Sabancı Üniversitesi, Friedrich-Ebert-Stiftung ve Türkiye Ekonomik Ve Sosyal Etüdler Vakfı’nın (TESEV) düzenlediği “Barış Süreçlerini Canlandırmak: Kolombiya, Filipinler, Endonezya” başlıklı konferans 14-15 Ekim’de İstanbul’da gerçekleşti.
İki gün süren konferansta anlatılanlardan hareketle barış süreçlerine kadın katılımı, sürecin uzunluğu, üçüncü tarafın önemi, sivil toplum örgütlerinin katılımına dair notları paylaşıyoruz.
Kadınların sürece katılımının önemli olduğu, sivil toplum kuruluşlarının da yer aldığı üçüncü tarafların uzlaşmasızlık anlarında etkisi, sürecin halka anlatılmasının barışın içselleştirilmesindeki gerekliliği ortak noktalar arasında.
Üç ülkede de süreç ne kadar uzasa da taraflar kararlı olduğunda anlaşmanın sağlandığı görülürken, barışın bir süreç olduğu, adaletin sağlanmasının ve halkın bilgilendirilmesinin barışın kalıcılığındaki etkisi dikkat çekici.
Kadınların sürece katılımı
TIKLAYIN: "BARIŞ SÜRECİNİN CANLANMASI İÇİN HER ZAMAN TSUNAMİYE GEREK YOK"
* Barış süreçlerine kadınların katılımı şart.
* Filipinler’deki süreçte 12 hükümet ana müzakerecisinden ikisi kadın olmuş. Miriam Coronel Ferrer dünyada barış antlaşması imzalayan ilk kadın baş müzakerecisi.
* Kolombiya’da önceki barış süreçlerinde yer almayan kadınlar son süreçte delegasyondaydı. Müzakerelerde iki kadın yer aldı. Kadınların karar alıcı mekazizmalara katılma talepleri geçerliliğini sürdürüyor.
Sivil toplum örgütlerinin katılımı, üçüncü taraf
TIKLAYIN: "RAMBO GELİP SORUNLARI ÇÖZMÜYOR, HERKES KENDİ BARIŞ SÜRECİNİ OLUŞTURMALI"
Müzakereler sırasında çıkan anlaşmazlıkların çözümü kadar barışın toplumsallaşmasında da üçüncü tarafın ve sivil toplum örgütlerinin rolü dikkat çekilen bir diğer noktaydı.
* Sivil toplumun tarafları yatıştırıcı şekilde iknaya çalışması gerektiği ve katalizör olarak çalışıp barışa giden yolu ve toplumu hazırlayabileceğine dikkat çekildi.
* Hükümetlerin yabancı üçüncü taraflara karşı dirençli olabileceği uyarısı yapılırken sivil toplum örgütlerinin tarafların kendilerini davet etmediği takdirde de seslerini duyurmanın yolunu araması gerektiği dikkat çekici bir nottu.
Uzun süren müzakere süreçleri
TIKLAYIN: "DÜNYADA MÜKEMMEL SÜREÇ YOKTUR"
Endonezya’da 1976’dan, Filipinler’de 1979’dan, Kolombiya’da 1964 yılından itibaren süren çatışmalı süreç içinde pek çok kez barış müzakereleri yaşanmış, durmalar ve geri dönüşlerle nihayetinde anlaşmalar imzalanmış.
Konuşmacılar barışın uzun ve zorlu bir yol olduğunu hatırlattı. Her üç ülkede de 40 yılın ardından barış anlaşmaları imzalansa da barışın sağlanması ve kalıcılığı için müzakere sonrası sürecin önemine ve adaletin sağlanmasına dikkat çektiler.
* Taraflar radikal pozisyonunu sürdürür, istemediği bir durumla karşılaşırsa süreç durabilir. Nitekim bu üç ülkede de pek çok kez durmuş. Bunların barış süreçlerinin parçası olduğunu unutmamak gerekiyor. Sürecin devamı için liderlerin kararlılığı önemli.
* Barış sürecinin her zaman bozulma ihtimali olabileceğini unutmamak önemli bir nokta. Müzakere sonrası dönemde de çatışmalar yol açabilecek durumlar konusunda uyanık olmak ve önleyici mekanizmaları devreye sokmak kalıcı barış açısından önemli.
* Barış müzakeresine herkesi dahil etmek ve adaletin sağlanması kalıcı barış için kilit noktalardan.
Türkiye’nin tutumu
Türkiye, Filipinler’de ve Kolombiya’daki barış süreçlerine katkıda bulunan ülkeler arasında.
Kolombiya’da müzakerelerin barış anlaşmasıyla sonlanmasını kutlayan Türkiye Dışişleri Bakanlığı, sürece Amerika Devletleri Örgütü'nün (ADÖ) Barış Sürecini Destekleme Misyonu'nda (MAPP) görevlendirdiği diplomat vasıtasıyla somut katkı ve maddi katkı sağladığını açıkladı.
Filipinler’de dört ülke ve üç sivil toplum örgütünden oluşan uluslararası temas grubu sivil koruma oluşumu içinde yer alıyor.
Türkiye merkezli İnsani Yardım Vakfı da Filipinler’de anlaşma imzalandıktan sonra oluşturulan mekanizmalardan biri olan üçüncü taraf barış gözlem heyetinin üyesi. (BK)