Diyarbakır, Şırnak, Mardin, Batman, Bitlis, Hakkari, Ağrı, Bingöl, Kars, Tunceli, Van ve Siirt baroları Şırnak'ın Uludere ilçesindeki katliamla ilgili raporlarını açıkladı. Raporda, "katliamın kasıtlı yapıldığına dair güçlü deliller olduğu ve yetkililerin açıklamalarının olayın üzerine gidilmeyeceği endişesi doğurduğu" ifade edildi.
28 Aralık'ta Uludere (Qıleban) ilçesindeki Gülyazı (Bujeh) ve Ortasu (Roboski) köylerinden 35 kişinin sınırı geçerken hava bombardımanıyla öldürülmesinin ardından olay yerinde incelemede bulunan avukatlar, bugün araştırmalarının sonuçlarını açıkladı.
17'si çocuk 35 insanın yaşamlarını yitirmesi, bir kişinin yaralanması ve iki kişinin yara almadan sağ kurtulmasıyla sonuçlanan bombardımanla ilgili yazılan rapor, mağdur ve tanıklar ile resmi mercilerle görüşerek hazırlandı. Sağ kurtulan Servet ve Abbas Encü ile köylülerin ifadeleri rapora şöyle yansıdı:
"Ticaret, çatışmalar yüzünden gelişmedi"
* Bu bölgede insanlar, genelde sınırın diğer tarafındaki köylerde yaşayanlar ile akraba. Bölge dağlık ve başka bir gelir kaynağı yok. Hayvancılık da iklim ve çatışma koşullarından dolayı gelişemedi. Genellikle sınırın diğer tarafından sigara, bir-iki bidon mazot, gıda ürünü alıp yük başına da 50 TL gibi bir gelir kazanılıyor.
* 2000'den beri olayın gerçekleştiği yerden örgütün herhangi bir geçişi yok, çatışma yaşanmadı. Benzer operasyonlar olduğunda askeri yetkililer arayarak bölgede kendilerinden kimse olup olmadığını sorarken bu kez aramadılar. Güvenlik güçleri sınır ticareti nedeniyle yapılan bu gidiş ve gelişlerden genelde haberdardır ve müsamaha gösterirler.
Kanıtlar yok mu edildi?
* "Dur" ihtarı yapılmadı. Sınıra geldiklerinde askerlerce dışarıda tutuldular, önce aydınlatma fişeği atışı yapıldı sonra da F-16'larla bombardıman başladı. Bombalama yaklaşık bir saat sürdü. Sonrasında cenazeler taşınırken devletten hiçbir yardım gelmedi. Daha sonra yaklaşık 200 asker gidip bölgeyi temizledi, olaya dair bir iz bırakmadı.
* Kendisini suda saklayanlara bir şey olmadı. Olay yerinde de çok kötü bir koku vardı. Kimyasal silah olup olmadığı araştırılmalı.
"Operasyona kim karar verdi?"
Raporda "açığa kavuşturulması gereken unsurlar" başlığı altında, şu sorular yer aldı:
"Sivillerin sınırdan girmelerini askerler niçin ve kimin emri ile engelledi? Askerler neden cenazelerin toplanmasına iştirak etmediler? Ağır yaralı bazı kişilerin tıbbi müdahalesizlikten öldükleri iddiası karşısında ilgililerin olay yerine gitmeyişinin nedeni nedir? Operasyona niçin, nasıl ve kimler tarafından karar verildi?"
"Duygusal kırılmaya yol açtı"
Raporun sonuç bölümünde de şu tespitler yer aldı:
* Ölenlerin yakınları ve yöre halkında devletin resmi makamlarına karşı tepki, güvensizlik algısı ve "duygusal kırılma" yaratıldı. Hükümet kanadının kararlı şekilde olayı aydınlatma iradesi göstermeyişi Kürtlerin kendilerini "öteki hissetmelerine" yol açtı.
* Katliamın "kasıtlı yapıldığına" dair güçlü deliller var. Cumhurbaşkanı, Başbakan, hükümet ve iktidar partisi sözcülerinin açıklamaları, olayın gereğince üzerine gidilmeyeceğine dair kaygıları artırıyor.
* Zarar görenlerin, ölenlerin yakınlarının maddi ve manevi zararlarının tazmin edilmesi öncelikli olmak üzere; olayda kasıt, ihmal ve sorumluluğu olanların derhal soruşturularak, görevlerinden alınmaları ve yargılanarak eylemlerinin karşılığı olan cezayı almalarının sağlanması gerekiyor. (AS)
* Raporla ilgili geniş açıklamaya ve raporun tam metnine buradan ulaşabilirsiniz.