“Türkiyeli yurttaşların, Suriyelilerin suça eğilimli olduğu yönünde güçlü bir eğilimleri var.”
Bu sözler, Bahçeşehir Üniversitesi'nden Prof. Dr. Nilüfer Narlı'nın.
Bir erkeğin beş yaşındaki çocuğa tecavüz ettiği Küçükçekmece Kanarya’da saldırganın Suriyeli olduğu iddiası üzerine, “Suriyeliler” yeniden nefret söylemlerinin hedefinde oldu. Hatta bianet’e konuşan bazı mahalleler, “Suriyeliler geldikten sonra bölgedeki suç oranının” arttığını iddia etti. Kanarya’daki Suriyeliler ise, endişeli olduklarını söyledi.
TIKLAYIN - Kanarya Mahallesi'nde Kimsenin Güvenliği Yok
Üniversitenin Sosyoloji bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Narlı saha araştırma ekibiyle birlikte son dört yıldır Suriyeli mülteciler konusunda araştırmalar yapıyor. Son araştırmalardan birini Suriyelilerin yoğunluk olarak yaşadığı İstanbul’un Zeytinburnu ilçesinde gerçekleştirdiler.
Zeytinburnu’nda yaşayan kayıtlı Suriyeli sayısı 2016 yılı Mayıs ayında 22 bin 500 idi. Kemal Kirişci, Jessica Brandt, and M. Murat Erdoğan’ın 2018 yılında yayımlanan araştırmasına göre bu sayı 50 bin.
Narlı ve ekibi, 2016 Mayıs’ında başladıkları son saha araştırmalarını 2017 Ocak ayında bitirdi. Saha araştırmasında 380 Suriyeli ile görüşen ekip, ilçedeki mahalle muhtarlarıyla da odak toplantıları ve derinlemesine mülakatlar gerçekleştirdi.
Araştırma sürecinde Suriyelilerin ve Türkiyelilerin birbirlerine yönelik algıları konusunda önemli gözlemler edindiklerini belirten Narlı, “Türkiyelilerin, Suriyelileri, suça, özellikle cinsel suçlara eğilimli bir topluluk” olarak gördüklerini söylüyor.
“Türkiyeliler Suriyelileri, genelde suçlu, mağdur, pasif, sürekli olarak yardımlarla geçinen, tembel insanlar olarak tanımlıyorlar.
"Zeytinburnu sakinlerinden şöyle cümleler duyduk: ‘Suriyeliler geldi karımızı kızımıza bakıyorlar, rahatsız ediyorlar.”
Yine aynı şekilde Suriyelilerin de Zeytinburnu’nda yaşayanların kendilerini rahatsız ettiğini belirtiyorlar.”
“... kodlanıyorlar”
Önceki yıllarda, “Suriyeliler plajda geziyor, tatil yapıyorlar, çalışmıyorlar, plajlarda kadınları gözetliyor rahatsız ediyorlar” gibi haberlerin sosyal medyada yayıldığını ve nefreti körüklediğini hatırlatan Narlı, şöyle konuşuyor:
“Amerika’da da siyahların, halkın kafasında suçlu olarak kodlandığına dair çok sayıda çalışma var. Türkiye’deki Suriyeliler de, medyadaki haberlerin veriliş şekliyle, halkın kafasında suçla ilişkilendiriliyorlar ve ‘suçlu’ olarak kodlanıyorlar.”
"Yardım dağıtıyorsunuz diye tepki gösterdiler"
Zeytinburnu’nda anket çalışması yaptıkları evlere giderken, minik bir çanta içinde çocuklara boyama kitabı götürdüklerini söyleyen Narlı, Zeytinburnu’nda yaşayan halkın bu minik çantalara da tepki gösterdiğini söylüyor:
“Bize diyorlardı ki, ‘Siz yine onlara yardım mı dağıtıyorsunuz. Devlet hep onlara yardım dağıtıyor’ Bunlar o bölgede yaşayan Türkiyeli yurttaşlar için büyük bir sorun. Çünkü onların da ekonomik durumu çok iyi değil ve kendilerinin yardım görmediklerini düşünüyorlar.
“Suriyelilere yardım ediliyor, onlar çalışmıyor. Onlarla ilgili hep böyle yargılar var. Suriyeliler ilgili yargılar hep negatif. Hatta bizim saha araştırmamızı yürüten Suriyeli ekipte yer alanlara da sözlü olarak saldırılar gerçekleşti.”
Çözüm Ortak çalışmalarda birleştirmek
Suriyeli ve Türkiyelileri ortak bir sanat atölyesinde buluşturduklarında aradaki ön yargıların yıkıldığını söyleyen Narlı, çözümün de yine buradan geçtiğine dikkat çekiyor:
“Biz Suriyeli öğrenciler ile Türk lise öğrencilerini bu tür ortak sanat buluşmalarında nasıl kaynaştığını gördük. Ortak iş yapıldığında bir birlerine olan bakış açıları farklılaşıyor. Bir, lise öğrencisi bize, ‘Hocam biz Suriyelileri böyle bilmiyorduk’, Suriyeli çocuk denince sadece dilenci çocuk aklıma geliyordu… şimdi pıprıl pırıl Suriyeli çocuklar ile tanıştım” dedi.
"Suriyelilerin ötekileştirilmesi sonunda iki toplum birbirini tanımıyorlar, ya da medya aracılığıyla ön yargılı bir şekilde tanımış oluyorlar.
“Bu da arada duvarlara neden oluyor. Aradaki sorunları çözmek için her iki grubun da ortak faaliyette bulunacağı alanların yaratılması gerekiyor. Bu nedenle de sivil topluma ve devlete önemli görevler düşüyor.”
Nilüfer Narlı hakkında Bahçeşehir Üniversitesi Sosyoloji Bölümü Kurucu Başkanı. ABD’de Eisenhower Fellowship bursunu kazanarak “kadın ve siyasal katılım” konusunda çalışmalar yaptı. Ortadoğu Araştırmalar Bursu’nu kazanarak, “Türkiye’de İslamcı Hareket ve Üniversite Gençliği” konulu bir çalışma raporu hazırladı. Essen Üniversitesi Türkiye Araştırmalar Merkezi ve diğer birçok uluslararası bilimsel vakıf ve araştırma kuruluşlarıyla bilimsel çalışmalar yürüttü. Marmara Üniversitesi Ortadoğu ve İslam Ülkeleri Enstitüsü Yönetim Kurulu Üyesi, Sosyoloji ve Antropoloji Anabilim Dalı Başkanı olarak görev yaptı. Narlı, 1996-2009 yılları arasında Ortadoğu ve Balkan Araştırmaları Vakfı Genel Kurul üyesi olarak görev yapmıştır. 2013 yılı Türkiye Araştırmacılar Derneği tarafından sosyal kategoride verilen Sosyal Baykuş Ödülü’ne layık görüldü. Lisans ve yüksek lisansını Orta Doğu Teknik Üniversitesi'nde, doktorasını University Sains Malaysia'dan aldı. |
(EMK)