşıyor.
Şu anda Türkiye'de mevcut dört üniversitede uygulanan tacize karşı yönergelerin diğer üniversitelere yayılması için, birçok üniversiteden kadın akademisyenler çalışma grupları oluşturdu, Eğitim-Sen 6 nolu Üniversiteler Şubesi Kadın Komisyonu'yla birlikte çalışmalar yürütüyor.
Peki üniversitelerde tacize karşı bütünlüklü politikalar geliştirmeye yönelik süreç nasıl işliyor?
Sabancı Üniversitesi, Boğaziçi Üniversitesi, Ankara Üniversitesi ve Anadolu Üniversitesi'nden akademisyenler bianet'e anlattı.
"Metnin yayınlanması bile caydırıcı oldu"
Cinsel Tacize Karşı Komite kuran ve "Cinsel Tacize Karşı Önlem ve İlkeler Belgesi" yayınlayan ilk üniversite Sabancı Üniversitesi. Komite 2007'den beri faaliyet gösteriyor.
Ayşe Gül Altınay, en önemli unsurun yayınlanan metni öğrenciler, dekanlar, öğretim üyeleri ve idari kadrodan bir ekibin birlikte hazırlaması olduğunun altını çiziyor.
"Metnin geliştirilme süreci çok önemliydi. Tacizi her yönüyle, hukuki ve politik boyutuyla tartıştık, uluslararası metinleri ve yurtdışındaki uygulamaları inceledik, hazırlanan metni tartışmaya açtık.
"İş kanunu ve disiplin yönetmeliğiyle bağlantılı bir belge olduğu için insan kaynakları ve öğrenci kaynakları da devreye girdi. En sonunda kısa ve net bir metin ortaya çıkardık. Aynı zamanda taciz nedir, olduğunda ne yapılır, olmaması için ne yapılır, gibi soruları cevaplayan birkaç sayfalık detaylı bir metin de oluşturduk."
Şu anda üniversitede bir öğrenci temsilcisinin, farklı fakültelerden çalışanların ve idari birimlerden çalışanların yer aldığı bir komite var, şikayetler oraya geliyor. Diğer birimler de kendilerine gelen şikayetleri komiteye yönlendiriyor.
Altınay, bir süredir şikayet gelmediğini, böyle bir metnin yayınlanmasının ve komitenin hayata geçmesinin başlı başına caydırıcı bir etki yarattığını söylüyor. Komitenin verdiği psikolojik danışmanlığın hem tacizi uygulayan hem de tacize uğrayan açısından önemli olduğunu belirtiyor.
"Mesela bir öğrenci diğer öğrenciyle ilgili taciz şikayetinde bulunuyor. Diğer öğrenciyi çağırıp konuştuğumuzda, yaptığının taciz olduğunun farkında olmuyor. Toplumda kanıksanmış ilişki biçimleri var ve bunun adının taciz olduğunu bilmiyoruz.
"Her şikayet disiplin kuruluna gitmiyor. Bizim için önemli olan şikayetçinin nasıl bir yol izlemek istediği. Her koşulda psikolojik danışmanlık vermek hukuki danışmanlık kadar önemli bir adım çünkü iki tarafın da buna ihtiyacı oluyor. Psikolojik destekle tacizi gerçekleştirenin de davranış değişikliğine gitmesi sağlanıyor."
"Ankara Barosu'yla işbirliği yapıyoruz"
Ankara Üniversitesi'nde Ağustos 2011'de Cinsel Tacize Ve Cinsel Saldırıya Karşı Politika Belgesi ve yönergesinin kabul edilmesinin ardından, Eylül 2011'de Cinsel Tacize Ve Cinsel Saldırıya Karşı Destek Birimi faaliyete başladı.
Doç. Dr. Gülriz Uygur, üniversitede yaşanan bir taciz olayının ardından Kadın Sorunları Araştırma ve Uygulama Merkezi'nde (KASAUM) çalışan kadın öğretim üyeleri olarak buna bir karşı duruş sergilemeye karar verdiklerini ve rektörün de desteğiyle kısa sürede politika belgesi ve yönergeyi hazırladıklarını söylüyor.
"Kurulduğumuz günden beri bilgilendirme toplantıları yapıyoruz. Başvuranlara hukuki, psikolojik ve eğer gerekiyorsa maddi ya da barınma desteği sağlıyoruz. Ankara Barosu'yla işbirliği yapıyoruz. Dava açılırsa, yargılama sürecinde de yalnız bırakmıyoruz. Şimdiye kadar toplam beş öğrenci başvurdu. Hepsinde olumlu sonuç aldık.
"2012 içinde biri Ankara'da biri Kıbrıs'ta üniversitelerarası iki çalıştay düzenledik. Üniversitenin toplumsal cinsiyet kültürünü değiştirmeyi hedefliyoruz ve gittikçe genişleyen bir üniversiteler ağı var."
"Taciz okul dışında da yaşansa yardımcı oluyoruz"
Anadolu Üniversitesi'nin Öğrenci Disiplin Yönetmeliği Cinsel Taciz Yönergesini çıkarma süreci, aslında Uygur'un bahsettiği genişleyen üniversiteler ağının bir parçası.
Doç. Dr. İncilay Cangöz, üniversitelerarası çalıştayın ardından Anadolu Üniversitesi'nde iletişim, sosyoloji ve hukuk bölümünden akademisyenlerden bir çalışma grubu oluşturduklarını; taciz biçimlerinin tanımları, soruşturma usulleri ve verilebilecek cezalarım yer aldığı yönergenin 8 Ağustos 2012'de Senato'da kabul edilmesiyle ve yürürlüğe girdiğini söylüyor.
"Biz Kadın Çalışmaları Uygulama ve Araştırma Merkezi (AKAUM) olarak tüm fakülteleri gezip bilgilendirme toplantılarını yapıyoruz. Bu disiplin yönetmeliği hem öğrencilere hem personele yönelik. Öğrenciler için yürürlükte ancak personel için YÖK'ten yanıt bekliyoruz."
AKAUM, başvuranlara tacizcinin üniversite üyesi olmasına bakmaksızın hem danışmanlık hem psikolojik destek hem de hukuki yardım sunuyor.
"Komisyon kuruldu, sıra politika belgesinde"
Boğaziçi Üniversitesi'nde ise cinsel tacize karşı çalışmalar 2000'de başladı. Geçtiğimiz haftalarda ise Cinsel Tacizi Önleme Komisyonu resmen kuruldu. Komisyon, öğretim üyeleri, BÜKAK'tan bir öğrenci temsilcisi, personel temsilcisi, güvenlik biriminden bir kişi ve öğrenci dekanından oluşuyor.
Doç. Dr. Karanfil Soyhun, Üniversite Yaşamı Etik Kurulu'nun (ÜYEK) 2002'de faaliyete geçtiğini, cinsel tacizin bu çalışmanın bir parçası olduğunu söylüyor. "Yıllar içinde ÜYEK'in bu işe yetmediği ve daha farklı şeyler yapılmasını gerektiğini fark ettik. Vakalara acil müdahale edebilecek bir birime ihtiyacımız vardı. Çalışma sırasında 'okulda taciz yok, ne lüzum var' gibi tepkilerle karşılaştık. Yani çok kolay değildi" diyor.
Can Candan, komisyonun kurulmasının üniversite yönetiminin bu işi ciddiye aldığının ve kararlılığının bir göstergesi olduğunu belirtirken, komisyonun asli görevinin taciz vakalarına müdahale etmek değil, müdahale mekanizmasının oluşturulmasını sağlamak olduğunu söylüyor.
Komisyonun farkındalık ve bilinçlendirme çalışmaları dışında acil müdahale mekanizmalarının belirlenmesi ve Sabancı'da olduğu gibi bir politika belgesi hazırlanmasına yönelik çalışmaları var.
Candan, komisyon yokken de konuya duyarlı öğrenci ve öğretim üyelerinin dayanışmasıyla enformel bir destek mekanizmasının işlediğini ancak bundan sonra yapılacak çalışmalarla tacize karşı mekanizmaların somut uygulamalar ve politikalarla işlevselleştirileceğini söylüyor, "Bu mekanizmaların tüm üniversitelere yayılması çok önemli" diyor. (ÇT)