Hatay’ın Armutlu Mahallesi’ndeki direnişte üç ay önce öldürülen 22 yaşındaki Abdullah Cömert’in ailesinin avukatı Denizhan Erbek, “Cömert’in ölüm sebebinin halen resmi olarak belirlenemediğini” söyledi.
Erbek ayrıca, soruşturmayı yürüten Hatay Cumhuriyet Başsavcılığı’ndan, olay yerinde görevli polislerin ifadelerinin alınmasını talep ettiklerini, ancak hiçbir polisin ifadeye bile çağrılmadığını söyledi. Erbek, “Zaten biz istemesek de savcının polisleri dinlemesi gerekirdi” diyor.
Abdullah Cömert, Hatay’da 3 Haziran’da hayatını kaybetti. Soruşturma kapsamında ifade veren görgü tanıkları, polislerin kendilerine gaz bombası attıklarını, Cömert’in de gaz bombası fişeğiyle yaralandığını gördüklerini söyledi. Cömert’in otopsisinden ölüm sebebi belirlenemeyince, dosya İstanbul Adli Tıp Kurumu’na gönderildi.
Olayın üzerinden üç ay geçti ancak Cömert’in ölüm sebebi resmi olarak belirlenmiş değil.
Hatay’da önceki gün hayatını kaybeden Ahmet Atakan’ın ölüm sebebiyle ilgili de, başına gaz fişeği geldiği, yüksekten düşme sebebiyle öldüğü ya da akrep aracının ezdiği gibi farklı iddialar var. Atakan ile ilgili otopsi Adana’da yapıldı, olayla ilgili diğer deliller ise yine İstanbul Adli Tıp Kurumu’na gönderildi.
Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV) Başkanı ve Adli Tıp Uzmanı Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı, ölüm sebebinin belirlenemiyor olması konusunda, “ölüm mekanizmasıyla, o mekanizmayı ortaya çıkaran travma türünün aydınlatılması” arasındaki farka dikkat çekti:
“Kör otopsi yapılıyor”
“Örneğin, ölüm sebebi ‘kafa travması’ olarak belirlenmiş olsa bile, bu travmanın nasıl olduğu aydınlatılmalı. Özellikle Atakan ile ilgili olayda, kafada travma var, omurilikte kopma var… Bunlar yüksekten düşmeyle de meydana gelebilir, yüksekten düşmeyi başlatan başka bir travmanın varlığı da mümkün olabilir ya da düştükten sonra üzerinden araç geçmesiyle de olabilir. Bu gibi ayrıntıları tanımlamak her zaman otopsiyle mümkün olamıyor.”
“Çünkü, otopsi sistemimizde, ceset olay yerinde görülüp, olay yerindeki objelerle ilişkisi gözlemlenip, kaydedilip sonra otopsiye geçilmiyor.”
“Ceset morga geliyor ancak doktor olayla ilgili en küçük bilgiye sahip değil. Sadece ceset üzerinde inceleme yapılıyor. Oysa cesedin bulunuş şekli, çevredeki objelerle ilişkisi, yaralanmalarla birlikte, karşılaştırmalı olarak incelenirse ancak ölüm sebebi belli olabilir.”
“Diğer türlü sadece yaralara bakıyor ve bunlarla ilişkilendirebileceği bir öykü olmuyor. Bizde olay yeri yok, olayın öyküsü yok, ‘kör otopsi’ yapılıyor.”
“Olay yeri incelemede hekim bulunmalı”
Fincancı, ölüm sebebinin belirlenemediği bu gibi durumlarda olay yeri incelemesi, video kayıtları gibi bulguların ve soruşturma dosyasının İstanbul Adli Tıp Kurumu 1. İhtisas Kurulu’na gönderilebildiğini ifade etti:
“1. İhtisas Kurulu tüm bunları inceliyor ama bu da her zaman ölüm sebebini söylemeye yetmiyor. Çünkü olay yerinde bir hekim bulunmadığından, toplanması gereken bazı deliller yeterince toplanamamış olabiliyor.”
“Olay yerindeki bazı delilleri ancak bir hekim değerlendirip toplayabilir. Kan lekelerinin sıçrama şekli bile tanımlayıcı olabilir.”
“Polisin suçunu polis soruşturuyor”
Fincancı, polisin suçlarını polisin ya da yine İçişleri Bakanlığı’na bağlı jandarmanın soruşturmaması gerektiğini söylüyor:
“Burada polisin işlediği iddia edilen bir suç var. Delil toplayan da yine polis. Bilirkişi müessesesinde kuvvetler ayrılığı olmadığında güvenilirlik ortadan kalkıyor. Yıllardır adli kolluk talep etmemizin sebeplerinden biri de budur. Olay yeri incelemesi yapan Jandarma da sonuçta İçişleri Bakanlığı’na bağlı…”
“Ön raporla ölüm sebebi belirlenemez”
Prof. Dr. Fincancı, ölü muayenesi tutanağındaki bilgilerle ölüm sebebiyle ilgili değerlendirme yapılamayacağını da ekledi:
“Böyle bir değerlendirme yapılamaz. Olay yeriyle ilgili bilgi yok, yaraların ayrıntılı tanımı yok… Tutanakta omurilik kopması, kafa travması, genel beden travması olduğu yazıyor. Bunlar yüksekten düşmeyle de olabilir, üzerinden araç geçmesiyle de olabilir.”
“Kafadaki yaralanmanın da ayrıntılı tanımı gerekiyor. Gaz fişeği çarpması, yüksekten düşme, araç çarpması gibi olayların hepsi ayrı ayrı yaralar oluşturur. Ön rapor gömme izni belgesi için ölüm mekanizmasını anlatır.”
“Ölüm sebebini ancak, ayrıntılı yara tanımları, ayrıntılı kırık özellikleri ve olay yeriyle birlikte söylemek mümkün.”
“Adli Tıp son derece politik”
Fincancı, Adli Tıp’ın güvenilirliğiyle ilgili olarak da şunları söyledi:
“Adli Tıp Kurumu son derece politik bir yer haline geldi. Zaten de öyleydi ancak son dönemde bu davranış iyice yoğunlaştı.”
“Adalet Bakanı kurum başkanlarının atanmasına karar verir, Cumhurbaşkanı da onaylar. Dolayısıyla hükümete yakın isimler atanır. Kurumun bu tür atamalarla işlemesi en büyük sorun. AKP’yle birlikte liyakat da hiçe sayılmaya başlandı. Eskiden liyakat biraz daha korunurdu.” (AS)