Bu sene isim değiştirerek Yükseköğretim Kurumları Sınavı (YKS) ismini alan üniversitelere giriş sınavına milyonlarca kişi başvurdu.
Her ne kadar sınavın ismi ve içeriği değişse de uygulanış yöntemi yine aynı kaldı. Değişen tek şey soru sayıları, oturum sayısı ve sınavın yapılış tarihi oldu.
Daha önce Yüksek Öğretime Geçiş Sınavı (YGS) ve Lisans Yerleştirme Sınavına (LYS) adıyla bilinen sınav bu sene genel bir ad alarak Yükseköğretim Kurumları Sınavı (YKS) oldu ve aynı YGS / LYS'deki gibi iki sınavla taçlandırıldı: Temel Yeterlilik Testi (TYT) ve Alan Yeterlilik Testi (AYT).
Testlerin sonuçları 31 Temmuz'da Ölçme, Seçme ve Yerleştirme Merkezi (ÖSYM) tarafından açıklandı. ÖSYM bununla birlikte sınava giren kişilerin istatistiklerini de açıkladı. Sonuç olarak pek parlak gözükmeyen istatistikler bize ne anlatmaya çalışıyor. Hep birlikte bakalım:
Daha önce 24 Haziran'da yapılacağı açıklanan YKS'nin ilk oturumu TYT, seçimler nedeniyle bir hafta ertelenerek 30 Haziran'da yapıldı. Sınava 2 milyon 381 bin kişi başvurdu ve 2 milyon 260 bin kişinin sınavı geçerli sayıldı.
Sınavı geçerli sayılan 2 milyon 260 bin kişinin sadece 935 bini ortaöğretim kurumlarının son sınıfında okuyan kişilerinden oluştu. Bir başka değişle 1 milyon 324 bin kişi üniversite sınavına, en az bir sene önce liselerden mezun olmuş bir şekilde girdi.
YKS'nin ikinci ayağı olan AYT'ye girip sınavı kabul edilen kişi sayısı 1 milyon 877 bin. Yabancı Dil Testi'ne (YDT) girip sınavı kabul edilenlerin sayısı ise 109 bin civarında.
Bu sene AYT ve YDT sınavlarına giren kişilerde bir farklılık göze çarpıyor. Bunun nedeni 2017 yılı ve daha önceki senelerde uygulanan ilk sınav YGS'de baraj uygulaması olması. YGS'de sınavı geçemeyen adaylar alan sınavlarına giremiyorlardı.
Bu sene uygulanan sistemde sınav sadece bir hafta sonuna sıkıştırıldığı için baraj uygulaması ikinci sınavlara girmek için uygulanmadı.
Baraj sistemi devam etti
Buna rağmen yüksekokullara girmek için uygulanan 150 puanlık baraj sistemi ve fakültelere girmek için uygulanan 180 puanlık baraj sistemi devam etti.
TYT'ye başvuran 511 bin kişi, 150 olarak kabul edilen yüksekokul barajını aşamadığı için hiçbir üniversite kurumuna yerleşemeyecek. (Ortaöğretim başarı puanı eklenmemiş sayıdır)
Halbuki 4 yıllık bölümlerin baraj puanı olan 180 puanı geçebilmek için TYT'den 120 soruda 25 net gibi bir sayıyı tutturmak yeterli. Buda demek oluyor ki 511 bin kişi soruların neredeyse 5'te 1'ine dahi doğru cevabı veremedi.
AYT'ye giren 1 milyon 877 bin kişinin sınav gruplarına dağılımını ÖSYM açıklamadı. Fakat 4 yıllık öğrenci alımı yapan fakültelerin barajı kabul edilen 180 puana sözel gurubundan 904 bin, eşit ağırlık gurubundan 735 bin, sayısal guruptan ise sadece 428 bin kişi 190 puan ve üzeri bir puan alarak barajı aşabildi.
400 puan üstü alanların oranı yalnızca 1,37
Yüzde vererek konuşmak gerekirse, iyi bir üniversitenin kapısının aralanması sağlayan puan sisteminde 400 ve üzeri puan alan adayların oranı ise sadece 1,37.
250 puan ve üzeri alan adayların, toplam adaylara oranı ise 19,80.
Liseyi bitirip TYT'ye girmeye hak kazanan 2 milyon 660 bin kişinin 4 kategoride verdikleri doğru cevap ortalamalarına bakalım.
TYT'de ortalama, 120 soruda 35 doğru
Türkçe, sosyal bilimler, temel matematik ve fen bilimlerinden oluşan bu sınavda adaylara Türkçeden 40 soru, sosyal bilimlerden 20 soru, matematikten 40 soru ve fen bilimlerinden 20 soru olmak koşuluyla toplam 120 soru sorulmuş.
Adayların ortalaması ise 40 Türkçe sorularında yalnızca 16 doğru.
Sosyal bilimler kategorisinde 20 soruda 6 doğru.
Matematik kategorisinde 40 soruda yalnızca 5 doğru.
Fen bilimleri kategorisinde ise 20 soruda 2 doğru.
AYT'de ortalama 160 soruda 22 doğru
Yapılan ikinci sınav olan ve sınava giren kişilerin kendi alanlarını kapsayan AYT'de de durumlar daha kötü denilebilir.
Türk dili ve edebiyatından çıkan 24 soruda ortalama doğru cevap sayısı yalnızca 4.
Matematik dersinde durum 40 soruda neredeyse 4 doğru.
Ama dikkat çekici esas ders fizik. Sorulan 14 soruda yalnızca 0,46 doğru.
Fizik, kimya tarih 1 ve tarih 2 kategorileri de 1'er doğruyu paylaşıyor.
Coğrafya, felsefe ve dün kültürü kategorisi ise 2'şer doğru.
En iyi ortalama Fen Liselerinde
Sınava giren öğrenciler arasında en iyi puan ortalaması Fen Liselerinde okuyan öğrenciler elde etti. Fen Liselerinden sınava giren 31 bin 747 öğrencinin ortalama puanı 364,91 oldu.
Fen Liselerini yabancı dille öğretim yapan özel liseler takip ediyor. Yabancı dille öğretim yapan özel liselerden sınava giren 72 bin 783 kişinin ortalama puanı ise 252,31.
Bünyesinde 523 bin 949 kişi ile en çok öğrenci bulunduran kurum olan Anadolu Liselerinin ortalama puanı yabancı dille öğretim yapan özel liselerden sonra geliyor: 239,14.
200 puan ortalamasını bulamayan liseler arasında İmam Hatipler de var
200 puan ortalamasını bulamayan liseler ise raporda resmi ve gündüz öğretim yapan liseler, Anadolu Meslek Liseleri, Anadolu İmam Hatip Liseleri, İmam Hatip Liseleri, Endüstri Meslek Liseleri, Ticaret Liseleri, Kız Teknik Meslek Liseleri ve Erkek Anadolu Teknik Liseleri olarak sıralanmış.
300 puan üzeri puan gruplarında kadın / erkek eşitliği var
TYT'de 300 ve üzeri puan alanların cinsiyet dağılımına baktığımızda puan aralıklarında cinsiyet eşitliği olduğunu söylemem mümkün. 300-500 puan aralığında bulunan yüzde 17,49'luk kesimin yüzde 9'u kadın, yüzde 8,49'u erkek.
Yıllara göre üniversiteye başvuran ve yerleşen aday sayısı
2009 yılında 1 milyon 405 bin kişilik başvuru sayısına ulaşan üniversiteye giriş sınavının bu tarihten sonra kademeli olarak arttığını söylemek mümkün.
2009 yılından 2017 yılına kadar 805 bin kişi arttan başvuru sayısını, üniversiteye giriş oranında görmek mümkün değil.
2009 yılında üniversitelere yerleşen 786 bin kişiyken 2010 yılında bu rakam 763 bin kişi.
2015 yılında 2 milyon 126 bin kişinin başvurduğu üniversite giriş sınavı sonrasında 983 bin kişi üniversitelerin kazandıkları bölümlerine kayıt yaptırdı.
2017 yılında ise üniversiteyi kazanan kişi sayısında azalma oldu. 2 milyon 265 bin başvurunun 825 bin kişi üniversiteli oldu.
Değişen sınav sistemleri eğitim kalitesini arttırmıyor, düşürüyor
Sonuç olarak hükümetin mevcut başarısız eğitim politikası senelerden beri devam ediyor. Eğitim politikalarını öğrenciler üzerinden değerlendirmek gerekirse, elde bulanan veriler üzerinden kolaylıkla şunlar söylenebilir:
Sınavların isimleri, süreleri ve belki de içerikleri değişiyor ama sınav mantığı aynı şekilde devam ediyor. Yeni getirilen sistemler daha önceki sistemlerden farklı ya da avantajlı hiçbir şey ifade etmiyor.
Eğitim kurumlarında verilelen eğitim kalitesizleştikçe sonuçlar üniverite sınav sonuçlarına yansıyor. Olan denek haline gelmiş öğrencilere oluyor. Başarısız bir eğitim sisteminin öğeleri olan öğrenciler hayallerine kavuşamıyor. (HA)