“Kardeşim, 6 yılda bitireceksen bitir, 7, 8, 9 yıl, 10 yıl, sınırsız. Böyle bir şey olur mu? Şunu iyi bilmemiz lazım, öğrencilik bir hedefe kilitlenmektir. Öğrenci, üniversiteyi terör alanına çeviren değil… Şu anda sınırsız af diye bir şey artık tanımıyoruz. Çünkü sınırsız affı verdiğimiz öğrenciler üniversitelerimizi terör alanına çevirdiler. Bundan sonra buna müsaade etmeyeceğiz”
Başbakan Erdoğan’ın üniversite bitirme süreleri ile ilgili haftasonu yaptığı bu açıklamayı lisans eğitimini altı yıldan uzun sürede bitiren S.A. ve Koray Yılmaz ile Eğitim Sen İstanbul 6 No’lu Üniversiteler Şubesi Başkanı İsmet Akça ve Üniversite Öğretim Üyeleri Derneği Başkanı Tahsin Yeşildere ile konuştuk.
S.A. “okulu uzatmamdaki en büyük neden aynı zamanda çalışmamdı” derken Koray Yılmaz üniversitelilerin sorunlarında dikkat çekerek “ideal bitirme süresi koymak için önce ideal koşullar sağlanmalı” dedi.
Tahsin Yeşildere, “Aflar üniversiteyi yozlaştırıyor” diyerek dernek olarak aflara karşı olduklarını açıklarken İsmet Akça açıklamadaki “terörist” vurgusuna değinerek “üniversitelerin kriminalize edilmeye çalışıldığını” söyledi.
Yılmaz: Uzatmanın nedeni her zaman keyfi değil
Beş senelik okulu on senede bitirdim. Keyfi olarak okulu uzatan olsa da herkes bunu keyfi olarak yapmıyor. Maddi yetersizlikler, kalacak yer sıkıntısı gibi nedenlerle öğrenciler okuldan uzaklaşabiliyor.
Üniversiteliler genç, hata yapmaya açık insanlar. Önüne görece parlak bir fikir bulunca, ki bu günlük sıcak para gelen barda çalışmak da olabilir, okula ara verebiliyor.
İdeali normal senesinde bitirmek ama ideal bir bitirme süresi koymak için önce ideal koşullar yaratmak gerekir. Burs diye aldığımız kredi borçları 15-16 bine ulaştı. Sağlıksız, kalabalık yurtlarda kalıp 100 lira ödeniyor. İdeal koşullar sağlanmadan ideal öğrenci profili çizmek hem ailelerine hem öğrencilere haksızlık oluyor.
S.A. : Okulu uzattım, pişman değilim
Hazırlık sınıfı da dahil beş yıl süresi olan lisansımı toplam sekiz yılda bitirdim. Okulu uzatmamdaki en büyük neden, okul dışındaki zamanımda çalışmamdı. Hem çalışıp hem okumak zorunda olmamın yanı sıra, orta öğretimde hiç İngilizce eğitim alamadığımdan hazırlık sınıfını da atlamam zaman aldı.
Bunların dışında sadece derslerle değil sosyal aktivitelere, hobilerime ve dernek çalışmalarına vakit ayırmam da okulun uzamasına sebep oldu. Yine de o zamanı doğru ve dolu dolu değerlendirdiğim için okulu uzatmış olmaktan pişman değilim.
Yeşildere: Aflara karşıyız
Afların üniversiteyi yozlaştırdığını, eğitim-öğretim kalitesini düşürdüğünü, üniversite niteliğini etkilediğini dernek olarak defalarca belirttik. Son alınan af kararını da ‘akademik özgürlüğe yapılan bir darbe, üniversitenin siyasi vesayet altında olduğunun göstergesi’ diyerek eleştirmiştik.
Üniversitede afların olmasına karşıyız. Öğrenci üniversiteye ne için geldiği, amaçlarının ne olduğu üniversiteyi bitirmenin kendisine, ailesine, ülkeye ne gibi katkı sağlayacağının bilinci içinde üniversiteye devam etmeli.
Af, tembellik getiriyor. Üniversite pahalı bir eğitim, burayı boşuna işgal etmenin anlamı yok, gerçekten okuyacak öğrenciler üniversitede olmalı. Kimsenin atılmasını istemeyiz ama Başbakanın dediği gibi ‘üniversite yan gelip yatma yeri değil’.
Af, türban nedeniyle üniversitede okuyamayan öğrencilerin geri dönüşünü sağladı ki biz türbanla girilmesini engelleyene de karşıydık. Başbakan artık herkesin dikkatli olması gerektiğini söyledi, bunu da ‘geri dönen anarşist oluyor’a indirgedi.
Umarım bundan sonra af gelmez, süreyle sınırlanır ve yozlaşmış olan üniversiteyi çok kısa sürede istenen niteliğe kavuşturma konusunda çalışma yapılır.
Akça: Başbakan üniversiteyi kaç senede bitirmiş?
İki sene önce atılmayı kaldırdınız, bugün ne oldu da bundan vazgeçtiniz? Yüksek öğrenimde eğitim hakkını kazanmış insana süre koymam diyorsanız, ki olabilir, o zaman öğrenci sayılarının artacağını düşünerek üniversite kadrolarını, sınıfları buna göre hazırlarsınız.
Ya da istisnai durumlar dışında süreli olmasını ön görürsünüz. Ancak bunu yapboz tahtası haline getiremezsiniz. AKP iktidarı genel olarak eğitimde olduğu gibi yüksek öğrenim alanında da kısa vadeli, dar, çıkar odaklı hareket ediyor. Türkiye’de yüksek öğrenim alanında genel bir prensip yok.
Bu açıklamada daha vahim olan şey ‘altı yılda bitirmeyip okulda kalanlar terörist oluyor’ ifadesi. Başbakan, AKP iktidarı kendi gibi düşünmeyen herkesi terörist olarak tarif ediyor ve bu kişileri kriminalize ediyor. Kendisi diplomayı kaç senede almış onu sormak lazım, altı seneyi geçmişse ‘terörist’ olmuş mu?
Bu, bir süredir üniversiteye yönelik tacizin devamı. Başbakan mayıs sonundan temmuz başına dek ‘Kampüste özel güvenlik kalkacak, polis kontrolünde olacak’, ‘kitap yüklü merkepler’ gibi açıklamalar yaptı.
Başbakan üniversiteden rahatsız oluyor. Üniversiteyi şer yuvası gibi tarif edip, itibarsızlaştırmaya, kriminalize etmeye çalışıyor.
Üniversiteler politik bir hedef tahtasına konmuş durumda. YÖK kanunu ile dayatılmaya çalışılan piyasacı, şirketleşmiş üniversite modeli öncesinde bir zemin hazırlığı yapılıyor. (BK)