Ekoloji sözcüğünü, Türkçede bazı yazarların yaptığı yanlış ve kötü bir çevirisinde olduğu gibi, hala çevrebilim olarak algılayan öyle çok insan var ki, biz yeşiller, ekolojinin aslında dünyadaki başlıca politik akımlardan birinin, yeşil-ekolojist hareketin düşünsel zemini olduğunu sürekli vurgulamak zorunda hissediyoruz kendimizi.
Doğa, düşünce ve politikanın ekolojisi
Ekoloji, artık sadece dar bir çevre için yalnızca bir bilim dalının adı. Öyle ki, bu kullanım giderek daha da marjinalleşiyor. Ekolojinin asıl popüler anlamı ise felsefi içerimleri olan bir düşünce akımını, yeşil politikayı, yeşil ve ekolojist hareketleri ve tabii çevreciliği düşünsel ve bilimsel olarak besleyen bir damarı işaret ediyor. Derginin daha isminde bu vurguyu yapmamızın, doğanın (yerine göre çevre diye de okuyabilirsiniz), düşüncenin ve politikanın ekolojisinden söz etmemizin nedeni bu.
Türkiyede muhalif hareketler arasında kendine özgü bir yeri olan, ama uzunca bir süredir biraz kendi içine kapandığını ve birkaç popüler temsilcisi dışında pek fazla bilinmediğini söyleyebileceğimiz yeşil ve ekolojist hareketler, Üç Ekoloji ile artık bir düşünce ve politika dergisine sahip.
Bir politik girişim olarak son iki yıldır giderek daha aktif bir şekilde sahneye çıkan, toplantılar ve yayınlar yapan, örgütlenme çalışmaları içinde bulunan Yeşiller, derginin aktif destekleyicisi. Hatta dergi fikrinin Yeşiller içinde geliştiği, ama daha sonra biraz farklılaştığı, kısmen de bağımsızlaştığı söylenebilir. Bana sorarsanız Üç Ekoloji yeşiller tarafından desteklendiği ve sahiplenildiği oranda Yeşillerin dergisi olacak.
Eski dergicilerin buluşması
Üç Ekolojinin künyesinde özgürlükçü düşünce ve yeni sosyal hareketlerle ilgili yazılarıyla ve kitaplarıyla tanınan Rahmi G. Öğdül, çevirmen Nergis Ertekin, Yeşillerden Ebru Özdemir ve ben varız.
Burada kişisel bir not olarak Pastoral dergisinden söz etmek istiyorum. Bundan on yıl kadar önce yedi sayı çıkarttığımız ve kendi alanında özgün bir deneyim olan yeşil dağcılık dergisi Pastoral, benim ve Nergisin uykusuz gecelerinin izlerini taşırdı. Rahmi ile birlikte de 1996da anti nükleer hareketin cevval haftalık dergisi Akkuyu Postasını çıkartan ekipte yer almıştık. Şimdi eski dergiciler olarak yeni ve diğerlerinden oldukça farklı bir deneyimde bir aradayız. Ben bu birlikteliği biraz da böyle okuyorum.
Derginin içinde neler olduğuna gelince: İlk sayının dosya konusunu küreselleşmeye karşı alternatifler oluşturuyor. Vandana Shiva ile İstanbula geldiğinde yaptığımız bir röportaj ve Yaşar Çabuklu ile söyleşi de dosya içinde yer alıyor.
İlk sayının röportajlarından birini de Birikim dergisinden Ömer Laçiner ile yaptık. Laçiner bize sol ve sosyalist bir bakış açısıyla yeşil hareketlerin ve ekolojizmin nasıl göründüğünü anlattı, karşılıklı etkileşim olanaklarını tartıştık.
Derginin çeviri yazılarından birinde ise Avrupalı yeşil partilerin hükümet deneyimleri irdeleniyor. Wolfgang Rüdigin bu yazısının adı Ekotopya ile Düşkırıklığı Arasında. Ekolojizmi çevrecilikten ayırmak üzerine benim yazdığım bir deneme, Lynn Whiteın klasikleşen yazısı Ekolojik Krizimizin Tarihsel Kökenleri ve Ender Eren ile Melih Ergenin yeşil politikanın olanaklarının ve güncel sorunlarının tartışıldığı Forum sayfalarında yer alan makaleleri diğer yazılar arasında sayılabilir.
Yeşil Politika ve Özgürlükçü Düşünce Seçkisi alt başlığı ile çıkan Üç Ekoloji, kitap-dergi formatında ve ilk sayı 128 sayfadan oluşuyor. Kitapevlerinde ve Ideefixenin internet kitapçısında 4 milyon liradan satılan Üç Ekoloji yılda üç sayı yayımlanacak. Tabii ikinci sayı için gönderilecek yazılara ve her türlü eleştiriye açık olduğumuzu, yeşil bir derginin kolay kolay bulunmadığını ve ancak okunarak yaşayabileceğini de eklemeliyim.
Bu arada derginin teknik mutfağında emeği geçen Agora Kitaplığına, özellikle de Özcan Özen ve Osman Akınhaya da teşekkür etmeden geçmeyelim.
İletişim için: [email protected]