TSK deniz güçlerinin Aden Körfezi, Somali karasuları ve Arap Denizi'ndeki görev süresinin 1 yıl uzatılmasına yönelik Cumhurbaşkanlığı tezkeresi TBMM Genel Kurulunda kabul edildi.
TBMM Genel Kuruluna indirilen tezkerede, "2008'de Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi (BMGK) kararıyla Aden Körfezi, Somali karasuları ve açıkları, Arap Denizi ve mücavir bölgelerde vuku bulan deniz haydutluğu ve silahlı soygun eylemlerine karşı" bir uluslararası güç oluşturulduğu ve "bu kapsamda TBMM'nin 10 Şubat 2009 tarihli kararıyla, TSK unsurlarının söz konusu bölgede görev yapması için bir yıl izin verildiği" hatırlatıldı.
Türkiye'nin "BM Güvenlik Konseyinin 16 Aralık 2008 tarihli ve 1851 sayılı kararı çerçevesinde kurulan Somali Açıklarında Deniz Haydutluğuyla Mücadele Temas Grubu'nun çalışmalarına kurucu üye sıfatıyla katıldığı" kaydedilen tezkerede "TSK deniz unsurları[nın], 2009-2016 yılları arasında yürütülen NATO'nun Okyanus Kalkanı Harekatı'na ve 2009 yılından bu yana Birleşik Deniz Kuvvetleri bünyesinde oluşturulan Birleşik Görev Kuvveti-151'e (CTF-151) dönemsel olarak firkateyn-korvet ile katıl[dığı], 2009-2020 yılları arasında 6 defa CTF-151 Komutanlığı görevini üstlenmiş olup 24 Temmuz 2024 tarihinde söz konusu görevi yeniden devralacağı" vurgulandı.
TBMM'nin 9 Şubat 2023 tarihli kararı gereğince TSK deniz unsurlarının Aden Körfezi, Somali açıkları, Arap Denizi ve mücavir bölgelerdeki görevlendirme süresinin 10 Şubat 2024'te sona ereceği hatırlatılan tezkerede, "[...] bu itibarla, Türkiye'nin de tarafı olduğu 1988 tarihli Denizde Seyir Güvenliğine Karşı Yasadışı Eylemlerin Önlenmesine Dair Sözleşme başta olmak üzere ilgili milletlerarası antlaşmalar ve uluslararası teamüller çerçevesinde, 934 sayılı TBMM kararında belirlenen ilke ve esaslar da dikkate alınarak, bahse konu bölgelerde deniz haydutluğu, silahlı soygun eylemleri ve denizde terörizmle mücadele müşterek operasyonlarına destek verilmesinin uygun olacağı" dile getirildikten sonra [...] "gereği, kapsamı ve zamanı Cumhurbaşkanınca takdir ve tayin olunacak şekilde, Türk Silahlı Kuvvetleri deniz unsurlarının bölge ülkelerinin karasuları dışında olmak üzere Aden Körfezi, Somali açıkları, Arap Denizi ve mücavir bölgelerde deniz haydutluğu, silahlı soygun eylemleri ve denizde terörizmle mücadele amacıyla görevlendirilmesi ve bununla ilgili gerekli düzenlemelerin Cumhurbaşkanı tarafından belirlenecek esaslara göre yapılması için Anayasa'nın 92'nci maddesi uyarınca 10 Şubat 2024 tarihinden itibaren bir yıl süreyle izin verilmesi" istendi.
TBMM Genel kurulundaki görüşmelerin ardından Cumhurbaşkanlığı tezkeresi kabul edildi ve TSK'nin halen İran, Yemen, İngiltere ve ABD güçleri arasında gerginliğin hüküm sürdüğü bölgede bulundurulmasına yetki verildi.
Maksat bayrak göstermek
Görüşmelerde sağcı partilerin sözcülerinin tezkereyi onaylarken, uluslararası güvenlik, haydutlukla mücadele gibi genel hedeflerden çok, bölgede kuvvet ve bayrak göstermek, bölgesel güç mücadelesinde avantaj kazanmak ve bölge ülkeleri arasında nüfuz edinmek ve benzeri amaçları gözettikleri dikkat çekti.
Saadet Partisi: "Buralar zaten bizimdi"
Genel görüşmede ilk sözü alan Saadet Partisi Bursa Milletvekili Cemalettin Kani Torun "[...] Yemen'[in] 1914’e kadar Osmanlı toprağı [...] Cibuti ve Somaliland bölgesi[nin] ise 1884 tarihli Berlin Anlaşması’na kadar Osmanlı toprağı [olduğunu]" hatırlattıktan sonra "Bu noktada burada yapılacak olan savunma veya kalkınma yardımlarının, her türlü faaliyetin içinde olmamız ve hatta öncü olmamız bu tarihî bağların gereğidir." dedi. Tezkerenin onaylanmasını ise "Türkiye’nin bölgesel bir güç olduğunun en büyük kanıtı[nın] -hafızadan faydalanarak- bölgedeki hiçbir faaliyete kayıtsız kalmaması[yla]" gerekçelendirdi.
Sözlerini "Türkiye, Orta Doğu bölgesinde bölgesel bir güçtür. Üslerimizin olduğu Katar ile Somali arasında, aynı zamanda yoğun ticari gemilerin geçtiği kara sularda Türkiye'nin etkin olması gerekmektedir." diye sürdüren Torun, "[...] bu bölgelerde yumuşak gücümüzü kullanacağız ancak askerî güçle desteklenmeyen hiçbir yumuşak güç amacına ulaşamaz." diyerek tezkereye onay verdi.
İYİ Parti: "Bize yakışır"
İYİ Parti adına konuşan Adana Milletvekili Bilal Bilici konuşmasının tamamına yakınını konu dışı dış politika değerlendirmelerine ayırdıktan sonra tezkereyi destekleme gerekçelerini "Yılda 400 civarında bandıralı ya da Türkiye bağlantılı ticaret gemisinin bu bölgeden, bu noktadan geçiş yapmakta" olmasına bağladı. [...] "Meşruiyetini Güvenlik Konseyi kararlarından alan bu tür faaliyetlere katkıda bulunmak Türkiye’ye yakışan bir görevdir, bu tutum cumhuriyetimizin geleneksel dış politikasıyla da uyumlu bir tutumdur" dedi ve "İYİ Parti olarak tezkereyi olumlu buldu[klarını] ve "kabul oyu verece[klerini]" açıkladı.
MHP: "Türkiye yüzyılı olduğundan..."
MHP'nin görüşlerini aktaran Kayseri Milletvekili İsmail Özdemir, tezkereye olan ilgilerinin "[...] aynı bölgede Türk bayraklı gemiler ile Türkiye bağlantılı ticari gemilerin emniyetinin de tesis edilmesi[nin] ülkemiz açısından önem arz etmekte [olmasından]" kaynaklandığını ileri sürdü.
Özdemir ayrıca "dost ve müttefik ülkemiz olan Somali’nin egemenliği, güvenliği ve istikrarının tesis edilmesi için de Türk donanmasının tezkerede tayin edilen yerlerde bayrak göstermesi[nin] Mogadişu’daki askerî üssümüzle beraber düşünüldüğünde yadsınamaz bir kuvvet çarpanı olarak karşımıza çıkmakta [olduğuna]" göndermede bulundu.
"Somali'den Hatay'a kadar uzanan" bir hattın varlığından söz eden Özdemir konuyu PKK'ye bağlayarak noktaladı: "Ne yaparlarsa yapsınlar beyhude, 21’inci yüzyıl elbette Türkiye ve Türk Yüzyılı olacaktır [...] Bu vesileyle, ilgili tezkereye Milliyetçi Hareket Partisi olarak olumlu yönde oy vereceğiz" dedi.
DEM Parti: "Tezkereye 'evet' diyecek
vekiller kendi çocuklarını göndersin"
DEM Parti adına söz alan Genel Başkan Yardımcısı Berdan Öztürk, konuşmasına Somali Cumhurbaşkanı'nın oğlunun Yunus Emre Göçer'i İstanbul'da arabasıyla ezerek ölümüne neden olmasına karşın 27 bin 300 TL para cezasıyla serbest bırakılmasının kabul edilemezliğine dikkat çekerek başladı.
"Peki, siyasi iktidar ne yaptı bu duruma karşı?" diye soran Öztürk, "Somali Cumhurbaşkanı'nın oğlunun kendi vatandaşını öldürdüğü yetmezmiş gibi o cumhurbaşkanının ülkesine asker gönderiyor, iktidarın bugün Genel Kurulda onayınızı istediği şey bu. İktidar diyor ki: Somali Cumhurbaşkanı'nın talebi üzerine Somali kara suları ve açıklarında haydutluğu, silahlı soygunu önlemek için oraya ülkemizin yoksul çocuklarını gönderelim." dedi.
"Peki, soruyorum size arkadaşlar: Madem Somali’nin güvenliğini tehdit eden bir durum var, neden Somali Cumhurbaşkanı'nın oğlu korsanlara karşı mücadele için silah altına alınmıyor? Neden bu ülkenin yoksul çocukları savaşa gönderiliyor da söz konusu ülke cumhurbaşkanının oğlu 27 bin lira bedelle insan öldürebiliyor ve ödüllendiriliyor? Ben size söyleyeyim, sarayda alınan savaş ve tezkere kararlarından sarayın çocukları muaf tutulmuştur da ondan."
Öztürk Somali tezkeresinde "haydutluk" olarak anılan durumu da yeniden değerlendirdi: "Genel Kurula gelen tezkerede 'haydut' ibaresi geçiyor ama biz size Somali’de ne olduğunu anlatalım." dedi.
"Somalililerin, özellikle yoksul halkın en önemli gelir kaynağı balıkçılıktır. Küçük teknelerle karın tokluğuna balıkçılık yapan halkın karşısına büyük ölçekli yabancı firmalar geldi ve yoksul halkın balığını elinden aldı. Bu durumda Somali nüfusunun neredeyse yüzde 70'i açlıkla karşı karşıya kaldı ve bu sebeple 1990lar'dan bu yana halkın bir kesimi yabancı gemileri yağmalayarak hayatını idame ettirmeye çalıştı. Bu uluslararası firmalar, sadece Somali halkının balığını yağmalamıyor, aynı zamanda her yıl zehirli atıklarını da buraya bırakıyor. Birleşmiş Milletler Somali Temsilcisi de bu durumu, özellikle Avrupalı ve Asyalı şirketlerin zehirli atıklarını Somali kıyılarına bıraktığını doğrulamıştı. Şimdi, siz söyleyin, burada haydut olan kendi doğasını ve kaynaklarını koruyan Somali halkı mı, yoksa halkın malını ve doğasını talan eden Somali devleti ve iş birlikçileri mi?"
Öztürk, "Hakikat şudur ki: Bu tezkere Somali halkının sömürülmesini meşru kılan bir tezkeredir." dedi.
"Uluslararası sermayeden pay alan ve oğlunu Türkiye sokaklarında magandalık yapmaya gönderen Somali Cumhurbaşkanı'nın vesayetini koruma tezkeresidir.
"AKP illa Somali'ye asker göndermek istiyorsa size bir tabur oluşturacak kadar liste önerisinde bulunabiliriz. Öncelikle, bu tezkereye 'evet' oyu verecek olan bütün vekillerimizin kendi ailelerini, yakınlarını göndermeyi öneriyoruz.
"Yine, Somali Cumhurbaşkanı'nın oğluna ceza yerine ödül veren savcı ve mahkeme heyeti gidebilir. Aynı şekilde, Somali Cumhurbaşkanı'nın oğlunu da gönderebiliriz. Eğer yukarıda saydığım liste Somali'ye gidecekse parti olarak size engel olmayız fakat bu halkın yoksul evlatlarını çıkar gruplarına hizmet eden hiçbir savaşa yollamanıza göz yummadık, yummayacağız. Tıpkı Suriye'de, Irak’ta, Libya'da verdiğiniz savaş tezkerelerine karşı çıktığımız gibi buna karşı da 'hayır' oyu kullanacağız.
"Dolayısıyla, en son şunu söyleyelim: Tezkere noktasında da biz tezkereye verilen para cezasından dolayı 27 bin defa 'Hayır.' diyeceğiz, 'Hayır.' diyeceğiz, 'Hayır.' diyeceğiz."
(AEK)