Toplantıya AİHM yargıcı Rıza Türmen de katıldı. İfade özgürlüğünün korunması için uluslararası sözleşmeler ile milli yasalar arasında bir uyuşmazlık olması halinde, uluslararası sözleşmelerin geçerli olacağını belirten Türmen, Türkiye bağlamında şu noktaya dikkat çekti:
"Ancak Türkiye'deki yargıçlar, benzer davalarda bu kararları dikkate almıyor. Türkiye'deki en büyük sorun belki de bu."
Dün (9 Nisan) The Marmara Oteli'nde yapılan ve "Yaşam hakkı ve ifade özgürlüğü bağlamında devletin yükümlülükleri"nin tartışıldığı toplantıda, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin (AİHS) bu konuları kapsayan 2. ve 10. maddeleri ele alındı.
Türkiye'ye ait 3275 Dosya
Galatasaray Üniversitesi'nin 10. kuruluş yıldönümü nedeniyle Pazartesi (8 Nisan), okulun Ortaköy kampusunda bir panele katılan Wildhaber, AİHM'de Türkiye'ye ait 3275 davanın beklediğini, bu davaların çoğunun ifade ve basın özgürlüğü konularında olduğuna dikkat çekti.
AİHM'de kararıyla tazminat alan Kamil Tekin Sürek, Hüseyin Karataş ve Yücel Özdemir davalarını örnek gösteren Wildhaber, halkı şiddet ve ayrımcılığa teşvik etmeyen ifadelere ceza verilmemesi gerektiğini vurguladı.
İstanbul Tabip Odası Başkanı Prof. Gürsel'in, devlet bütçesinden sağlığa yüzde 2.4'lük pay ayrılmasının yaşam hakkını savunmakla çeliştiğini anlattığı konuşmasına değinen AİHM Başkanı, uluslar üstü bir mahkeme olarak devlet politikalarına karışmadıklarını, bu konuların hükümet ve yerel mahkemelerin alanına girdiğini söyledi.
Basın değil, iletişim özgürlüğü
Basın konseyi Başkanı Oktay Ekşi basın özgürlüğü yerine iletişim özgürlüğü teriminin kullanılması gerektiğini, toplumda ifade özgürlüğü kısıtlıysa basının bu alanda ayrıcalığı olamayacağını belirtti. Ekşi, bu yola, yalnızca basın özgürlüğü için değil genel bir ifade özgürlüğü için mücadele edilebileceğini vurguladı.
AİHM'in Görevi
Luzius Wildhaber AİHM'in işlevi konusunda şu noktalara değindi:
* İfade özgürlüğü, toplanma ve örgütlenme özgürlüğünün kısıtlanması, meşru amaçlar, hakaret, kin ve düşmanlığı kışkırtıcı ifade ve eylemlerin gerçekleşmesi dışında demokrasinin bir parçası olarak görülmelidir.
* AİHM'in görevi uluslararası denetim yoluyla kişisel hakları, devletlerin ve yönetimlerin aşırılıklarına karşı korumaktır.
* Demokrasinin ve tüm tarafların fikirlerinin üstünlüğünü temel alan AİHM, olguları da yargılayan bir mahkeme işlevi de görmektedir.
Bir gazeteci, işkence yapan devlet memurlarına AİHM'in verdiği tazminat cezalarının, devlet yerine suçlu tarafından ödenmesi şu sonucu üretmez mi diye sordu: Yaşam hakkı konusunda bilgisi olabilecek bir konuda devletin de sorumlu olması gerekmez mi? Wildhaber soruyu şöyle yanıtladı:
"Tazminatı işkence yapan kişi ödediği zaman caydırıcı ve etkili olacaktır." Devletin yükümlülüğü konusunda bir şey söyleyemem."
Konuşmacılar ve alanları
Toplantıda AİHS'in 2. ve 10. maddelerindeki yaşam hakkı ve ifade özgürlüğü konusunda devletin yapabileceklerini, şu konuşmacılar kendi alanlarına göre değerlendirdiler:
AİHM Yargıcı Rıza Türmen, İstanbul Tabip Odası Başkanı Prof. Süha Göksel, Türk Mühendis ve Mimarlar Odaları Birliği İstanbul İl koordinasyon Kurulu Sekreteri Münir Aydın, Basın Konseyi Başkanı Oktay Ekşi, Radyo Televizyon Üst Kurulu (RTÜK)İstanbul Bölge Müdürü Cengiz Karakaşoğlu.
İstanbul Üniversitesi İnsan Hakları Hukuku Araştırma ve Uygulama Merkezi ile Yeni Yüzyıl İçin Yeni Oluşum Hukukçular Derneği'nin düzenlediği konferansta hükümet ve meclis yetkililerinden hiç kimsenin oturum başkanı olmak istememesi "konunun zorluğuna" bağlandı.
Toplantıda hastalar ve doktorlar açısından yaşam hakkının korunması, deprem önlemleriyle ilgili devletin yaşam hakkını korumak amacıyla alabileceği önlemler, basın ve iletişim özgürlüğünün sınırlanması ve bunun için RTÜK'ün işlevi konusunda dinleyiciler bilgilendirildi.