Savaş karşıtı kamuoyunu ikna edebileceklerine inanan Fırat, bu kararı almalarının Türkiye'nin lehine olduğu, Irak halkının da aleyhine olmadığı düşüncesinde.
Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde (TBMM) ABD'ye destek yönünde karar çıkacağına inanan Fırat, "bunun, alınacak tüm kararların tamamen uygulanacağı anlamına gelmeyeceğini" söylüyor.
AKP kurucularından Dengir Mir Mehmet Fırat, hükümetin politikasındaki değişikliği, meclisin bundan sonra alabileceği tavrı, kamuoyuna bunu nasıl anlatacakları, ABD'ye verecekleri desteğin ne anlama geldiği yönündeki sorularımızı yanıtladı:
"Evet veya hayır dememiz mümkün değildi"
AKP'nin Irak'a yönelik saldırıyla ilgili politikasında ani bir değişim yaşandı ve AKP, ABD'ye destek için Meclis'te oylamaya gideceğini açıkladı. Bu değişimde neler etkili oldu?
Bizim savaşa karşı düşüncemizde herhangi bir değişiklik yok. Biz savaşın olmaması için en aktif ülke görünümündeydik ve bunu da şimdiye kadar sağladık. Yine aynı düşüncedeyiz ancak tabii ki savaşın olacağı yer bizim komşumuz. Bitişikteki bina yanıyor, yanmak üzere. Biz burada tabii olarak "bize ne, bizi ilgilendirmez" diyemeyiz çünkü savaş sözü ortaya çıktığı andan itibaren Türkiye etkilenmeye başlamıştır.
Fakat şu görünüyor ki, artık kaçınılmaz bir şekilde bir çatışmaya doğru gidiyor. Dolayısıyla bizim burada yapmaya çalıştığımız şey Türkiye'nin menfaatlerinin korunması yönünde gerekli tedbirlerin alınmasından ibarettir.
Fakat aldığınız karar Irak halkının aleyhine...
Hayır Irak'ın aleyhine olduğunu zannetmiyorum. O şekilde yorumlamak bence mümkün değil. Biz her şeyin ötesinde Irak halkına karşı bir politikanın içerisinde değiliz, onlarla kardeşlik duyguları içerisindeyiz. Fakat bir yerde de şunu göz ardı edemezsiniz; Saddam'ın kendi halkı üzerinde göstermiş olduğu şiddet olaylarını gözden uzak tutmamız mümkün değil. Birincisi budur.
İkincisi de bu olay bizim dışımızda gerçekleşen bir olay. Bizim burada "evet" veya "hayır" dememiz belli bir noktadan sonra mümkün değildir. Çünkü burada tek yönlü bir irade işliyor o da ABD'nin iradesi. Şimdi bu savaş konumu bölgede bir sürü değişikliği meydana getirecektir. Bu değişikliklerin doğrudan etkileyeceği ülke de Türkiye'dir. Dolayısıyla Türkiye öncelikle kendi menfaatlerini düşünmek durumundadır.
ABD'ye verilecek desteği anlatabilir misiniz, hangi konularda destek verilecek?
Onu bilmiyorum, o tamamen parlamentonun vereceği yetki çerçevesinde hükümet tarafından kullanılacaktır. Dolayısıyla yarın (Perşembe) görüşülecekse gelecek olana tezkerede belli olacak. Meclisten bu yetkinin alınması da bunların mutlaka kullanılacağı anlamına gelmez.
Bu nasıl olacak?
Parlamento hükümete bu yetkiyi veriyor ama ne müsbette kullanılacağı, nasıl kullanılacağı hükümetin kararına bağlı olacaktır. Dolayısıyla alınmış olan kararların büyük bir kısmının uygulanmaması ihtimali de var.
"Meclisten destek çıkacak"
Siz meclisten ABD'ye destek verilmesi yönünde bir karar çıkmasını bekliyor musunuz?
Tabii olarak destek çıkacak. Milletvekilleri olarak öncelikle Türkiye Cumhuriyeti'nin menfaatlerini korumakla yükümlüyüzdür. Buna ikna olursak milletvekilleri olarak Türkiye'nin menfaatleri göz önüne alır, grubumuz da olumlu karar alacaktır.
Sizin kişisel olarak oyunuz ne olacak?
Sayın başbakan zaten gerekli bilgileri grubumuza aktaracak.
AKP'li milletvekilleri arasında savaşa karşı olanlar geçen günlerde bir bildiri yayınladı ve milletvekilleri olarak böyle bir karara uymayacaklarını açıkladılar. Bu yönde partiniz içinde bir ayrışma yaşabilir mi?
Zannetmiyorum, bu çelişkinin yaşanmayacağını göreceğiz.
Bunun oluşmamasını nasıl sağlayacaksınız?
Akılla. Çünkü burada asıl olan AKP hükümetinin barış yönünde çabalarını sonuna kadar sürdürdüğü ve bundan sonra bunu yürütmenin mümkün olmadığını görür ve oluşacak olan savaşın da Türkiye'nin menfaatlerine zarar vereceğini görürlerse inanıyorum ki TBMM olumlu karar verir.
"Tavrımız hem ahlaki hem siyasi"
Partinizin genel başkanı Recep Tayyip Erdoğan dün (Salı) partinin grup toplantısında "bizim ahlaki önceliğimiz barış ve insanlığın selametidir ama siyasi önceliğimiz biricik Türkiye'mizdir" diyordu. Partiniz ahlaki öncelik yerine siyasi önceliği mi tercih etti?
İkisini de tercih ediyoruz. Birisinden vazgeçmemiz gerekmiyor. Siz açıklamayı yanlış anlıyorsunuz. Biz halen şu anda dahi barışçı girişimlerimizi hükümet olarak devam ettiriyoruz. Yani yüzde 1 bile ihtimal görürsek, son ana kadar yani sıcak çatışma ortamı doğana kadar bütün gayretlerimizi gösteriyoruz. Ve inanıyorum ki sayın Başbakanımız da çok hızlı bir telefon diplomasisi yürütüyor.
Tüm dünyada olduğu gibi Türkiye'de de çok büyük bir savaş karşıtlığı hakim. AKP'nin bizzat seçmeni de bu savaş karşıtı hareketin önemli bir parçası. Siz kamuoyunu veya seçmeninizi nasıl ikna etmeyi düşünüyorsunuz, ya da ikna edebileceğinize inanıyor musunuz?
Kamuoyunun ikna olmaması için bir sebep yok. Yani biz çok açık ve kesin olarak söylüyoruz; duyguların ötesinde önceliğimiz Türkiye'dir. Tabii ki biz hiçbir insanın kanının akmasını istemeyiz. Bu kültürümüzün bir gereğidir. Ben şuna da inanıyorum dünyada hiçbir normal insanın, bir savaşa "evet" demesi mümkün değildir.
Dolayısıyla biz de kendimizi normal addediyoruz ve bizim de savaşa "evet" dememiz mümkün değil. Ama dediğim gibi eğer komşuda bir yangın çıkmışsa ve bu da size sirayet edecekse siz oturup barış türküleri söyleme durumunda değilsiniz, tedbirleriniz almak durumundasınız. En azından komşudaki yangını söndürmek zorundasınız, ama buna muvafak olamamışsanız bu yangının size sirayetine mani olmaya çalışırsınız. Durum bu kadar basit.
Ama bazı Avrupa ülkeleri hala çok net olarak ABD'ye destek vermeyeceklerini söyleyebiliyorlar...
Biraz sabırlı olmamız lazım. Politikada bir gün uzun bir dönem. Şunu da görüyoruz ki gerek Arap ülkelerinde gerekse Avrupa ülkelerinde bizim gösterdiğimiz barışçı çabaların yüzde 1'ini dahi hiçbirisi göstermiyor. Zaman içerisinde şunu göreceğiz ki bugün çok karşıymış gibi gözükenler belli bir noktada birilerinin yanında yer alma durumunda kalacaklar.
"Karar veren mi, hakkında karar verilen mi?"
Peki aldığınız bu tutum Türkiye'ye kazancı ne olacak? veya ABD'ye destek vermemeniz neyi kaybetmenize yol açacaktı?
Bölgede yeni oluşumlar ortaya çıkıyor. Siz bunun dışında kalmayı hazzeder misiniz. Yani sizin dışınızda siyasi oluşumlar Türkiye'nin civarında oluşuyor. Irak'ta bir rejim değişikliğine doğru gidiliyor. Peki siz bunun dışında kaldığınız zaman bundan etkilenmeyecek misiniz? Buna aktif olarak katkı da bulunup masada mı olmayı tercih edersiniz, yani karar veren mi olmayı tercih edersiniz, yoksa hakkınızda karar verilen durumunda olmayı mı? Tercih budur.
O halde Türkiye bu durumda hangi konularda karar veren durumuna gelecek?
Her konuda. Siyasi, ekonomik her konuda.
Bundan sonra nasıl bir takvim bizi bekliyor, bilgi verebilir misiniz?
Bunu hep beraber bekleyeceğiz. Takvim işliyor ve bu takvimi de fazlaca değiştirme imkanına da maalesef sahip değiliz.(HA/BB/NK)